Taraftarın yıldızı Hamza Hamzaoğlu ile barışmadı…
Evet, Bursaspor taraftarı zor bir taraftar grubudur.
Kolay kolay beğenmez, beğendiğini de sonuna kadar destekler, başının üstünde
taşır…
Gerçi Ertuğrul Sağlam’a, şampiyonluğa rağmen yaptıklarını
unutmadı kimse; ama Hamza hoca hiç o mertebeye yaklaşamadı…
Çünkü Bursalı ve Bursasporlular her şeyi bilir, her şeyden
anlar; hepsi kendi çapında teknik direktördür, futbolcudur, masördür,
gazetecidir, en iyi tv yorumcusudur.
Sadece sporda değil, siyasetten, sanata kadar her alanda
her bir şeyden anlar, her konuda ahkam keser(!)
O nedenle Bursa’da zordur görev yapmak…
Bursalı kolay kolay sevmez.
Hamza Hamzaoğlu’nu da sevemedi.
Hoş, Hamza hocanın da bunda payı yadsınamaz. Kazandırdığı
üç kupaya rağmen, haksız yere kovulduğu Galatasaray’dan aklını ve ruhunu
arındıramadı. Bunu başaramayınca da Bursaspor taraftarı ile iletişim kurması
zorlaştı.
Transfer yanlışları, kulübün altyapı potansiyeline rağmen
gençlere gerektiği ve hak ettiği ilgiyi gösteremedi, bu potansiyeli elit düzeye
taşımak için ne bir çana gösterebildi ne de potansiyele hakkını verebildi.
Sadece altyapıdaki genç yeteneklerinin potansiyeli değil,
mevcut kadronun iç dinamiklerini de değerlendirmeyi beceremedi.
Mesela, Çek Milli takımının santrforu Necid.
İlk geldiği
yıl takımını golleriyle ayakta tutan isimdi. Necid atıyor, Mert tutamıyordu. O
yıl da Ertuğrul hocanın kaleci Mert ısrarı, onun sonunu getirdi.
Evet Kubilay kazanılsın, evet Kubilay da oynasın, ama
eğer takımında Necid gibi bir malzemen varsa onu hazır hale getirmek teknik
patronun görevidir. Necid’in formda olması Kubilay için de, Sercan ve Deniz
için de önemli bir durumdur.
Fakat Hamza hoca Necid’i sevmedi, sevemedi. Yönetim, Dzsudzsák
gibi Necid’i göndermek istedi ama olmadı, takımda kaldı. Hamzaoğlu, elindeki bu
malzemeden yararlanmak yerine, Çek futbolcuyu küstürdü…
Takım oyunlarında spor yapanlar bilir; eğer hocanızın
size inandığını bilirseniz performansınız da artar. Ben bunu basketbol
oynadığım dönemlerden bilirim.
Tam dersi durumda ise küser ve ne kendinize, ne de
takımınıza faydanız dokunur. Hamza hocanın bana göre en büyük eksikliği
elindeki malzemeyi (yeterli ya da yetersiz tartışılabilir) gerektiği gibi
değerlendirmeyi becerememesi oldu.
Kadroda ki bu istikrarsızlık ve küskünlük atmosferi, takımın
inişli çıkışlı performansında önemli etkendi.
Zaman zaman internet ortamında, sezon başından bu yana
Hamza hoca hakkında olumsuz bir çok paylaşım oluyor, sıralamadaki yerine
bakmaksızın istifa etmesi gerektiği tartışılıyordu.
Peki, Hamza hoca bırakırsa, yerine kim gelebilir ki? Kimi
getirebilirsiniz de sezon başında takımı toparlayabilsin?
O nedenle bir hoca değişikliğini sezon sonunda yapılması
herkes için en hayırlısıdır, diye düşünüyor, yazıyor ve söylüyordum.
Ama ortada bir gerçek var ki, takım çok kötü oynuyordu.
Birçok maçı ya tesadüfen ya da kaleci Harun’un inanılmaz kurtarışlarıyla
kazanmıştı.
Ve son Gençlerbirliği maçında ortaya konan rezil futbol
ve Hamza hocanın oyunu okuyamayıp yanlış futbolcu değişiklikleri sonucu yaşanan
hezimet, bana da pes dedirttirdi ve maç sonu Hamza Hamzaoğlu’nın istifa etmesi gerektiği
yönünde mesajlar yazmama yetti de arttı bile.
Eğer bir teknik adam değişikliği olacaksa devre arası en
uygun zamandı aslında. Hem kulüp için, hem giden hem de gelecek olan yeni hoca
için.
Maçtan sonra Hamza hoca tepkiler karşısında istifa
edeceğine dair imalarda bulunmasına, ertesi gün, bunu yönetime sözlü deklare
etmesine rağmen, Ali Ay yönetimi, sezon sonuna kadar Hamza Hamzaoğlu ile devam
etme kararını duyurdu.
Keşke Hamza hoca bırakabilseydi.
Neyse, belki devam kararı da hayırlı olabilir.
Hamzaoğlu’nun, gösterilen tepkilerden ve yapılan eleştirilerden
kendi adına gereken payı çıkarmasını umuyor, ligin ikinci yarısında taraftarı
memnun edecek heyecan verici futbol kalitesine ulaşır, diye düşünmek istiyorum…
Eğer ilk yarıdaki yanlışlarına devam ederse, sezon sonunu
görebileceğini düşünmüyorum!
İnşallah yanılan ben olurum!