Cumartesi, Nisan 05, 2014

Nah sana BuKart

Gazeteci kim denir?
Önce şunu belirteyim ki, benim gibilere gazeteci denmez!
Günümüz koşullarında “gerçek gazeteci kim?” sorusuna verilecek yanıt bir değil, yüzlerce.
Ama en popüler yanıt, gemisini yürüten, işsiz kalmayan gazeteci, “gerçek gazetecidir!”
Valla ben demiyorum, bu millet böyle diyor!
Çünkü banan yapılan en büyük eleştiri, “baksana sen dalgana, sana mı kaldı yanlışları düzeltmek”
Haklılar, zira ben Türkiye, hele ki Bursa koşullarında asla gerçek bir gazeteci olamadım hiç bir zaman.
Öyle gaza gelip son anda ÇGD’ye (Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne) üye yaptılar, ancak benim faal olduğum dönemdeki gazeteciliğin kalmadığını geç de olsa idrak ettim.
Ya da ettirdiler…
***
BŞ Belediyesi’ne bağlı BURULAŞ, Bursa’da aktif olan gazetecilere, görevlerini daha kolay ifa etsinler diye bir süredir kent içinde ücretsiz seyahat kartı veriyor(muş).
...muş, diyorum zira faal gazetecilikten uzak kaldığım dönemde böyle bir kolaylığın sağlandığından haberim yoktu.
Gerçi, sarı basın kartı sahibi gerçek gazeteciler evvelden zaten bu hakka sahiptiler de, benim gibi kendini gazeteci sananlar ise böyle bir lüksten uzaktılar!
Lükse bakar mısınız?
Kent içinde Belediyeye ait tüm ulaşım hizmetlerinden bedava ve sınırsız yararlanmak…
İtiraf etmeliyim ki, gazeteciliğin en alt sınıfı olan muhabirler için bu gerçekten de çok önemli bir lüks.
BURULAŞ bu işi gazetecilikle ilgi dernekler aracılığı ile yürütüyor. Bursa Gazeteciler Cemiyeti ile Bursa Çağdaş Gazeteciler Derneği üyelerinden istenen listedeki herkese BURULAŞ özel BuKart’lardan verdi…
Bir ÇGD üyesi olarak benim de bundan yararlanmam gerektiği söylendi baştan. Tam da işsiz kaldığım dönemde, kent içi ulaşımı için benim gibi meteliksiz biri için önemli bir kolaylık olacaktık.
Sonra bir de baktım ki, ÇGD’nin verdiği listede benim adım silinmiş.
Gerekçe, çok manidar: İşsiz gazetecilere BuKart verilmiyor(muş)!
Şaka değil, valla böyle. ÇGD başkanı Yüksel Baysal bana öyle dedi. “Sen işsiz olduğun için, BuKart vermediler her halde”
-Her halde mi?
-?
İşsizliğin ardından suratıma patlayan bu şamarın acısı hala böğrümde…
Bu kart alamadığım için değil, “adam yerine konmadığıma üzüldüm”
Bunca yıldır, kendi imkanlarımla ulaşım sağlamış, olmadı ayaklarım sağ olsun, yürümüşüm, yıllardır böyle, bundan sonra da farklı olmasında sakınca yok.
Fakat, önce kart verecez deyip de sonra “Ne kartı? Değil kart, sana su yok su!” dercesine dışlanmam fena koydu.
Sonra ben de, önce Gazeteciler Cemiyeti’ni başvurdum ve Bursa’da ne kadar işsiz üyeleri olduğunu sordum.
Cemiyetten Sinan Tunç, bununla ilgili Bursa’da somut bir veri olmadığını söyledi.
Ardından da ÇGD Başkanı Yüksel Baysal’a da yönelttim aynı soruyu. O da bilmiyordu Bursa’da kaç işsiz gazeteci olduğunu.
Merak ettiğim şuydu, sadece bana mı BuKart verilmedi, yoksa başka ismi çizilen gazeteci var mıydı?
Benimle birlikte Bursa’da kaç işsiz gazeteci olduğunu net olarak öğrenemedim.
Sanırım BURULAŞ listede sadece benim adını çizmiş.
***
E ama BŞ Belediyesi’ni, Recep Altepe’yi, Türkiye'nin sahibi iktidardaki AKP’yi, koskoca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirirsen, az bile sana oh olsun!
Nah sana bedava seyahat!
Ayıp mı oldu?
Çok mu kaba?
Olsun, koskoca Bursa medyası, koskoca BŞ Belediyesi ve BURULAŞ sadece bir kişiyi cezalandırıyorsa başka ne diyebilirim ki?
Ama oysa mantık şu olması gerekmiyor mu?
ÇGD de, Cemiyet de önce işsiz kalmış üyelerine öncelik tanınması için girişimlerde bulunması gerekmez mi?
Esas işsiz kalmış gazetecinin o karta ihtiyacı yok mu?
Zaten işsiz kalmış, maddi açıdan da sıkıntı yaşaması yüksek ihtimal bir gazetecinin ücretsiz kent içi seyahat etmesini sağlamak bu kadar zor mu?
Zor değil de o gazetecinin adı Suat Oktay Şenocak’sa o her şeye müstahak, o beter olsun, o gebersin gitsin, yok olsun, allahından bulsun.
Onlar işi Allaha bırakmayıp, önce adımın altını çizdiler, sonra da…
“Nah sana BuKart!” dediler, hamdolsun!

Hiç yorum yok: