Çarşamba, Ocak 02, 2008

BAŞIMIZDAKİ BİTLER, PAÇAMIZDAKİ İTLER!

Fazıl Say'ın Alman medyasından saldığı bombalar peş peşe patlarken, Silahlı Kuvvetler sahici bombalarla Kuzey Irak'taki kampları yerle bir etti bile. Can Dündar'ın programında ilk Kültür Bakanı Talat Halman ile son bakan Ertuğrul Günay, yazar Adalet Ağaoğlu bir bölümde, baba Ahmet Say ise ayrı bir koltukta oğlunu haklı çıkarmak veya savunmak için ekran karşısına kurulmuştu.

Daha sonra tartışmaya İskender Pala da eklendi.

Kuzey Irak'a karadan askerlerimiz girerken Can Dündar "Neden?" diye soruyordu, "Fazıl Say neden böyle bir tepki gösterdi?"

Son Kültür bakanı Günay'ın ortamı yumuşatmak için çabaladığı görüldü. Say'ı aradığını ve daha sonra da konuştuğunu vurguladı. Talat Halman kendi bakanlık dönemini anlatırken Fazıl'ı çocukluk yıllarından tanıdığını anımsattı.

Baba Say ise oğlunu savunmanın gururu ile konuyu irdeledi. Sıra Adalet Ağaoğlu'na geldiğinde usta yazar, Fazıl Say'ın açıklamalarından bir bölüm okudu ve tam da taşı gediğine koyup gecenin en önemli sorusunu yöneltecekken, telefona esas oğlan bağlandı(!)

Adalet Ağaoğlu Dündar'ın uyarısıyla beklemeye koyuldu. Fazıl gerçekleri bir kez de kendi ağzından anlatırken anlaşıldı ki, bir takım çeviri hataları olayın yanlış algılanmasına vesile olmuş.

İyi de hangi açıklama yanlış çevrilmişti, anlaşılamadı. Say, AB tarafından 2008 Avrupa kültürler arası diyalog yılı ilan edildiğini ve seçilen 7 büyükelçi arasında kendisinin de bulunduğunu açıkladı.

Gurur verici bir olay.

İşte bu noktada, "Kültürler arası diyalog büyük elçisi seçilen bir sanatçının ağzından çıkanı kulağının duyması gerekmiyor mu?" sorusu akıllarda asılı kaldı! Ertuğrul Günay'ın da vurguladığı gibi elbette sanatçı muhalif olmalı, eleştirmeli de…

Ama işine geldiği gibi değil, objektif olarak. Amcası bildiği Metin Altıok oratoryosu sansür edildiği veya Cumhurbaşkanı davet etmediği zaman isyan etmemeliydi. Keza, uzanamadığı ciğere 'mundar' diyen kedi misali, köşke katılan birçok değerli sanatçıyı top yekûn "ıvır-zıvır" sepetine doldurma gafleti Fazıl Say'ın hanesindeki eksilerden sadece biriydi!

Eminim Adalet Ağaoğlu da, sözü telefonla kesilmeseydi buna benzer şeyler diyecekti ki, ardından da Erkan Mumcu telefona bağlandı. Ağaoğlu daha sonra konuyu toparlayıp, sadece 'Biz yüzde 30, onlar yüzde 70, bizi dışlıyorlar' konusunun altını çizerek rahatsızlığını dile getirdi.

***

Bu ülke deve misali değil mi, neremiz doğru ki müzik alanında işler yolunda gitsin! Maksat, yiğidi öldürürken hakkını yememek!

Ve ne yazık ki Fazıl Say kardeşimiz sadece canı yanınca ciyaklayan çocuk konumuna düştü. Lakin bu ülkenin tartışma raflarında bekletilen çok daha önemli sorunlar var…

-İşsizlik gibi mesela…

-Henüz netleşemeyen düşünce özgürlüğü de işin cabası…

-Sağlık sorunları çözüldü mü dersiniz?

-Eğitim sorunu sere serpe önümüzde duruyor, tek sorun müzik dersleri olsa ne âlâ!

-Çalışanların bir takım hakları ne âlemde?

-Bir de medya çalışanların durumu var ki…

Geçen haftalarda Başbakan Erdoğan'ın medya çalışanlarının haklarıyla ilgili açıklamalarına kaç baba kalemşör, televizyoncu ya da köşe sahibi karşılık verdi. Medya mensuplarının gasp edilen hakları kaçını ilgilendiriyor acaba?

Show TV'ye 70 bin dolar aylık maaşla transfer yaptığı konuşulan Ali Kırca siyaset meydanında hiç tartıştı mı, yanında çalıştırdığı elemanlarının durumunu. Ya Can Dündar "Neden?" diye sorup grev hakkı bulunmayan meslektaşlarına destek vermeyi düşündü mü, programında tartıştı mı?

Hadi Fazıl Say'ı bu konu bağlamaz, Mehmet Ali Birand, Soner Yalçın-Cüneyt Özdemir, Fehmi Koru, Taha Akyol, Mehmet Barlas, Ahmet Hakan, Ruhat Mengi, Nazlı Ilıcak ya da Uğur Dündar sordu mu hiç, duydunuz, gördünüz veya okudunuz mu, konu ettiler mi işsiz meslektaşlarının ne halde olduğunu, sorgulayıp, "Grev bizim hakkımız söke söke alırız!" demeyi, diyebilmeyi akıllarından geçirdiler mi?

Evet, mum dibine ışık vermezmiş!

Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak'tayken, söküğünü dikemeyen terzi misali, bir yanda kendi hakkını arayamayan bir medya, öte yandan Fazıl Say'ın kuyuya attığı taşı konuşuyor, tartışıyoruz!

Gündem bombardımanı bombaları patlıyor, anlık değişiyor gündem, dün Başbakanın medya hakları, 5 yıl erken emeklilik hakkının iptali konusunda yaptığı açıklamalar güme gitti, dün Fazıl Say, bugün Kuzey Irak konuşuluyor.

Yarın?

Yarın, Allah kerim, gündemi sarsacak, titretecek bombalar cepte bekliyor ne de olsa, hazır 70 bin dolara transfer patlatan alan Kırca gibi ankırmenlerimiz, 125 bin YTL maaş alan Ulusal Takım teknik patronlarımız da mevcutken…

Bu ülkenin başı bitten, paçası itten kurtulmaz!

http://www.dorduncukuvvetmedya.com/dkm/article.php?sid=9835

Hiç yorum yok: