Cuma, Temmuz 11, 2014

Yoksa Erdoğan kaybetmekten mi korkuyor?

Geçen gün Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde, “Cumhurbaşkanı adayı Erdogan’a sorular” başlıklı yazısında
Recep Tayyip Erdoğan’a, birçok kişinin sormadığı ya da sormaya cesaret edemediği çok önemli sorular yöneltmiş.

Ama en önemli soruyu unutmuş:

“Erdoğan neden başbakanlıktan istifa etmiyor?”

Muhalefet ısrarla Erdoğan’ın hemen başbakanlık görevini bırakmasını istiyor. MHP bunun için resmen harekete geçti.

Etik olan da Erdoğan’ın başbakanlıktan istifa edip, tamamen Cumhurbaşkanlığı’na odaklanması…

Ama Erdoğan istifa etmiyor, etmeye de niyetli görünmüyor… Aksine genel seçimlere hazırlanan siyasi bir parti lideri gibi mitingler düzenliyor, her türlü imkanı köküne kadar kullanıyor!

Mesela, halkın paralarıyla beslenen devletin resmi TV kanalı TRT bile Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi yayın kanalı haline gelmiş. AKP ve Erdoğan'ı öyle vahşice destekliyor ki, TC tarihinin hiç bir döneminde TRT bu denli iktidar yandaşı haline getirilmemişti. 

Diğer yandaş gazete, radyo ve TV’lerin performanslarını saymıyorum bile…

YSK’nın cumhurbaşkanlığı şartları arasında adayların görevlerinden istifa etmeleri gerektiği yer alıyor. Ancak iktidar partisi AKP bunun da kılıfını uydurmakta gecikmedi ve resmi şartları işine geldiği gibi yorumlarken, Erdoğan’ın başbakanlıktan istifa etmesini gerektirdiğine dair bir madde yer almadığı iddiasıyla, bu şartı alenen hem suiistimal, hem de ihlal ediyor.

Peki Erdoğan gerçekten de neden istifa etmiyor?

Etmiyor, çünkü onu istifaya zorlayacak herhangi bir yaptırım gücü ülkede kalmadı. E o da bunu paşa gönlünce, keyfince ve en arsız şekilde kullanıyor.

Mutlak güç onda…

Arkasında, çok emin olduğunu sandığı %50’lik bir oy potansiyeli var…
Gerçi o oy oranı Erdoğan’ın mı, yoksa partisinin mi, 11 Ağustos pazartesi sabahı hepimiz göreceğiz!

Neyse, Türkiye başta olmak üzere, yavru vatan Kıbrıs, yurtdışı konsolosluklar, Ortadoğu ve Balkanlar’da "Erdoğan %90 Cumhurbaşkanı seçilecek” diye konuşuluyor, seçimi kazanacağına mutlak gözüyle bakılıyor…

E o zaman madem kendinden bu kadar emin herkes, Recep Tayyip Erdoğan neden başbakanlığı bırakmıyor?

Yoksa sanıldığı gibi Cumhurbaşkanı seçileceği o kadar da garanti değil mi?

Kimse bunu sormuyor: E arkadaş, medya arkanda, iktidar arkanda, ordu, bürokrasi, polis hepsi ama hepsi seni destekliyorken, neden Cumhurbaşkanlığı için başbakanlıktan istifa edip de Ekmel İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş’ın karşısına eşit pozisyonda çıkmıyorsun?

Böyle bir soru yöneltmek elbette olanaksız. TC sınırları içinde, RTE'nn karşısına kim çıkıp da bunu sorabilir ki?

Mümkünatı yok.
Çünkü başbakan ve cumhurbaşkanı adayı Erdoğan'da da, bu soruyu yöneltebilecek birinin karşısına çıkma cesareti yok! O nedenle, medeni ülkelerde gördüğümüz, siyasilerin tv programlarına katılıp da cesurca tartıştığı canlı yayınları 12 yıldır bu ülkede artık görmüyoruz. (AKP'den önce vardı, desem ülkenin düştüğü medeniyet seviyesi anlaşılır mı acaba?)

Başbakan Erdoğan, yandaş ve besleme gazetecilerin dışında başka hiç bir gazeteciye mülakat vermiyor, karşısına da geçmeye yüreği yetmiyor!

Gelelim "Erdoğan Başbakanlıktan neden istifa etmiyor?" sorusuna...
Aslında bu sorunun yanıt çok basit…

Yurudun her hangi bir kahvehanesinde pişpirik oynayan, sonra da ibadetini huşu içinde ifa eden sıradan bir AKP’li gibi düşünelim: Yav Erdoğan bu kadar aptal mı, adam gücü yakalamış ne diye bıraksın. Elbette kullanacak her şeyi. Ben de olsam elimdeki gücü bırakmam tabi, aptal mıyım ben?

-İyi ama bu ne kadar ahlaki, ne kadar İslami değerlere, Müslümanlığın eşitlik ilkesine yaraşır?
Ya da onların anlayacağı dilden soralım, "Böyle yapmak helal midir, hocam?" 

Hoş, "Erkekler oruçluyken kadına bakarken boşalırsa orucu bozulmaz" diye fetva verebilen bir ulemaları varken, bu sorular da anlamını yitiriyor ya, neyse...

İşte bu soruya içten, yürekten ve samimi yanıt verdiğimiz zaman şu sonuç ortaya çıkıyor:
Erdoğan başbakanlıktan istifa etmez, edemez. Çünkü Erdoğan sanıldığı gibi Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağından o kadar da emin değil. Sadece, kamuoyunu böyle olduğuna inandırmaya çalışıyor.

Eğer kazanacağına mutlak inansaydı, emin olsaydı, başbakanlığı bırakır, rakiplerinin karşısına öyle çıkar, seçime de tarafsız biri olarak girerdi.

Girmiyor, çünkü Erdoğan korkuyor, kaybetmekten korkuyor!

Çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ın fıtratında tarafsızlık yok. Adil yarışmak yok, samimiyet yok… Kazanmak için her şeyi mubah görüyor!

Çünkü seçimi kaybederse, 12 yıllık iktidarının da sonu olacağını biliyor. Kaybetmesi halinde tüm planladıkları, hesapları alt üst olacak…

Kaybederse…
Eğer kaybederse, Erdoğan için hesap günü de yakın demektir!

Oysa kazanmak gibi, kaybetmek de insanın fıtratında var.

Ama önemli olan nedir biliyor musunuz?

Delikanlı gibi kaybetmek…

Ne demiş Samuel Beckett; “Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil”

Ben de şunu ekliyorum: Eğer kaybedeceksen de başbakanlıktan istifa et ve yenilsen bile “Adam gibi yenil”

Ne mutlu yenilgiden ders çıkarabilecek olanlara…

Şimdi birileri şunu diyecek: Başbakan hiç kaybetmedi ki.

Bazen hayat öyle sırlar saklar ki, kazandığın zaman aslında kaybetmiş, kaybettiğin zaman belki de kazanmışsındır.

Yeter ki insan ne kazandığını ve ne kaybettiğini anlayabilsin!

https://twitter.com/inSanatDernegi

Hiç yorum yok: