Fatih hoca twitterde İzlanda maç sırasında yine TT
olmuştu, ama bu sefer derin bir gönderme ile…
Twitter kullanıcıları, Terim’in sonuna SON eklemişti: Fatih Terimson
Bu tepki ülke genelinde Fatih hocanın kredisinin ne düzeyde
olduğunun göstergesi…
“Türk futbolunda çok önemli başarılara imza atmış bir
futbol adamının böyle bir durumu hak ediyor mu?” sorusunun karşılığı ortada.
Kimse geçmişte yaptıklarınıza bakmıyor, bugün ne
durumdasınız ve yapacaklarınız için duruşunuz, kararlarınız, açıklamalarınız,
söyleyeceğiniz tek bir kelime ve samimiyetinizin gerçekliği ya da samimiyetsizliğinizin
yarattığı negatif enerji, kaderinizi de belirliyor!
Fatih Terim ise kendi kaderini kendi belirliyor ve söylem
ve davranışlarıyla ülkenin en nefret edilen kişisi olma yolunda emin adımlara
ilerliyor.
Türkiye beklenildiği gibi (en azından ben bekliyordum)
İzlanda’ya yenildi.
Şanssız goller mi yedi?
E ama Hırvatistan’da direklerin yanınızda olduğunu
unutmamak gerek. Onlar ne kadar şans ise İzlanda’nın attığı goller de
İzlandalılar için şans…
Hırvatistan maçında direkte dönen toplar Hırvatlar için nasıl
şanssızlıksa, son maçta bizim için şanssızlıktı elbet!
Yani “kedi her zaman kaymak yemez” ya da “her zaman papaz
pilav yemez” demek de mümkün.
İzlanda 325 bin nüfuslu mini minnacık bir ülke.
Karşısında 80 milyonluk bir dev(!)
Mini minnacık bu ülke, Türkiye’yi mi yendi, yoksa Fatih
Terim’in kaprisleriyle tükettiği bir karma takımı mı?
Elbette ki Türkiye’yi yendi?
Nasıl yendi?
Aslanlar gibi yendi, çatır çatır oynayarak yendi.
Koşarak yendi, rakibe alan daraltarak yendi…
Mesela dakikalar 90’ı gösterdiğinde İzlandalı futbolcular,
topu alan rakip oyuncuya aynı anda üç kişi ile baskı yapıyorlardı.
İşte aslında bu görüntü her şeyi özetliyordu.
Fatih hoca, Ukrayna’ya karşı çift santrfor ile maça
başlama hatasını yaparken, İzlanda’ya karşı ise santrforsuz çıkarak, hem
rakibinden ne kadar çekindiğini göstermiş oldu, hem de maçta tek puan
hesapladığını…
Bu tercih gol atma umutlarımızı da peşinen yok etmişti.
Yediğimiz saçma sapan gole kadar da aslında “bir puanlık
plan” tutmuş, iyi gibi oynadığımız anlarda ataklarımız pivot santrfor
eksikliği nedeniyle sabun köpüğü gibi eriyordu.
Takımda, şu kötü oynadı bu iyi oynadı, durumu da yok ama
Emre Mor’a kesinlikle, bir paragraf açmak lazım.
Yazık olacak Emre’ye…
“İyi oynayacam”
diye yırtındı durdu ama kontrolsüzlüğü hem kendine hem de takımına büyük zarar
verdi. Aslında onunda kabahati yok, çünkü bu yaşta, bu durumda, o fizikle, ulusal
takımın ileri ucunda, İzlandalı 1.90’lık savunması arasında harcandı gitti…
Ne zaman pas vereceğini bilmiyor, ne zaman şut
çekileceğinden bi haber, tek kelimeyle amatör küme topçusu konumuna düştü. Ona
hatalarını söyleyecek, ne yapması gerektiğini gösterecek kimse olmadığı için,
korkarım harcanıp gidecek.
Fatih hocanın aslında ona iyilik değil kötülük yaptığını
iyice düşünmeye başladım.
Ve Dortmund teknik direktörü Thomas Tuchel’in Emre’yi
neden sürekli ilk on birde oynatmadığını daha iyi anlıyorum…
Nitekim sonuç olarak İzlanda bizi yine yendi.
Biz de, kardeş ülke Kosova ile birlikte kardeş kardeş, puan
sıralamasının dibine altlı üstlü çakılmış olduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder