Açıkçası, yerel seçimlerin ardından sosyal medyadaki
hesaplarımdan Kemal Kılıçdaroğlu’nun derhal istifa etmesi gerektiğini, Emine Ülker Tarhan’ın da partinin
başına geçmesi gerektiğini vurgulamıştım…
Derken, Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştı ve
Kılıçdaroğlu’na “son” bir şans daha
verilmesi gerektiğini düşünerek, Emine Ülker hanım konusunu rafa kaldırmıştım.
Gel zaman git zaman, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli “Çatı Aday” başlığı altında, Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına (bana
göre) en doğru ismi çıkardılar.
Bunu daha önce “Ekmeleddin cahili olmaktan değil, cahil
kalmaktan kork!” başlıklı değerlendirme yazısında bu köşemde anlatmaya
çalışmıştım. Tekrar değinmeme gerek yok, meraklısı linki tıklayıp fikrimi
öğrenebilir.
Twitter hesabımdan da, “Atatürk
dirilse, CHP onu aday gösterse, bu gerzek solcular, ‘bula bula onu mu buldunuz
da aday gösterdiniz?’ diye yine burun kıvırırdı” şeklinde yazdım. Ne kadar
haklı olduğumu 10 Ağustos gününün akşam saatlerinde bir kez daha üzülerek anladım…
12 Ağustos günü de Emine Ülker Tarhan ve Süheyl Batum’un
başını çektiği CHP’de ki muhalif grubun açıklamaları düştü gündeme…
Süheyl Batum çoktandır gözümden
düşmüştü ya, Emine Ülker Tarhan da bu davranışıyla yerle yeksan oldu, yıkıldı gitti gözümde.
Pusuya yatmış çakallar
gibi Kılıçdaroğlu’nun bir kez daha tökezlemesini beklemişler resmen. "Fırsat bu
fırsat" diyerek, partiyi genel kurula davet eden bildiriyi okudular.
Bu açıklamalar bana hiç samimi ve dürüstçe gelmedi. Çünkü
Ekmelettin İhsanoğlu’nun adaylığına karşı çıktılar. Çıkmakla kalmayıp başarısız
olması için, alttan alta, gizliden gizliye çalıştıkları da anlaşılıyor.
Nasıl anlaşılıyor? CHP’nin muhalif kanadına yakın gazetecilerin
İhsanoğlu hakkında yazdıkları yorumlardan, her şey o kadar aleni ortadaydı ki...
Siz partinizin kararına karşı çıkacak, seçmeninizi sandıktan soğutacak, kendi içinizde bölünecek, uyumsuz bir görüntü çizecek ve rakibiniz Erdoğan'ın seçilmesine en ciddi katkıyı koyacak, sonra da "Zaten biz öyle olacağını biliyorduk. Başarısız oldunuz, hadi bakalım çekin gidin!" diyeceksiniz.
Yok bacım, yok, ne konuşmaya, ne de tek bir söz söylemeye
hakkınız yok!
Evet, Kemal
Kılıçdaroğlu derhal istifa etmeli… Geç bile kaldı Kemal bey… Fakat siz de en az Kılıçdaroğlu kadar suçlusunuz.
O nedenle
onunla birlikte siz de gitmelisiniz! Muharrem İnce de Ekmelettin İhsanoğlu’na karşıydı ama o
rakibin seçilmemesi için İhsanoğlu’na destek verdi?
Peki ya siz, Emine Ülker Tarhan, Süheyl Batum, siz ne
yaptınız?
Seçmenin sandığa gitmesi için partide nasıl bir çalışma
yürüttünüz?
Bugün Recep Tayyip Erdoğan %51.8 ile Cumhurbaşkanı
seçildiyse, kuşkusuz katkının büyüğü (bilerek ya da bileyerek) sizindir.
Ne mutlu Erdoğan'a ki, sizin gibi muhalifleri var(!)
Medyadaki kalemşörlerinizle birlikte küçük hesaplarınız
yüzünden Çankaya’da bir AKP’li daha var…
Sırf Kemal Kılıçdaroğlu gözden düşsün ve partiyi siz ele
geçiresiniz diye, tarihi bir işbirliğinin içine çomak soktunuz.
Benzer bir durum Fransa 2002 seçimlerinde yaşanmıştı. Irkçı
parti FN'nin lideri LePen cumhurbaşkanı seçilmesin diye Fransa'daki sol seçmen
büyük oranda sandığa gidip oyunu kullandı. (Bizimkiler gibi boykot etmedi) Sağın
diğer lideri bile Chirac'ı desteklemişti.
Fransa’da Chirac'a oy veren sosyalistlerin oranı %72
olduğunu da anımsatsam sizin için bir şey ifade eder mi? Fransız sosyalistleri
karşı görüşte olmasına rağmen sağın liderine oy verebilmişti. Bizde ise CHP,
MHP ile Erdoğan’a karşı ittifak yaptı diye solda kıyamet koptu. Oysa Türkiye’de
solun oyunun hepi topu %10'un bile altında olduğunu hesaba katamamanız ne büyük
hata!
Evet orası Fransa, onlar bir amaç uğruna birlik
olabiliyorlar, peki ya biz?
Ya siz ne yaptınız, sayın Tarhan, sayın Batum?
Sırf kişisel siyasi hesaplarınız yüzünden, seçmenin aklını
karıştırarak insanları sandıktan soğuttunuz. Recep Tayyip Erdoğan’a kendi yandaşlarının
bile yapamayacağı katkıyı sağlayarak Çankaya’ya çıkardınız.
CHP seçmeninin büyük bölümü, sayenizde seçimi boykot etti.
Umarım Kemal Kılıçdaroğlu onurlu bir davranışta bulunur ve
istifa eder de sizden biri partinin başına geçer.
Peki o zaman bu halktan hangi yüzle oy isteyeceksiniz?
Birileri de çıkıp “Biz
de sizi boykot edip sandığa gitmiyoruz. Ne haliniz varsa görün!” derse…
“Aman yapmayın
etmeyin” demeye hakkınız olacak mı?
Böyle bir şey olmaz mı sanıyorsunuz, inanmıyor musunuz?
E o zaman aday olun, seçime gidin de boykot nasıl
yapılırmış, bizzat yaşayın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder