Eğer vicdanınız tükendiyse ister doktor olun, ister
esnaf, memur, yazar, sanatçı, eğitimci, asker, polis fark etmez; sizin için vatandaş yolunacak kazdan
farksızdır.
Nasıl mı?
İşte size iki basit örnek:
BİR:
Önceki hafta Tophane’deki Bursa Devlet Hastanesi’nde
hasta annemin bazı evrakları almak için sağlık kuruluna başvurmuştum…
Orada ki görevli memurlar elime tutuşturdukları bazı evrakları, hastane kantinin içindeki fotokopi makinesinden 5 adet fotokopi
çektirmemi istediler.
Kantine gittiğimde benim gibi sıra bekleyen birkaç kişinin
daha olduğunu ve hepsinin de 5’er adet fotokopi çektirdiklerini fark ettim…
Sıra bana gediğinde, fotokopi makinesinin başında duran tezgahtar bayana kağıdımı uzattım, 5 adet kopyayı bana verdi ve tanesi 75
kuruştan 3 TL 75 kuruş ödemem gerektiğini söyledi.
Bir fotokopi çekimi normal şartlarda 25 kuruş olmalıydı.
Neden bu kadar pahalı olduğunu sorduğumda, görevli
tezgahtar bayan, “Ben görevliyim,
fiyatları ben belirlemiyorum” diye karşılık verince, çaresiz sustum, kuzu
kuzu ödemeyi yaptım!
Neyse, tekrar içeri girip benzer soruyu fotokopi için beni
kantine yönlendiren beyefendiye de sordum ama somut bir yanıt alamadım.
Sonra anladım ki, oradaki memurlar ile kantin arasında
bir bağ var.
Nasıl mı anladım?
Çünkü; 5 kopya çektirmemi istemelerine rağmen ben
sadece bir kopyayı kullandım, diğer 4 kopya ise gereksiz şekilde elimde
kalmıştı. Belli ki orada görevli memur gelenleri bilerek kantine yönlendiriyor, kimsenin denetlemediği kantinde 25 kuruşluk işi 75 kuruşa yaparak, haksız kazanç sağlıyordu.
Göz göre göre kazıklanıp aptal yerine konmaya mı yanayım,
israf olan kağıtlara mı yanayım, yoksa gereksiz yere 3 TL ödemiş olmama mı?
***
İKİ:
Geçen Hafta bir arkadaşım, karısının rahim ağzında ortaya
çıkan bir sıkıntısı yüzünden Bursa Onkoloji Hastanesi Polikliniğinden tavsiye üzerine
kadın hastalıkları konusunda uzman olduğunu öğrendiği Jinekolog Operatör Doktor Şükrü Okan Kaylar’dan
telefonla randevu sistemi aracılığı ile muayene saati almış. Ve randevu
saatinde orada olmayı da ihmal etmemiş.
Arkadaşım da eşi de endişeli, çünkü daha önce gittikleri
sağlık ocağındaki aile hekimleri onlara iyi şeyler söylememiş.
Muayene sırası geldiğinde ise Doktor Şükrü Okan bey,
hastanın yüzüne bile bakmadan, “Şu an çok
yoğunum, sizinle ilgilenemeyeceğim, bir buçuk ay sonra (28 Nisan) tekrar gelin.
Eğer durumunuz acilse Tıp Fakültesine gidebilirsiniz” diyerek hastayı
başından savmış.
-Bir doktor muayene için gelmiş bir hastasına böyle
davranabilir mi?
-Bir hastanın durumunun ciddiyetini anlamadan, bilmeden
bir başka hastaneye gitmesini söyleyebilir mi?
Arkadaşım bu durumu eşinden öğrendikten sonra hemen, apar
topar Onkoloji Hastanesi’ndeki hasta hakları birimine gidip durumu sözlü olarak
aktarıyor, fakat o sırada hastanede görevli personelden Dr. Şükrü Okan Kaylar
hakkında daha da şok edici bilgiler ediniyor. Şükrü beyin Onkoloji Hastanesi’nde
asal görevi olan, gelen her hasta ile ilgilenmek yerine, aynı meslek ve
branşından olan eşinin (Feyhan Kaylar) özel kliniğinden gelen hastalara öncelik tanımakmış
meğer...
Bu durum üzerine arkadaşım, Dr. Kaylar’ın bu davranışının nedenini de anlamış.
Çünkü onlar Doktor Kaylar’ın doktor eşinin yönlendirmesiyle değil, randevu sistemi aracılığı ve doktor seçme haklarını
kullanarak, devletin hastanesinde görev yapan devletin doktoruna güvenip
gelmişlerdi. Ama yaşadıkları şok ve hayal kırıklığını tarif etmek mümkün değil!
Arkadaşım bu şoku atlatıp aynı hastanenin bir başka
hekimi olan Jinekolog Operatör Doktor Levent Özgen’den randevu alıp eşini muayene ettirebilmiş. Dr. Özgen’in hastalarla olan ilişki ve samimiyetine de hayran
kalmışlar…
***
Evet işte; iki doktor, bir hastane memuru ve hastane kantininin
vatandaşa yaşattığı farklı olaylar!
Vatandaşı soyulacak kaz gibi gören iki zihniyet ve bir de
gerçekten görevini yapmaya çalışan bir doktor…
Bu ülkede yaşamak zor evet; vatandaş olmak zor…
Hakkını aramak, aramaya kalkınca sesini yükseltmek, maazallah
isyan etmek; protesto gibi anayasal hakkın olduğu halde bunu yapmaya kalkmanın beraberinde
neler yaşattığını da son yıllarda sıklıkla görüyor, yaşıyoruz.
Sizin haklı olup olmamanızın hiç önemi yok artık.
Erkler sizi
haksız görüyorsa eğer, geçmiş olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder