Pazartesi, Ekim 27, 2014

İhanetin dik alası…

 Daha önce da burada yazmıştım, “PKK Ne İstiyor?” diye sorduğumda, amacının üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Ama anlatamadım, taraflı tarafsız birçok kişi bana tavır aldı, küstü, tepki gösterdi…
Bir çok dostum fotoğrafın tamamına değil de satır aralarına takıldı..
Neyse; gelelim konumuza...
Barışmak için önce küs olan iki taraf gerekli…
Ve iki tarafın da barışmaya istekli olması lazım.
Ancak taraflardan biri “mış” gibi yaparsa bunun adı barış olmaz.
PKK bugüne kadar bu süreçte hep “mış” gibi yaptı, yapmaya da devam ediyor, Oslo görüşmelerin ilk gününden, Habur sınır kapısındaki gösterilere ve son olarak gerçekleşen suikastlara kadar, tekere çomak sokma pozisyonu hiç değiştirmedi…
Bu eylemlerin tamamı ayrılıkçı terör örgütü PKK tarafından gerçekleşmiş.
PKK’nin niyeti belli; keskin ve kanlı bir ayrılık istiyor ve bunun referandumla, el sıkışarak, kucaklaşarak olmayacağını, Kürtlerin batıdaki rahatlarını bozup Kürdistan’a koşa koşa ve seve seve gitmeyeceklerini biliyor.
Bunu zorla yaptırma maksadında ve bunun için de tek yöntem, sokaktaki masum Kürtleri ile Türkleri birbirine saldırtmak!
Plan çok açık ve net…
“Yeter artık, canımıza tak etti!” diyerek sokağa dökülecek Türklerin batıdaki Kürtlere karşı olası bir ayaklanmasının sonucunu, ellerini ovuşturarak izlemeye hazırlanan kitle etkinliğini sürdürüyor. Önümüzdeki aylarda terör örgütünün kışkırtmaya yönelik daha kanlı saldırıları olacağını tahin etmek müneccimlik değil.
Bu artık ihanet tanımlamasını geçti, kalleşlik, kahpelik kelimeleri hafif kalıyor. Zira, PKK’nın elinden gelen en basit şey bu, var oluş nedeni de bu. "Silahsız ve güvende olmayan insanlara saldır, korku yarat!"
1982'de başladı bu kahpelik. ilk önce Kürt bebeleri, masum  günahsız nineleri katlettiler, sonra da Kürtler adam olsun diye gönderilen öğretmenleri, ardından da birliklerine teslim olan acemi erleri kurşuna dizdiler, gözlerini bile kırpmadan..
Hepsi yanlarına kâr kaldı, bebek katili namı ile anılan cani ele başı İmralı'da krallar gibi 10 yıldızlı tatilini yaparken, Allah'tan belalarını bulmalarını dilemek, çaresizlikten öte bir şey değil, 30 küsur yıldır hiç bir şey olmadı, bunda sonra da olmaz, ölen hep gariban, maşa olup kardeşine saldıran gariban!
Yani anlayacağınız PKK bu kalleşliği ilk defa yapmıyor, bunların fıtratında(!) var bu canilik…
Taa Kürdistan kurulana, Türkler ve Kürtler birbirini (Suriye’de olanlar gibi) kesmeye başlayana kadar devam edecek.
Acı ama gerçek, bu gerçeği, özellikle batıda yaşayan Kürtlerin anlamasını dilemekten baka bir şey gelmiyor elimden!
***
İhanet dedim de, bu coğrafyada ihanet sadece vatana millete olmuyor…
Talanı, hırsızlığı, yalanı, dolanı, kadına şiddeti saymıyorum, bile…
Bir de yaşadığı kente, kentin değerlerine, tarihi ve kültürüne ihanet edenler var.
Hangi akla hizmet, hangi mantığa binaen Bursa logosonu yenileme ihtiyacı hissetmişler, anlamak mümkün değil!
Bursa Valiliği’nin canı sıkılmış, Bursa’nın logosunu değiştirmek için kolları sıvamış.
Hay sıvamamış olaydı. Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan birini bulun ve ona deyin ki, “Bursa’ya bir logo tasarlayacaz, ne tavsiye edersin, nasıl olsun?” İnanın bu kadar ahmakça bir şey ortaya çıkmazdı!
Bu kentle, kentte yaşayan insanlarla dalga geçmekten, onları ciddiye almamaktan başka bir şey değil.
Merak ediyorum acaba bu ihanetin bedeli ne kadar? Bursa valiliği bu ucube logo için devletin kasasından ne kadar harcadı?
Bilen varsa bana bildirsin lütfen, Bir Bursalı olarak aptal yerine konmak gücüme gidiyor, bari aptallığımızın ederi ne kadarmış, öğrenelim!


Hiç yorum yok: