Perşembe, Mart 13, 2014

Berkin’i anarken provoke olmak!

Berkin Elvan’ın vefat haberi geldikten sonra Bursa’da bir anma yürüyüşü yapılacağını üyesi olduğum ÇGD’nin mail grubundan gelen iletiyle öğrendim.
Orada olmalıydım.
Salı akşamı hava soğuk, ince ince düşen, ahmak ıslatan bir yağmur vardı Bursa’da. Yürüyüşün başlayacağı Setbaşı’nda Mahfel’in oraya yürüyerek geldiğimde 5-10 bin kişilik bir kalabalık toplanmıştı. Dr Ceyhun İrgil’in kalabalık içinde bana seslendiğini duyunca yanına gittim. Ailece oradaydı İrgil’ler…
Sağ sola bakınıp etrafı kolaçan ederken tepemizde duran BŞ Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’nün astırdığı bir pankart dikkatimi çekti: “12 ADET YANGIN DOLABININ HİZMETE AÇILMASI TÖRENİ- Tüm halkımız davetlidir…”
Pankartı Ceyhun’a gösterdiğimde gülmekle yetindik. Klasik sloganlar, başbakan ve hükümetin istifa etmesine yönelik tepkilerle heykele kadar geldik. Bir süre sonra saygı duruşu yapıldı ve kitle daha sonra ağır ama emin adımlarla Fomara Meydanı’na doğru harekete geçti.
Aramızda çok sayıda sivil polisin olduğunu da fark ediyorduk. Kendilerini belli etmemeye çalışsalar da dikkatli gözlerden kaçamıyorlardı. Polisin içimizde olmasıyla güvende bulunmamız gerekirken, nedense o güvenden yoksun hissettim kendimi.
***
Oysa Setbaşı’na çıkarken Çevik Kuvvet ekiplerinin olağan üstü hareketliliğini görmüş, iki TOMA’nın da AKP İl Başkanlığı önünde konuşlandığını fark etmiş ama maksatlarını nedense o an anlayamamıştım.
Zafer Plaza istikametinden Fomara Meydanı’na yürürken eski adı Çarşı Karakolu olan, AKP sayesinde Çarşı Polis Merkezi haline sokulan binaya, bazı provokatörler taş atmaya yeltendiyse de asıl amacının Berkin’i anmak olduğunun bilincinde olan halk buna izin vermedi.
AKP İl Başkanlığı’nın da bulunduğu Fomara Meydanı’na vardığımız zaman, ortam birden gerildi. Maaşı halktan alınan paralarla ödenebilen Türkiye Cumhuriyeti’nin Polisi, bugün var, yarın yok olacak siyasi bir partinin binasını kendi halkından korumak için inanılmaz bir önlem almıştı. O polis memurları da halkın içinden gelme ama halkına karşı her an saldırabilecek durumda. Yalnız ufak bir ayrıntı var: Halk silahsız
Demokratik ve anayasal hakkını kullanmak için meydanlarda!
Kalabalık içerisinde polislere ve AKP binasına doğru taş atmaya yeltenen bir iki kişiye bizzat ben engel olmaya çalıştım. Anmaya gelenler arasında çocuk, kadın ve yaşlıların da olduğunu söylememe, “başka Berkin’ler ölmesin” dememe rağmen, saldırganı ikna etmek pek kolay olmadı. Birkaç kişinin de bana yardımcı olmasıyla provokatör kalabalıkta kayboldu.
AKP binasının önünde bekleyen iki adet TOMA bir saat kadar sonra anlamsız şekilde geri çekilince, durum iyice garipleşmişti. Anma yürüyüşü birden bir eyleme dönüştü ve kitle iyice AKP binasına yaklaştı. Önde çevik kuvvet ekiplerinin oluşturduğu etten bir barikat, hemen karşılarında öfkeli kalabalık. O sırada, Bursa DoğaDer Başkanı Murat Demir’in, bir polis komiserinden duyduğu “Biz çekiliyoruz. İster kırsınlar, ister parçalasınlar, karışmayacaz” diye konuşmasını anımsatınca aklımız iyice karıştı.
Aslında çekiliyoruz dedikleri, sadece TOMA’ları 150-200 metre geriye almaları oldu.
Ben o esnada, saatlerce ayakta durmanın etkisiyle belimin ağrısına dayanamayıp, Fomara Meydanı'nın 500 metre aşağısındaki İnSanat Derneği’ne gitmeye karar verdim. Derneğe vardıktan 20 dakika kadar sonra, dışarıdan gelen gürültülerle ortalığın karıştığını anladım. Benden ayrıldıktan sonra provokatörler devreye girmiş, AKP binasını taşlamaya başlamışlar. Taşlamayla birlikte de polis (müdahale için kendine göre meşru zemini bulmuş) silahsız halkına, TOMA ve gaz ile saldırıya geçmiş.
Bakın altını çiziyorum: SİLAHSIZ HALK
Tıpkı Berkin gibi, Ali İsmail gibi, Ethem ve diğerleri gibi…
Kendi halkını düşman belleyen polis TOMA eşliğinde Fomara’dan Kent Meydanı’na doğru düşman halkı(!) kovalamaya, yakaladığının da kafasını patlatmaya başladı.
Sonuç: iki kişi polis sopalarıyla başından ciddi şekilde yaralandı.
O sırada İnSanat’ın önüne çıktığımda gördüğüm manzara şuydu: Ellerinde sopalar olan kalabalık bir sivil güruh, kaçışan halkı kovalıyor, yakaladığını…
***
İnSanat Yönetim Kurulu üyesi arkadaşım İsmail Dalgıç, halk Fomara’ya gelmeden önce birkaç polisin meydanın çimlerine joplar bırakıp (atıp) oradan uzaklaştığını fark etmiş ama buna bir türlü anlam verememiş.
O jop ya da sopaların ne amaçla çimlere bırakıldığını şimdi daha iyi anlayabiliyoruz.
***
Tüm bu olanları yan yana dizdiğimizde, polisin provokasyonun oluşmasına zemin hazırladığını anlıyoruz. O taş atanlar, provoke edenler kimdi? Sağduyulu halkın uyarılarına neden kulak asmadıkları da ortaya çıktı.
Hem de çok net!
İktidarın bu pis oyununa alet olmamak için seçime kadar sessizlik.
Sessizlik.
Berkin ve bu uğurda tüm yiten canlar, akan gözyaşları için…
Bazen susmak en etkili eylem olabilir!
Sessizlik…

Hiç yorum yok: