Çünkü insandır ve diğer hayvanlardan farkı düşünebilme yeteneğidir.
O nedenle yayılırken İslam dini, hoş görülü davranmanın
avantajını kullanmıştır asırlarca...
Taaa ki…
Ta ki, hoş görü, HOŞT görü haline gelinceye kadar.
Peki ya bugün durum nasıl?
***
Durum çok vahim…
İslam dinine bakıp da “Allah’ın insanlara sunduğu, doğruluk,
adalet ve insanı merkeze alan, insanın mutluluğunu ve huzurunu gözeten din bu
mu?” diye sorgulanmaya başlandı.
Dünyada durum bu şekilde, ya Türkiye’de?
Türkiye’de de durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
300 kusur insanımız madende pisi pisine ölmüş, matemi
tazeliğini koruyor, yürekler yaralı, insanlar yarından umutsuz, birkaç gün
sonra da ulusun en önemli resmi bayramlarından biri, 19 Mayıs, gel gör ki,
ülkenin en güçlü adamı, birlik beraberlik ve dostluk mesajları vereceği yerde, ekranlara
çıkmış, kürsüden nefret ve kin kusuyor!
Bir Allahın kulu da “Ey Müslüman evladı, bir sus, Allah
rızası için sus! İslam’ın özü olan hoşgörüyü düşün, affet, bağışla, kucaklayıcı
ol” demiyor, Lider, kendisine yapılan tüm eleştirileri haklı çıkartan bir ses tonu
ve biçemde ülkeyi gerdikçe geriyor.
Azarlıyor, yumrukluyor, farklı düşünene, kendisini
eleştirene tahammül edemiyor, öfke her yanımızı sardıkça sarıyor…
Kadınlarımız hiç olmadığı kadar sokaklarda katlediliyor,
çocuklarımız bebelerimiz kaçırılıp tecavüze uğruyor, sıradan insanlarımız bir
anlık öfkeleriyle cinnet sarmalına kapılıp akıl almaz cinayetler işleyebiliyor!
Oysa ülkede yaşananların her miliminde, her zerresinde ibret
alınacak olaylarla dolu. Sadece etrafımıza bakıp, ellerimizi başımıza alıp düşünmemiz
gerekiyor, “Ben ne yapıyorum?”
***
Bu halk buna reva mı?
“Neden bir İngiliz, Bir Alman, Fransız, Japon, bir Amerikalı,
Kanadalı gibi benim vatandaşım da huzur bulamıyor? Onların yaşam kalitesi neden
benim halkımda da yok? O huzuru sağlamak benim görevim değil mi?” diye
sormuyor, soramıyor?
Seçilerek en tepesine oturduğu ülkenin imparatoru sanıyor
kendini ve yanlış yaptıkça batıyor, battıkça da ülkesini de bitiriyor.
Oysa ki, küçük bir özür, halktan af dileme ortamı
yumuşatmaya yetecekti.
Elin dinsizi, şintoisti, elin kafiri, elin gavuru bunu
yapabiliyor.
Çıkıp halkından özür diliyebiliyor, olmadı istifa ediyorken,
bizimkiler…
Ya bizimkiler?
Bizim Müslüman liderimiz ve yöneticilerimiz, siyasetçilerimiz İslam’ın özüne neden ters ve aykırı
davranıyor?
İşte sorulması gereken soru bu?
Neden?
Kendi halkına karşı bu hoşgörüsüzlük, niye?
Böyle davranarak başta gazeteci Yılmaz Özdil’i ve onu diktatör
gibi davranmakla suçlayanları haklı çıkarmıyor mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder