Geçen gün Ahmet
Hakan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde, “Cumhurbaşkanı
adayı Erdogan’a sorular” başlıklı yazısında
Recep Tayyip Erdoğan’a, birçok kişinin sormadığı ya da sormaya cesaret edemediği çok önemli sorular yöneltmiş.
Recep Tayyip Erdoğan’a, birçok kişinin sormadığı ya da sormaya cesaret edemediği çok önemli sorular yöneltmiş.
Ama en önemli soruyu unutmuş:
“Erdoğan neden
başbakanlıktan istifa etmiyor?”
Muhalefet ısrarla Erdoğan’ın hemen başbakanlık görevini
bırakmasını istiyor. MHP bunun için resmen harekete geçti.
Etik olan da Erdoğan’ın başbakanlıktan istifa
edip, tamamen Cumhurbaşkanlığı’na odaklanması…
Ama Erdoğan istifa etmiyor, etmeye de niyetli görünmüyor…
Aksine genel seçimlere hazırlanan siyasi bir parti lideri gibi mitingler düzenliyor, her türlü imkanı köküne
kadar kullanıyor!
Mesela, halkın paralarıyla beslenen devletin resmi
TV kanalı TRT bile Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi yayın kanalı haline gelmiş. AKP ve Erdoğan'ı öyle vahşice destekliyor ki, TC tarihinin hiç bir döneminde TRT bu denli iktidar yandaşı haline getirilmemişti.
Diğer yandaş gazete, radyo ve TV’lerin performanslarını saymıyorum bile…
YSK’nın cumhurbaşkanlığı şartları arasında
adayların görevlerinden istifa etmeleri gerektiği yer alıyor. Ancak iktidar
partisi AKP bunun da kılıfını uydurmakta gecikmedi ve resmi şartları işine geldiği
gibi yorumlarken, Erdoğan’ın başbakanlıktan istifa etmesini gerektirdiğine dair
bir madde yer almadığı iddiasıyla, bu şartı alenen hem suiistimal, hem de
ihlal ediyor.
Peki Erdoğan gerçekten de neden istifa etmiyor?
Etmiyor, çünkü onu istifaya zorlayacak herhangi bir
yaptırım gücü ülkede kalmadı. E o da bunu paşa gönlünce, keyfince ve en arsız şekilde kullanıyor.
Mutlak güç onda…
Arkasında, çok emin olduğunu sandığı %50’lik bir oy
potansiyeli var…
Gerçi o oy oranı Erdoğan’ın mı, yoksa partisinin mi, 11 Ağustos
pazartesi sabahı hepimiz göreceğiz!
Neyse, Türkiye başta olmak üzere, yavru vatan Kıbrıs, yurtdışı konsolosluklar, Ortadoğu ve Balkanlar’da "Erdoğan %90 Cumhurbaşkanı seçilecek” diye konuşuluyor, seçimi kazanacağına mutlak gözüyle bakılıyor…
E o zaman madem kendinden bu kadar emin herkes, Recep
Tayyip Erdoğan neden başbakanlığı bırakmıyor?
Yoksa sanıldığı gibi Cumhurbaşkanı seçileceği o kadar da garanti
değil mi?
Kimse bunu sormuyor: E arkadaş, medya arkanda,
iktidar arkanda, ordu, bürokrasi, polis hepsi ama hepsi seni destekliyorken,
neden Cumhurbaşkanlığı için başbakanlıktan istifa edip de Ekmel İhsanoğlu ve
Selahattin Demirtaş’ın karşısına eşit pozisyonda çıkmıyorsun?
Böyle bir soru yöneltmek elbette olanaksız. TC sınırları içinde, RTE'nn karşısına kim çıkıp da bunu sorabilir ki?
Mümkünatı yok.
Çünkü başbakan ve cumhurbaşkanı adayı Erdoğan'da da, bu soruyu yöneltebilecek birinin karşısına çıkma cesareti yok! O nedenle, medeni ülkelerde gördüğümüz, siyasilerin tv programlarına katılıp da cesurca tartıştığı canlı yayınları 12 yıldır bu ülkede artık görmüyoruz. (AKP'den önce vardı, desem ülkenin düştüğü medeniyet seviyesi anlaşılır mı acaba?)
Başbakan Erdoğan, yandaş ve besleme gazetecilerin dışında başka hiç bir gazeteciye mülakat vermiyor, karşısına da geçmeye yüreği yetmiyor!
Gelelim "Erdoğan Başbakanlıktan neden istifa etmiyor?" sorusuna...
Aslında bu sorunun yanıt çok basit…
Mümkünatı yok.
Çünkü başbakan ve cumhurbaşkanı adayı Erdoğan'da da, bu soruyu yöneltebilecek birinin karşısına çıkma cesareti yok! O nedenle, medeni ülkelerde gördüğümüz, siyasilerin tv programlarına katılıp da cesurca tartıştığı canlı yayınları 12 yıldır bu ülkede artık görmüyoruz. (AKP'den önce vardı, desem ülkenin düştüğü medeniyet seviyesi anlaşılır mı acaba?)
Başbakan Erdoğan, yandaş ve besleme gazetecilerin dışında başka hiç bir gazeteciye mülakat vermiyor, karşısına da geçmeye yüreği yetmiyor!
Gelelim "Erdoğan Başbakanlıktan neden istifa etmiyor?" sorusuna...
Aslında bu sorunun yanıt çok basit…
Yurudun her hangi bir kahvehanesinde pişpirik oynayan, sonra da ibadetini huşu içinde ifa eden sıradan bir AKP’li
gibi düşünelim: Yav Erdoğan bu kadar aptal mı, adam gücü yakalamış ne diye
bıraksın. Elbette kullanacak her şeyi. Ben de olsam elimdeki gücü bırakmam tabi,
aptal mıyım ben?
-İyi ama bu ne kadar ahlaki, ne kadar İslami değerlere, Müslümanlığın
eşitlik ilkesine yaraşır?
Ya da onların anlayacağı dilden soralım, "Böyle yapmak helal midir, hocam?"
Hoş, "Erkekler oruçluyken kadına bakarken boşalırsa orucu bozulmaz" diye fetva verebilen bir ulemaları varken, bu sorular da anlamını yitiriyor ya, neyse...
İşte bu soruya içten, yürekten ve samimi yanıt verdiğimiz zaman şu sonuç ortaya çıkıyor:
Erdoğan başbakanlıktan istifa etmez, edemez. Çünkü Erdoğan
sanıldığı gibi Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağından o kadar da emin değil. Sadece,
kamuoyunu böyle olduğuna inandırmaya çalışıyor.
Eğer kazanacağına mutlak inansaydı, emin olsaydı, başbakanlığı
bırakır, rakiplerinin karşısına öyle çıkar, seçime de tarafsız biri olarak girerdi.
Girmiyor, çünkü Erdoğan korkuyor, kaybetmekten korkuyor!
Çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ın fıtratında tarafsızlık yok.
Adil yarışmak yok, samimiyet yok… Kazanmak için her şeyi mubah görüyor!
Çünkü seçimi kaybederse, 12 yıllık iktidarının da sonu olacağını
biliyor. Kaybetmesi halinde tüm planladıkları, hesapları alt üst olacak…
Kaybederse…
Eğer kaybederse, Erdoğan için hesap günü de yakın demektir!
Oysa kazanmak gibi, kaybetmek de insanın fıtratında
var.
Ama önemli olan nedir biliyor musunuz?
Delikanlı gibi kaybetmek…
Ne demiş Samuel Beckett; “Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi
yenil”
Ben de şunu ekliyorum: Eğer kaybedeceksen de
başbakanlıktan istifa et ve yenilsen bile “Adam
gibi yenil”
Ne mutlu yenilgiden ders çıkarabilecek olanlara…
Şimdi birileri şunu diyecek: Başbakan hiç kaybetmedi ki.
Bazen hayat öyle sırlar saklar ki, kazandığın zaman
aslında kaybetmiş, kaybettiğin zaman belki de kazanmışsındır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder