Birçok yorumcu, Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasında
gerçekleşen ve “demokrasi kazandı” başlıklarıyla yansıtılan canlı yayın
buluşmasında gerçekte kim kazandı?
Aslında düello da bir çeşit maç, yani karşılaşmadır.
İngilizceden dilimize girmiş ve Türkçe karşılığı üstte de
belirttiğim gibi, iki rakibi (tarafı)
Karşı karşıya getiren, buluşma oyun, tartışma, mücadeledir.
Peki bu karşılaşmanın galibi kim?
Yani kim kazandı?
İmamoğlu mu, Yıldırım mı?
“Seçime mi gidiyoruz, yoksa maça mı çıkıyoruz?”
Evet maç değil ama maç gibi…
“Ne maçı?” diye soracak olursanız, teşbihte hata olmaz; bu
bir boks maçı gibiydi…
3’er dakikadan 12 raunt oynanan ve televizyonların yanı sıra
radyolar ve internetten de canlı yayınlanıp yedi düvel(!) tarafından heyecanla
izlenen bu gereksiz ve acayip maça iki aday da eşleri ve çocuklarıyla gelmiş de
haberimiz yok.
Gerçi sonradan haberimiz oldu ama bi işe yaramadı…
Diyeceksiniz ki, Sn Binali bey eski başbakan ve meclis eski
başkanı!
İyi de o zaman Başbakanlık koltuğundan inip ne diye belediye
başkanlığı koltuğuna oturmak ister bir insan?
Yani düşünsenize yıllarca Ferrari kullanmışsınız, sonra
hooop Murat 131’i koyuyorlar önünüze ve bundan sonra buna bineceksiniz,
diyorlar.
Size de saçma gelmiyor mu bu durum?
Evet, aynı şeyi düşünüyorsunuz değil mi? Sayın Binali
Yıldırım’ı bu duruma zorla ittiler?
Kim itti, söyleyin hadi kim soktu bu duruma Yıldırım’ı?
Büyüük beyazz adam, Sn Receeeppp Tayyiiiiip Erdooooğaaan!
Yenileceğini bile bile maça çıkan, gel demişler gelmiş, git
demişler gitmiş, yıllarca hırpalanmış, jübilesi yaklaşmış deneyimli boksör
Apollo ile düne kadar kimsenin tanımadığı genç boksör Rocky Balboa’nın rövanş
maçı sanki. Biliyorsunuz ilk maçta Apollo, kimsenin tanımadığı, hiçbir başarısı
olmayan Rocky’i küçümsemenin bedelini pahalı ödüyordu Rocky filmlerinde..
Rocky bir filmdi, ama İstanbul Bş Belediyesi için verilen
mücadele gerçek!
Tüm olanlar komik değil mi?
Boks maçına benziyor muydu?
Yumruklar yerine laf sokmalar havada uçuştu mu?
Hayır…
Alakası yok…
İmamoğlu sakin, Yıldırım daha sabırsızdı.
İmamoğlu bir kez dahi olsa rakibinin sözüne müdahale etmedi,
Yıldırım ise zırt pırt hakeme itiraz edip rakibinin sözünü kesti…
Sorulması gereken, kafalarda asılı duran sorulara girilmedi…
İmamoğlu yumuşak darbelerle puan toplamaya çalıştı. Yıldırım
ise faullü dövüşmeye çalışsa da pek etkili yumruklar, pardon laflar sokup
rakibini zorda bırakmayı başaramadı.
Peki canlı yayını izleyip de fikrini değiştiren olacak mıdır?
Yani, özellikle de 31 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’na veya Binali Yıldırım’a oy verip
de fikirlerin değişmesine etki etti mi dersiniz?
Seçime bir hafta kala pek sanmıyorum. Youtube kanalımız “Sen Ne
Dersin” ekibi bir haftadır röportajlar yaparak İstanbulluların seçim öncesi
fikirlerini aldı. İzlediğim sokak
röportajlarında, daha önce İmamoğlu’na oy verip de 23 Haziran’da Yıldırım’ı
tercih edecek birine hiç rastlamadım. Fakat, 31 Mart’ta Binali beye oy verip de
Ekrem İmamoğlu’na yönelenlerin sayısı bir hayli fazla. Ve karar değiştirenlerin
birçoğu da İmamoğlu’nun hakkının yendiğini düşündüğü için bu kararı aldığını
söylüyorlar!
Neyse biz gelelim, İmamoğlu-Yıldırım arasında oynan, yumrukların
değil konuşmaların vuruştuğu boks maçının son değerlendirmesine. Yorumcuların birleştiği
ortak görüşe göre Binali Yıldırım hazırlıksız, Ekrem İmamoğlu’nun da dersine
çalışmış olduğu şeklindeydi.
İmamoğlu’nun, fırsatı olmasına rağmen rakibi Binali Yıldırım’a
yüklenmediği şeklinde yorumlar da yapıldı.
Ekrem İmamoğlu bilerek mi böyle bir tutum sergiledi, yoksa
yüklenmeyi, rakibini daha da zor durumlara sokmayı beceremedi mi?
Bu tartışma için bir an Muharrem İnce’yi düşündüm… Acaba Binali
Yıldırım’ın karşısında Muharrem İnce olsaydı, bugün ne konuşuyor olacaktık?
Yani demem o ki, Ekrem İmamoğlu rakibine yüklenmeyi beceremedi.
Çünkü İmamoğlu’nun fıtratında o agrasiflik yok. Yıldırım’ın ısrarla “Yalancı,
yalan söylüyorsun” suçlamalarına bile hep alt perdeden karşılık vermeye
çalıştı.
Oysa sosyal medyada, özellikle de twitterden yapılan
paylaşım ve yorumlara baktığınızda her iki taraf da rakibini haşat edip
(özellikle Ak Partililer) maçı kazandıklarını iddia ettikleri paylaşımlar
yaptılar.
#YıldırımÇaktı…
#İmamoğluVurduGolOldu
#İmamoğluNakavt
#BinAliGevelemeyeBaşladı
Bana kalırsa bu maçtan BinEkremİmamAliYıldırımOğlu galip ayrıldı.
Ve bu maçın tek kaybedeni var, o da canlı yayının (kendi tabiriyle) moderasyonu İsmail Küçükaya’dır. Son dakikada kendisine attığı sağ kroşe ile kendi kendini nakvt etti Küçükkaya.
Yıllar sonra gerçekleşen canlı yayın demokrasimize ne getirdi, diye soracak olursak bence koskocaman bir hiç!
İşte böyle… 23 Haziran’a az kaldı; bakalım ne olacak bakalım, bir sürpriz olacak mı, bakalım ortaya çıkacak sonucu birileri kabul edebilme cesaretini gösterebilecek mi?
Bakalım, bir süredir sessiz olan Erdoğan, sihirli(!) parmağını oynatıp küskün seçmenini tekrar kendi saflarına çekmeyi başarabilecek mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder