Çember daralıyor…
“Ne çemberi?”
diye merak eden varsa hemen söyleyeyim, “ölüm
çemberi”
Evet evet, ölüm artık her zamankinden daha yakın bize.
Nüfus arttıkça insan kalitesi de azalıyor, azalan
kalitesiz insan yığınları hepimizin sağlığını tehdit ediyor.
Kalitesiz insanların kişiliği
de kalitesiz olunca bu tür insanların vicdanları
da aynı oranda çürük oluyor.
Böylece, hem sağlık hem de kişilik anlamında çürük bir toplum ortaya çıkıyor.
Yani anlayacağınız, vahşi kapitalizm sayesinde çürüyen
toplumun yarattığı çemberin daralan
çeperinde sıkışıp kalan insanlık kendi kendini yok ediyor.
***
Yeryüzünde kendi kendine zarar verebilen tek yaşam formunun
İNSAN olduğu gerçeği, bulaşıcı bir
hastalığın tedavisi mümkün olmayan virüsü gibi yayılıyor!
Silah sanayinin
körüklediği savaşlar ve el altından beslediği terörizm aracılığı ile bu işi
hızlı ve kanlı yaparken, ilaç sanayi ile
birlikte hareket ettiği apaçık bilinen, hep daha çok, hep daha fazla kazanmak
için her yolu deneyen zalim büyük gıda
firmalarının GDO’lu ürünleri süreci yavaş yavaş ilerleterek, kağıt parçalarından oluşan servetlerine
servet katıyor.
Hastalıklar artıyor, hastalıklar artıkça hem ilaç sanayi kazanıyor,
hem de hormonlu ve sağlıksız ürünleri üretenler köşeyi dönüyor.
Peki nereye kadar?
İşte bu noktada ünlü Kızılderili
atasözü geliyor akıllara da, ne fayda:
“Son ırmak kurumadan,
son ağaç yok olmadan, son balık ölmeden, beyaz adam paranın yenmeyeceğini
anlayamayacak”
***
Bu gidişle birçok insan bu sözün gerçekleştiğini
göremeyecek.
Çünkü pek yakında o ilaçları ve GDO’lu ürünleri kullanacak, pazarlayacak kimse kalmayacak etrafta.
Sadece tüketime dayalı ekonomiler kapitalizmin ruhuna da
aykırı aslında. Çünkü eğer üretim varsa, bu üretileni tüketecek bir de “tüketici” olması gerekir.
Vahşi kapitalizm işte burada en büyük hatayı yapıyor. “Daha çok hep daha çok kazanacağım”
diye, asal müşterisi tüketiciyi hasta edip yavaş
yavaş yok ediyor!
Etrafında kanser olmamış, bir akrabası ya da dostu
olmayan kimse neredeyse yok gibi!
Ben en az 10-15 kişi sayabilirim. Ya kanserden ölmüş ya
da o illete yakalanıp paçayı son anda
yırtmış.
Bu daralan çemberin içinde ben de varım ve her an kanser
olabilirim. Çünkü her insanda olduğu gibi kanser
hücresi bende de var ve bu koca bedenime giren gıdaların ne kadar sağlıklı
veya sağlıksız olduğunu bilmiyorum. Ve bu gıdalar vücudumun dengesini bozup hastalıklara karşı
direncini düşürüp, kanser oluşumunu
hızlandırabilir. Bu satırları okuyan sizler de bugün-yarın kanser olabilirsiniz.
Sigara içip içmemek önemli değil artık. Tütün ürünleri
sadece süreci hızlandırıyor ve potansiyeli daha erken yaşlara çekiyor.
***
Çemberden çıkış da yok, kaçış da.
Dua etmek de işe yaramayacak, çünkü kaderimiz vicdanları çürümüş, kokuşmuş insan müsveddelerinin elinde.
Belki tanrıya, onlara vicdan ihsan etmesi için yalvarabilirsiniz de, bu saatten sonra
bu işe Allah karışır mı, bilemem!
Çünkü Yaradan her insana eşit akıl verdiyse ve birileri bu akılını kullanırken vicdanlarını çürütüyorsa…
İnsanlığı Allah bile kurtaramaz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder