Trafik polisleri ne için var?
Nasıl mı?
Ya da şöyle sorayım; “Trafik polislerinin görevi nedir?
Ne iş yapar?”
Ben de bu soruyu hemen google amcaya sordum ve o da bana
Wikipedia’dan, trafik polisi ve görevleri hakkında
ayrıntılı bilgiler önerdi sağ olsun.
tr.wikipedia.org adresi de 8 maddelik bir görev listesi
gösterdi bana.
İşte Trafik polislerinin başlıca ana ve esas görevleri:
1-Trafik akışını sağlamak ve akışın devamlılığı için
trafiği yönetmek…
2-Sürücü belgesi kontrolü yapmak ve kurallara uyulup
uyulmadığını tespit etmek…
3-Trafik kazanlarında olay yerine gidip ilgili kaza
hakkında tutanak tutmak,(Bu görev artık vatandaşların kendisi tarafından
yapılmakta olup, Polis sadece yardım etmektedir.)
4-İşlenen trafik suçları için tutanak hazırlamak…
5-Şehirlerarası yollarda hız denetimleri yapmak…
6-İşlenen yaraldaanmalı kazalarda yaralanan kişilerin
yakınlarına haber vermek…
7-Sürücü ve taşıtların bilgilerini tutup arşivlemek ve
eldeki verileri değerlendirmek…
8-Kaza sonrasında sigorta şirketleri bilgilendirmek ve
tespit tutanaklarını göndermek…
Bu görev tanımlamaları arasında “Trafik polisleri keyfine
göre ceza kesebilir!” diye bir madde var mı?
Yani, canı sıkılan bir trafik polisi gıcık olduğu ya da
inatlaştığı bir vatandaşa, ceza uydurabilir mi?
“Uyduramaz” demeyin, burası Türkiye, burada polisler
sadece polis değil, aynı zamanda bir vatandaş düşmanı da olabilir…
İşte şöyle:
Tarih 3 Temmuz pazar akşamı, saat 19:00 civarı… Yer Yalova
Yolu Özdilek kavşağı…
Bursa’nın yerel televizyonlarında çalışan tanınmış bir
haber spikeri, yakınlarıyla birlikte, yine Bursa’nın tanınmış köftecilerinden
birinde yemek yedikten sonra, tam Özdilek kavşağını geçtikten sonra trafik
polisi tarafından durduruluyor ve sol şeridi ihlal ettiği gerekçesiyle 199 TL
para cezasına çarptırılıyor.
(Tutanağı büyük görmek için üstüne tıklayın) |
Bunun öncesinde ise trafik polisinin uyarısıyla aracını sağa çekip, durumu anlamaya çalışan ve ne için durdurulduğunu anlamayan genç sürücü, gerekçeyi öğrendiğinde ise “böyle saçma bir ceza mı olur?” diye itiraz edince de,
polis memurları, 211052 sicil numaralı Ramazan Sevim ile 321777 sicil numaralı
E. Ayaş, araçtakilerin (kemerleri takılı olduğu halde) “E madem 199 TL çok geldi,
o zaman size kemer takmamaktan 97 TL keseyim” diyerek, aklı sıra ceza indirimi yapmaya çalışmış ve ehliyet-ruhsat
istemiş...
Bunun üzerine daha da sinirlenen haber spikeri, “Ehliyet
ruhsat vermiyorum, ne yapacaksan yap” diyerek tepkisini koymuş ama 199 TL
cezayı yemekten de kurtulamamış…
Yıllardır, halk arasında konuşulan "Trafik polislerinin
doldurmakla yükümlü oldukları bir ceza kesme kotası vardır. O kotayı doldurmak
için sürücülere keyfi cezalar keserler" efsanesinin gerçek olduğunu da
böylelikle öğrenmiş bulunmaktayız.
Aynı zamanda bu olay, ülkemizdeki trafik polislerinin işlerini
gerektiği gibi yapmadıklarının, amaçlarının trafiği düzenlemek, trafik
güvenliği sağlamak olmadığının da kanıtıdır! Trafikte güvenliği
sağlamakla yükümlü olan bu memur arkadaşlar, belli ki canları sıkılmış ve “sürücü
avına” çıkmışlar, gözlerine kestirdiklerini de akılları sıra cezalandırmaya
çalışmışlar!
Bir yanda trafik canavarına dönmüş eğitimsiz sürücüler,
diğer yanda da vatandaşı yolunacak kaz gibi gören trafik polisleri. Oysa
ülkemizin ciddi bir trafik terörü sorunu var. Ama belli ki memur
arkadaşlarımızın derdi başkaymış…
Bu insanların asal görevleri halkına, milletine yani vatandaşına hizmet etmek değil mi esas?
Şimdi sorarım size, bu polis memurları üstlerine vazife
olmayan böylesi bir uygulama yetkisini, kimden ve nasıl buluyor, bu cesareti
nereden alıyor?
Kendi kafalarından mı?
Başlarındaki müdürlerinden mi, yoksa…
Yoksa ne?
Kim?
Neden?
Nasıl?
Burası ne biçim bir ülkedir böyle, ne polisi gerçek bir polis
gibi, ne siyasetçisi siyasetçi, ne bürokratı bürokrat, ne de vatandaşı vatandaş.
Çürümüşlük tepeden tırnağa, kimse kimseye güvenmiyor,
inanmıyor ve sevmiyor…
Yoksa gerçekte de çöküşe az mı kaldı?
Çöktük de farkında mı değiliz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder