Pazartesi, Mayıs 05, 2014

Hepimizi Allah kurtarsın!

Çember daralıyor…
“Ne çemberi?” diye merak eden varsa hemen söyleyeyim, “ölüm çemberi”
Evet evet, ölüm artık her zamankinden daha yakın bize.
Nüfus arttıkça insan kalitesi de azalıyor, azalan kalitesiz insan yığınları hepimizin sağlığını tehdit ediyor.
Kalitesiz insanların kişiliği de kalitesiz olunca bu tür insanların vicdanları da aynı oranda çürük oluyor. Böylece, hem sağlık hem de kişilik anlamında çürük bir toplum ortaya çıkıyor.
Yani anlayacağınız, vahşi kapitalizm sayesinde çürüyen toplumun yarattığı çemberin daralan çeperinde sıkışıp kalan insanlık kendi kendini yok ediyor.
***
Yeryüzünde kendi kendine zarar verebilen tek yaşam formunun İNSAN olduğu gerçeği, bulaşıcı bir hastalığın tedavisi mümkün olmayan virüsü gibi yayılıyor!
Silah sanayinin körüklediği savaşlar ve el altından beslediği terörizm aracılığı ile bu işi hızlı ve kanlı yaparken, ilaç sanayi ile birlikte hareket ettiği apaçık bilinen, hep daha çok, hep daha fazla kazanmak için her yolu deneyen zalim büyük gıda firmalarının GDO’lu ürünleri süreci yavaş yavaş ilerleterek, kağıt parçalarından oluşan servetlerine servet katıyor.
Hastalıklar artıyor, hastalıklar artıkça hem ilaç sanayi kazanıyor, hem de hormonlu ve sağlıksız ürünleri üretenler köşeyi dönüyor.
Peki nereye kadar?
İşte bu noktada ünlü Kızılderili atasözü geliyor akıllara da, ne fayda:
“Son ırmak kurumadan, son ağaç yok olmadan, son balık ölmeden, beyaz adam paranın yenmeyeceğini anlayamayacak”
***
Bu gidişle birçok insan bu sözün gerçekleştiğini göremeyecek.
Çünkü pek yakında o ilaçları ve GDO’lu ürünleri kullanacak, pazarlayacak kimse kalmayacak etrafta.
Sadece tüketime dayalı ekonomiler kapitalizmin ruhuna da aykırı aslında. Çünkü eğer üretim varsa, bu üretileni tüketecek bir de “tüketici” olması gerekir.
Vahşi kapitalizm işte burada en büyük hatayı yapıyor. “Daha çok hep daha çok kazanacağım” diye, asal müşterisi tüketiciyi hasta edip yavaş yavaş yok ediyor!
Etrafında kanser olmamış, bir akrabası ya da dostu olmayan kimse neredeyse yok gibi!
Ben en az 10-15 kişi sayabilirim. Ya kanserden ölmüş ya da o illete yakalanıp paçayı son anda yırtmış.
Bu daralan çemberin içinde ben de varım ve her an kanser olabilirim. Çünkü her insanda olduğu gibi kanser hücresi bende de var ve bu koca bedenime giren gıdaların ne kadar sağlıklı veya sağlıksız olduğunu bilmiyorum. Ve bu gıdalar vücudumun dengesini bozup hastalıklara karşı direncini düşürüp, kanser oluşumunu hızlandırabilir. Bu satırları okuyan sizler de bugün-yarın kanser olabilirsiniz.
Sigara içip içmemek önemli değil artık. Tütün ürünleri sadece süreci hızlandırıyor ve potansiyeli daha erken yaşlara çekiyor.
***
Çemberden çıkış da yok, kaçış da.
Dua etmek de işe yaramayacak, çünkü kaderimiz vicdanları çürümüş, kokuşmuş insan müsveddelerinin elinde.
Belki tanrıya, onlara vicdan ihsan etmesi için yalvarabilirsiniz de, bu saatten sonra bu işe Allah karışır mı, bilemem!
Çünkü Yaradan her insana eşit akıl verdiyse ve birileri bu akılını kullanırken vicdanlarını çürütüyorsa

İnsanlığı Allah bile kurtaramaz!

Hiç yorum yok: