Berkin Elvan’ın
vefat haberi geldikten sonra Bursa’da bir anma yürüyüşü yapılacağını üyesi
olduğum ÇGD’nin mail grubundan gelen
iletiyle öğrendim.
Orada olmalıydım.
Salı akşamı hava soğuk, ince ince düşen, ahmak ıslatan
bir yağmur vardı Bursa’da. Yürüyüşün başlayacağı Setbaşı’nda Mahfel’in oraya yürüyerek geldiğimde 5-10 bin kişilik bir kalabalık toplanmıştı. Dr
Ceyhun İrgil’in kalabalık içinde
bana seslendiğini duyunca yanına gittim. Ailece oradaydı İrgil’ler…
Sağ sola bakınıp etrafı kolaçan ederken tepemizde duran
BŞ Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’nün astırdığı bir pankart dikkatimi çekti: “12 ADET YANGIN DOLABININ HİZMETE AÇILMASI
TÖRENİ- Tüm halkımız davetlidir…”
Pankartı Ceyhun’a gösterdiğimde gülmekle yetindik. Klasik
sloganlar, başbakan ve hükümetin istifa etmesine yönelik tepkilerle heykele
kadar geldik. Bir süre sonra saygı duruşu yapıldı ve kitle daha sonra ağır ama
emin adımlarla Fomara Meydanı’na doğru harekete geçti.
Aramızda çok sayıda sivil
polisin olduğunu da fark ediyorduk. Kendilerini belli etmemeye çalışsalar
da dikkatli gözlerden kaçamıyorlardı. Polisin içimizde olmasıyla güvende bulunmamız gerekirken, nedense o güvenden yoksun hissettim
kendimi.
***
Oysa Setbaşı’na çıkarken Çevik Kuvvet ekiplerinin olağan üstü
hareketliliğini görmüş, iki TOMA’nın
da AKP İl Başkanlığı önünde konuşlandığını fark etmiş ama maksatlarını nedense o an anlayamamıştım.
Zafer Plaza istikametinden Fomara Meydanı’na yürürken eski
adı Çarşı Karakolu olan, AKP
sayesinde Çarşı Polis Merkezi haline
sokulan binaya, bazı provokatörler taş atmaya yeltendiyse de asıl amacının Berkin’i anmak olduğunun bilincinde
olan halk buna izin vermedi.
AKP İl Başkanlığı’nın da bulunduğu Fomara Meydanı’na
vardığımız zaman, ortam birden gerildi. Maaşı
halktan alınan paralarla ödenebilen Türkiye
Cumhuriyeti’nin Polisi, bugün var, yarın
yok olacak siyasi bir partinin binasını kendi halkından korumak için inanılmaz bir önlem almıştı. O polis
memurları da halkın içinden gelme ama
halkına karşı her an saldırabilecek durumda. Yalnız ufak bir ayrıntı var: Halk silahsız
Demokratik ve anayasal hakkını kullanmak için
meydanlarda!
Kalabalık içerisinde polislere ve AKP binasına doğru taş
atmaya yeltenen bir iki kişiye bizzat
ben engel olmaya çalıştım. Anmaya gelenler arasında çocuk, kadın ve yaşlıların da olduğunu söylememe, “başka Berkin’ler ölmesin” dememe
rağmen, saldırganı ikna etmek pek kolay olmadı. Birkaç kişinin de bana yardımcı
olmasıyla provokatör kalabalıkta kayboldu.
AKP binasının önünde bekleyen iki adet TOMA bir saat
kadar sonra anlamsız şekilde geri çekilince, durum iyice garipleşmişti. Anma
yürüyüşü birden bir eyleme dönüştü
ve kitle iyice AKP binasına yaklaştı. Önde çevik kuvvet ekiplerinin oluşturduğu
etten bir barikat, hemen karşılarında öfkeli kalabalık. O sırada, Bursa DoğaDer Başkanı Murat Demir’in,
bir polis komiserinden duyduğu “Biz çekiliyoruz.
İster kırsınlar, ister parçalasınlar, karışmayacaz” diye konuşmasını anımsatınca aklımız iyice karıştı.
Aslında çekiliyoruz dedikleri, sadece TOMA’ları 150-200
metre geriye almaları oldu.
Ben o esnada, saatlerce ayakta durmanın etkisiyle belimin
ağrısına dayanamayıp, Fomara Meydanı'nın 500 metre aşağısındaki İnSanat Derneği’ne
gitmeye karar verdim. Derneğe vardıktan 20 dakika kadar sonra, dışarıdan gelen
gürültülerle ortalığın karıştığını anladım. Benden ayrıldıktan sonra provokatörler devreye girmiş, AKP binasını taşlamaya başlamışlar. Taşlamayla birlikte de polis (müdahale için kendine
göre meşru zemini bulmuş) silahsız halkına, TOMA ve gaz ile saldırıya geçmiş.
Bakın altını çiziyorum: SİLAHSIZ HALK
Tıpkı Berkin
gibi, Ali İsmail gibi, Ethem ve diğerleri gibi…
Kendi halkını
düşman belleyen polis TOMA eşliğinde Fomara’dan Kent Meydanı’na doğru düşman halkı(!) kovalamaya,
yakaladığının da kafasını patlatmaya
başladı.
Sonuç: iki kişi polis
sopalarıyla başından ciddi şekilde yaralandı.
O sırada İnSanat’ın önüne çıktığımda gördüğüm manzara şuydu:
Ellerinde sopalar olan kalabalık bir sivil
güruh, kaçışan halkı kovalıyor, yakaladığını…
***
İnSanat Yönetim Kurulu üyesi arkadaşım İsmail Dalgıç, halk Fomara’ya gelmeden
önce birkaç polisin meydanın çimlerine joplar bırakıp (atıp) oradan
uzaklaştığını fark etmiş ama buna bir türlü anlam verememiş.
O jop ya da sopaların ne amaçla çimlere bırakıldığını şimdi
daha iyi anlayabiliyoruz.
***
Tüm bu olanları yan yana dizdiğimizde, polisin
provokasyonun oluşmasına zemin hazırladığını anlıyoruz. O taş atanlar, provoke
edenler kimdi? Sağduyulu halkın uyarılarına neden kulak asmadıkları da ortaya çıktı.
Hem de çok net!
İktidarın bu pis oyununa alet olmamak için seçime kadar
sessizlik.
Sessizlik.
Berkin ve bu uğurda tüm yiten canlar, akan gözyaşları için…
Berkin ve bu uğurda tüm yiten canlar, akan gözyaşları için…
Bazen susmak en etkili eylem olabilir!
Sessizlik…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder