Kabullenmek gerek, geldiğin gibi gidebilmeyi, becerebilmek
gerek…
Bu, hayatın gerçeği, doğanın kanunu; bir şey başlar ve biter.
İstediğin kadar diren, istediğin kadar çabala, sonucu değiştiremezsin, her şeyin
bir sonu var…
İktidarların da…
Merhaba…
25 yıldır aktif siyasette olan Erdoğan ve Ak Parti, ki 25
yılın bir kısmı Refah Partisi’nde, Türkiye’ye damga vurdular gerçekten! Bu
damga nasıl silinir neler olur, kaç yılda temizlenir, zor görünüyor.
Dedim ya hayatın gerçeği bu…
Ak Parti çözülmeye başladı çünkü artık onlar için filmin
sonu geldi. Az sonra jenerik kacak.
Birileri için mutlu son görünmüyor.
Erdoğan bu filmin sonunda yola çıktığı arkadaşlarından uzak tek
başına koltuğunu sonsuza kadar koruma telaşında…
Fakat birlikte yola çıktığı arkadaşları hakkında “bizi
arkadan hançerlediler” dedi.
İyi de onları pasifize eden partiden uzaklaştıran kimdi?
Peki ya Refah Partisi varken, oradan kopup parti kurarak Erbakan’ı
arkadan hançerleyen kimdi?
Neyse, güzel ve komik ülkemde muhabbet bitmiyor, her gün
yeni bir gündem ve yeni bir tartışma.
Biliyorsunuz. Seçimlerden birkaç gün önce İmralı tatil köyünde(!)
cezasını çeken, ki halk arasında artık orası İmralı tatil köyü olarak anılıyor.
İmralı’dan son seçim öncesi gelen Öcalan mektubuna tepkiler çığ gibi büyüyor
ama iktidar da bu konuda yan çizmeye de başladı.
Yaşananları normalleştirmek için atmadıkalrı takla kalmadı…
Daha önce de demiştim ya komik ülkeyiz vesselam..
Öcalan’dan gelen mektuba paralel TRT’nin Kürtçe yayın yapan
kanalı Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan ile yapılan röportaj için Sn Erdoğan, biliyorsunuz
ki kendisi aynı zaman da Ak Parti genel başkanıdır. Bu konuda yaptığı
açıklamada, kırmızı bültenle aradığını bilmediğini söyledi.
Şaka değil
Reis aynen böyle dedi…
Deneyimli televizyon habercisi Ünsal Ünlü internet üzerinden
(Periscop ve Youtube) kişisel kanallarından günlük yaptığı “gündem” değerlendirmelerinde
bu durumu, milletle “John Benjamin” geçiyor benzetmesini yaptı. Belki bilmeyeniniz
vardı, John Benjamin Toshak, Beşiktaş’ın eski teknik direktörüdür ve soyadından
ötürü, birileri sizi aptal yerine koyup dalga geçmeye başladığında “benimle Toshak
geçme” esprisi yapılırdı…
Bense bu durumlarda “billur geçme” benzetmesi yaparım… Ve
büyük bir ihtimalle, bu son açıklamalara bakınca Erdoğan ve Ak Parti
yöneticilesi milletle ve elbet seçmeniyle billur geçiyor.
Ak Parti’de ve elbet ülkede sinek vızıltısından bile
haberdar olan Erdoğan’ın Osman Öcalan’ın kırımızı bültenle arandığını bilmemesi
mümkün mü?
Bu arada billurun ne olduğunu bilmeyeniniz varsa, gogıl
amcaya sorabilir…
Billur , koçun billurları denir, bilmem anladınız mı?
Sadece Sn Erdoğan değil, Ak Parti teşkilatı ve Erdoğan’ın
ekürisi Devlet Bahçeli de hem kendi seçmeniyle, hem de tüm Ak Partililerle
billur geçiyor!
Neden, çünkü milleti aptal sanıyorlar.
Ama artık maymun gözünü açtı…
İmralı’dan gelen mektup ve kırmızı bültenle aranan Osman
Öcalan’ın TRT ekranlarına çıkması takkeyi düşürdü, keli meydana çıkardı.
Ya da; kral çıplak!
Dedim ya ülke absürt ve garip ve komik diye… En son gelen
haberlere göre Sn Erdoğan’ın ki Ak Parti Genel Başkanı olur kendisi, eşi Emine
hanım Japonya’da yaklaşık 50 bin dolar değerinde çanta satın almış. Şimdi; Ak
Parti'ye ve Erdoğan'a oy veren ve oy verdiği için asla toz kondurmayan, sosyal
medya ya da bire bir etrafımda olan dostlarıma sesleniyorum ve bu yazıyı okuyan
siz: Ülke krizdeyken, insanlar zar zor ay sonunu getirmeye çalışırken Sn Emine
Erdoğan'ın 50 bin dolara Japnoya'dan çanta alıp koluna takması hakkında ne
düşünüyorsunuz? "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" diyen İslam
peygamberi Hz Muhammed'in ümmetine uygun bir davranış mıdır? Bunu görüp de ses
etmeyene ne denir?
Geçenlerde videolarımın linkini çok sevdiğim bir asker
arkadaşıma yolladım ve videomu izledikten sonra whatsApp’dan şu mesajı yazdı.
Dostum doğru diyorsun ama unutma ki doğru söyleyenleri dokuz köyden kovuyorlar,
aman diyeyim dikkat et, balın derde girmesin, doğruları konuşmak söylemek bu
devirde doğru değil…
Bakar mısınız, insanlar nasıl korkmuş nasıl ürküyor?! Sadece
kendileri için değil dostları için de endişelenir hale gelmiş toplum.
Ben de arkadaşıma, Sen susarsan ben susarsam, gerçekleri kim
söyleyecek, söyler misin? Nasıl susalım, söyler misin?
Benim zaten kovulmadığım köy kalmamış, ha dokuz ha 19, 29 30
ne fark eder!
Esas gerçekleri görüp de konuşmayan, susan dilsiz şeytan
değil de nedir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder