Perşembe, Temmuz 03, 2014

Kim mazlum, kim zalim?

İlahi adalet var mı yok mu?
Bu sorunun yanıtını merak ediyorum ben de…
Ama önce şöyle kısa bir "zamanda yolculuk" yapmak istiyorum.
Kimsenin kuşkusu olmasın tarih mazlumların zaferlerini yazmış hep...
Peki gerçek mazlum, gerçek zalim kim? Gelin ona bir bakalım…
Zaman yolculuğumuzda ilk durak MÖ 480 yılı…
Leonidas’in 300 Spartalı’dan oluşan mütevazi ordusu, yaklaşık 250 bin Persli’den oluşan 1. Serhas’ın devasa ve donanımlı ordusuna karşı destansı bir mücadele vermiş.

31 Mart 627 tarihinde gerçekleşen Hendek Muharebesi’nde ise Müslümanların 3.000 savaşçısı, müşriklerin 10.000 savaşçısı ve 600 atlısına karşı zafer kazanmış…

Selahaddin Eyyubi de 1. haçlı seferlerinde devasa Hıristiyan ordularına karşı benzer bir zafere ulaşmıştı.

18 Mart 1915’te Çanakkale’de Osmanlı’nın kaybedecek gözüyle bakılan zayıf ama inançlı ordusu, Amiral John de Robeck komutasındaki 16 savaş gemilik dev donanması ve her türlü imkana ve mühimmata sahip itilaf devletleri ordusunun Çanakkale'yi geçmesine izin vermemişti.

Ve günümüzde farklı bir mecrada, farklı bir amaç ve uğurda benzer bir mücadele söz konusu.
Bir yanda her türlü medya, kamuoyu,  iktidar desteği ve maddi olanaklara sahip Recep Tayyip Erdoğan, diğer yanda kaybedeceğine mutlak gözüyle bakılan, aday gösterildiği partiler tarafından bile tartışılan, maddi imkanlardan, medya desteğinden yoksun Ekmelettin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı…

Aynı şey Selahattin Demirtaş için geçerli olsa da, nedense kimse onun adaylığını tartışmıyor.

Ortada çok ciddi bir gayri adil ve gayri ahlaki mücadele söz konusu.

Sanki İhsanoğlu mazlum duruma düşmüş gibi.

Tıpkı Spartalılar gibi…
Ya da müşriklerin komutanı Ebu Süfyan’a karşı savaşan Müslümanlar gibi…

Bir yanda yüzde 43’lik devasa yandaş ordusuyla TC’yi yıkma yolunda son kaleyi ele geçirmeye çalışan Recep Tayyip Erdoğan, diğer yanda bu kaleyi korumak için Ekmelettin İhsanoğlu’na bel bağlayan muhalefet…
Her şey ama her şey Erdoğan’dan yana.
Erdoğan’ın maça 1-0 önde başladığını söylemek yanlış olmaz.
Lakin, bizim halk mazlumların, ezilenlerin yanında yer alır hep.

Zalimlere karşı savaşan ve tek başına onlarca Bizanslıyı haklayan Kara Murat filmleriyle büyümüş bu halkın, zalimle mazlumu ayırt edemeyecek kadar vicdansız olmadığını düşünüyorum.
Zengin kız fakir oğlan aşkında, zalim fabrikatör babaya lanet etmiş bir ırkın ahfadıysa söz konusu, “bu da mı gol değil” diyen Turist Ömer’in isyanına ortak olacakların sayısını 11 Ağustos 2014 Pazartesi günü hep birlikte göreceğiz.
“Bunlar sadece filmlerde mi olur? İyiler sadece filmlerde mi kazanır? Gerçek hayatta kötüler belalarını bulacak mı, bulmayacak mı?” sorularının yanıtını ben de merakla bekliyorum.
Mazlumun ahı tecelli edecek mi, yoksa o bir efsane mi?
“İlahi adalet diye bir şey var mı, yok mu?” sorusunun karşılık bulacağı gündür işte o gün!

Yeter ki bu halk, kimin zalim, kimin mazlum olduğunu idrak etsin, “sandıktan civciv mi çıkacak kuş mu? hep birlikte göreceğiz…

https://twitter.com/inSanatDernegi

Hiç yorum yok: