Çarşamba, Mayıs 30, 2018

Affedersin, Hayko Bağdat mıdır nedir(!)


Ben bir Türkiye Arnavuduyum, Hayko Bağdat bir Türkiye Ermeni’si, 2016'dan bu yana Almanya’da yaşıyor, oralardan hariçten(!) gazel okuyor.
Benim ailem, 2. Dünya savaşının ardından, eski Yugoslavya’da Müslümanlara karşı artan baskılara dayanamayarak 1950’li yılların ortalarında, Osmanlı’nın Balkanlar’da ki mirası olarak Türkiye’ye göç ederek Bursa’ya yerleşmiş. Ben doğma büyüme Bursalı’yım. Hayko Bağdat doğma büyüme İstanbullu…
İkimizin bir ortak özelliği daha var; Osmanlı’nın son döneminde Ermeniler ve Arnavutlar yönetimde bir hayli güçlüydü.
Arnavutluk Arnavutları Balkanlar’da Osmanlı’dan bağımsızlığını savaşarak alan tek millet. 1912’de bağımsız olmadan önce, Osmanlı, Balkanlar’da ki milletlerden ayrılmak isteyen, başta Bulgar, Yunan ve Sırplara sorunsuz bağımsızlığını verirken, Arnavutlara sıra gelince burun kıvırmış. Bunun nedeni de İstanbul’da ki yönetimde etkili olan Arnavut bürokratların statülerini kaybetme endişelerinden başka bir şey değildi ve bağımsız bir Arnavutluk devletinin kurulmasına en büyük engeli Osmanlı Arnavutları çıkardı. İstanbul’da ki Ermeniler ise özellikle Ruslar’ın kışkırtmasıyla Anadolu’ya saldıran Ermeni Taşnak çetecilerin fitilini ateşlediği 1915 olaylarının ardından statülerini de itibarlarını da kaybettiler. Ondan sonra olanlar ise tam bir trajedi…
Neyse, bu kısa tarihi anımsatmadan sonra asıl konuya geleyim; Hayko Bağdat, iyi bir yazar ama dün “Ahval” adlı internet sitesinde “Muharrem İnce'yi desteklemek Türkiye'ye ihanettir” başlıklı yazı kaleme aldı. Twitter’da başlığı görünce, önce “Acaba Hayko’nun twitter hesabı mı ele geçirildi, böyle bir zamanda hangi akla hizmet, bu tarz bir yorum yazılır?” diye düşünürken, Ahval’de ki yazsını okudum.
Bu kadar, seviyesiz, bu kadar aşağılık kompleksi içeren, ezik duygularla ve ön yargıyla kaleme alınmış yazı karşısında hayrette düştüm ve çok üzüldüm.
Sonra, Türkiye’de yetişmiş Ermeni, Rum, Yahudi (Kürt, Arnavut, Boşnak, Çerkes, Laz ve Arapları saymıyorum Müslüman oldukları için) gazeteci, yazar, sanatçı, sporcu ve siyasetçiler geldi aklıma.
Daha sonra da Ermenistan’da ya da Yunanistan veya İsrail’de bir Müslüman’ın aynı şekilde bir Ara Güler veya Fedon ya da Gazeteci Natali Yeres, sinema yazarı Alin Taşçıyan, ünlü Ressam Erol Sarrafyan, ressam Karolin Fiçekçi, besteciler Garo Mafyan, Onna Tunç, siyasetçi Garo Paylan, sinemamızın efsaneleri Nubar Terziyan, Sami Hazinses, Kenan Pars, müzisyen Hayko Cepkin, yazar Sevan Nişanyan, milli futbolcular efsane Lefter, Niko ve onlarca Musevi iş insanı ve elbette Hayko Bağdat gibi bir seviyeye gelebilme şansları olabilir miydi, diye sordum!
Birkaç yıl önce Gümrü’ye gitmiştim, orada ki Ermeni halkın Türkiye ve Türklere karşı sempatisine tanık olmuştum ama hiç Müslüman’a rastlamadım. Ya olsaydı, acaba yükselme şansı verirler miydi?  Hadi Ermenistan’da çok fazla Müslüman yok diyelim, peki ya Yunanistan’da, Batı Trakya’da onca Müslüman ve Türk olmasına rağmen siz hiç duydunuz mu bir sanatçı adı ya da Yunanistan’da yetişip Milli Takımlarında bir futbolcu ya da basketbolcu oynadığına tanık oldunuz mu? Geçin Türkleri, Yunansitan’da çok sayıda Arnavut yaşar, duydunuz mu hiç yetişmiş bir sanatçı ya da sporcu Yunanistan Arnavdu?
Ya İsrail?
Filistinli Müslüman Arapların kanını emen İsrail’de bir Müslüman’ın nefes alabilmekten başka ne şansı olabilir ki?
İşte bu perspektiften bakınca  Muharrem İnce’ye oy vermeyi Türkiye’ye ihanet olarak görmek; affedersin Hayko Bağdat, hiç kusura bakma ama çok büyük bir nankörlüktür be kardeş!
Hem ayıp, hem de günah…
Bu dinsel bir günah değil, etik anlamda günahtır.
Bir yanda senin ırkın için “Affedersin Ermeni” diye aşağılayan bir zihniyeti yıkmaya çalışan Muharrem İnce gibi biri, diğer tarafta, 'Atatürk olmasaydı adımız Yorgo olurdu' diyen İnce’ye kin besleyen bir köhne zihniyet!
Evet, Atatürk ve silah arkadaşları olmasaydı, Anadolu’da muhtemelen bir tane bile Müslüman kalmayacaktı ve hiçbiri ismini Yorgo ya da Hayko olarak değiştirmeye bile fırsat bulamayacaktı belki. Atatürk’ün bu söyleminin ne kadar gerçek olabileceğini üstte verdiğim somut örneklerle aktarmaya çalıştım.
Kendi topraklarında her türlü farklılıklara tahammülü olmayanların bugün tutundukları tavırları görmezden gelmek ve bir söz üzerinden, ülkenin en kritik zamanlarında kime ve neye hizmet ettiği belirsiz (belki de belli) bir yazıyla, “entelektüel kişiliğine yakışmayan ama karakterine uygun bir davranışta bulunmuşsun” desem Hayko Bağdat, senin yazın kadar maksadımı aşmış olur muyum acaba?!
Bu satırların yazarı, Hrant Dink katledildiğinde “Hepimiz Ermeniyiz” diye haykıranlardan biridir. Çektiği kısa filmlerle Dink Vakfı’nın Hrant adına düzenlediği yarışmalara katılıp final görmüş ve filmleri Ermenistan’da gösterilmiş bir sinemacıdır aynı zamanda…
Zira Almanyalardan ahkam kesmek, hariçten gazel okumak kolay, tüm baskılara rağmen muhalif olmanın dayanılmaz çaresizliğin (uzaklarda değil) tam da göbeğinden sesini duyurmanın ne kadar zor olduğunu unutmuş olmalısın!
Gazeteci Namık Durukan’ın haberleştirdiği İmralı tutanaklarından kamuoyuna yansıyan Öcalan’ın, Erdoğan için söylediği “Başkanlığını destekleriz” sözü ne kadar Ak Parti ve Erdoğan’a yarıyorsa, senin bu son yazınla en büyük darbeyi Muharrem İnce’ye değil HDP ve Kürt halkına indirdiğini görüyorum. Farkında olmadan bu ruh halindeysen çok aptalsın, yok eğer cebren bunu yapıyorsan ihanetin en büyüğü alnının tam da ortasında yaftadır, haberin ola!


Salı, Mayıs 15, 2018

Müslümanlar bunu hak ediyor mu?

Evet soru gayet basit ve açık.
Müslümanların bu içler acısı halinin sorumlusu kim?
Filistin halkı İsrail baskısı ve şiddeti altında yıllardır inim inim inlerken İslam dünyasının eli neden armut(!) topluyor?
İsrail’e kafa tutan bir tek İran var, Suriye’nin artık takati kalmadı. Kaddafi’nin başına gelenleri ve Libya’nın düştüğü durumu görüyoruz?
Peki ya biz?
Biz yani “Van minut” diye Reisimizin kafa tuttuğu(!) Türkiyemiz ne yapıyor?
Lanetliyor, evet şahane lanetliyor ve lanetlemeyeni de kınıyor.
Cumhurbaşkanı Sn Recep Tayyip Erdoğan İngiltere ziyareti sırasında, İsrail’in İsrailliğini göstererek silahsız 58 Filistinli Arap göstericiyi öldürdüğü, 2 bin 700'den fazlasını da yaraladığı haberini aldıktan sonra şu açıklamayı yaptı:
"İsrail'in yaptığı bir soykırımdır. Bu insanlık dramını, soykırımı hangi taraftan olursa olsun, ister Amerika ister İsrail, lanetliyorum. İsrail’in yaptığı katliamı kınamayanı lanetliyorum!”
Sn Erdoğan’a katılmamak elde değil.
Evet, ben de lanetliyorum!
Kimi lanetliyorum?
İsrail’i ve İsrail’in yaptığı katliama seyirci kalan, destek veren ve kınamayanları…
Vicdanı olup da yapılan her zulme kayıtsız kalan kim olursa lanetlemek ve kınamak gerek.
Peki Sn Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’in bu mezalimini “kınamayanlar” diye tanımladığı kimler?
Elbette Arap dünyası. Başta Suudiler, BA, Kuveyt, Katar, Mısır, Tunus, Cezayir, Fas, Ürdün vs vs…
Bir avuçluk İsrail’e gık diyemeyen koskoca Müslüman dünyası. Şekil itibariyle koskocaman, ama gerçekte bir İsrail bile etmeyen, tembel, uyuşuk, ödlek, beceriksiz, çağdışı Araplar…
Yöneticileri şatafat içerisinde saltanat sürerken halkını cahil bırakan, krallar, prensler, emirler, sultanlar ve tek adamlar!
Sn Erdoğan’ın da dediği gibi, İsrail’in bu ilk katliamı değil, böyle giderse son da olmayacak.
İyi de lanetlemek yetiyor mu? Ya da lanetleyince veya dünya markası olmuş Yahudi şirketlerinin ürünlerini boykot etmek, onları ulu orta dökmek, kırmak veya İsrail bayrağını yakmak İsrail’in umurunda mı?
Bugüne kadar işe yaradı mı ki, tekrar benzer eylemler yapıldığında sonuç alınabilsin?
Dünya’da ABD’den sonra en çok yakılan ikinci bayrağın İsrail’e ait olduğunu biliyor muydunuz?
Arkasına ABD’nin ruh hastası başkanı Trump’ı alan İsrail’e kim dur diyebilir?
Dünya lideri olarak taraftarlarının yücelttiği Erdoğan’ın lanetlemekten başka elinden bir şey gelmemesi ve bugüne kadar kendisini Suudilerin desteklemiş olması ne kadar ironik değil mi!
Ha bir de yas ilan edip bu cuma namazdan sonra bir de telin mitingi de yaptık mıydı, tamam bu iş, İsrail’i yönetenlerin ayakları zangır zangır titreyecek, inanın geceleri uyuyamayacaklar(!)
Biz ki Suudi Kral için bile bir günlüğüne yas tutmuş bir milletiz 55 Müslüman din kardeşimiz için mi yas tutmayacaz.
Ha bu arada, Reis telin mitingini seçim mitingine çevirmez değil mi?
Yok canım, hiç öyle şey yapar mı?
Gerçi vakti zamanında elinde kuranla miting yapmışlığı var ama, o başka bu başka(!)
Neyse, mesele şu: Müslümanlar bunca zulmü hak ediyor mu?
Eğer siz halkınızı eğitmez, bilim ve sanattan uzak tutarsanız, teknoloji üretmez, bilim insanı ve sanatçı yetiştirmezseniz bir avuç Yahudi’nin elinde maskara olursunuz.
İslam dünyasının bugün yaşadığı bu zulüm az bile… Müslümanlar cahil kalmaya itiraz etmedikçe, İsrail daha çook katliamlar yapacak, biz daha çook lanetleyip kınayacaz gibi görünüyor!




Pazartesi, Mayıs 07, 2018

Fener bu hakemlerle dünyayı yener(!)


Fenerbahçeliler pek mutlu. Bursaspor gibi bir takımı evire çevire ve muhteşem bir futbolla 2-1 yenerek şampiyonluk iddiasını sürdürdü.
Peki gerçekten öyle mi?
Maç Kadıköy’de. Rakip Bursaspor, Ligde kalmayı garantilemiş, sarı lacivertli taraftarlar, rakibi parçalayacak diye bekliyor ama o da ne!
Bursaspor hiç de öyle kollarını açmış, “gel bana gol at” havasında değil. Haddini bilen, akıllı futboluyla ev sahibi rakibin ataklarını başarıyla karşılayan bir performans sergiliyor. Savunmada aptalca bir hata olmazsa Fenerbahçe’nin gol atması zor görünüyor.
Böyle giderse Bursaspor’un kazanması, en kötü ihtimalle bu zorlu deplasmandan bir puan koparması işten bile değil.
Fenerbahçe baskılı ama dişe dokunur pozisyonu pek yok. İkinci yarı başlıyor ve genç teknik adam Mustafa Er’in takımı, deneyimli teknik adam Aykut Kocaman’ın takımına karşı stratejisini bozmuyor ve Bursa’nın bereketli altyapısının, Fransız futbol uleması Le Guen’in yeteneğini görmezden geldiği Furkan Soyalp’in George Hagi’yi anımsatan usta işi vuruşu ile 1-0 öne geçiyor.
Bursasporlular havalarda ama heveslerini kursaklarına bırakan hata, attıkları golün sıcaklığı ve heyecanı geçmeden savunmadan değil de forvetinden geliyor.
Eski Fenerbahçeli Bursaspor’un tartışılan ismi Fransa doğumlu Müslüman Moussa Sow öyle bir dakikada öyle bir hata yaptı ki, eski takımını adeta ipten aldı. O gol olmazsa ev sahibi takım daha da panikleyecek, belki de Bursaspor bir gol daha bulacak.
Oyun Bursaspor’un attığı gollerle 1-1 olmuş, Bursaspor kontrollü futboluna devam ediyordu ki bu kez umulmadık bir başka gizli Fenerbahçeli sahneye çıktı ve konuk takıma son darbeyi indirdi.
Hakem Fırat Aydınus.
Maç boyunca ev sahibi takımın sert futboluna göz yuman, kritik anlarda ev sahibi takımı kollayan kritik kararlarıyla oyunun akışını ev sahibi lehine çeviren Aydınus, Volkan’a ve Valbuena’ya göstermediği sarı kartını Bursaspor’dan Titi’ye kırmızı kart olarak patlattı!
Sadece Titi’ye değil, yedek kulübesinde karara isyan eden Kubilay Kanatsızkuş’a da kırmızı gösterdi, ardından Teknik Direktör Mustafa Er’i ve hızını alamayıp kulübün tercümanını da tribüne yolladı.
Sonra ve sonra, gardı düşen Bursaspor’a son yumruğu eski futbolcusu Fernandao indirdi ve hakem kararıyla(!) maçı Fenerbahçe kazandı.
Evet; Fenerbahçe zorlu Bursa deplasmanından, af edersiniz, maç Kadıköy’deydi değil mi, hay Allah, neyse; zorlu maçı kazanarak taraftarlarını da engin coşkulara boğdu(!)
İnanın abartmıyorum, hakem kararıyla kazanılan bu maç Fenerbahçelileri çok mutlu etti. Emin olun bir tane aklıselim Fenerbahçeli “Bursaspor’un hakkı yendi, koskoca Fenerbahçe’nin hakemin katkısıyla maç kazanması beni utandırıyor” diye düşünmemiştir, kuşkunuz olmasın.
Aksine, birçok Fenerbahçeli taraftar, Bursaspor’un bu kadar çok direnmesine anlam veremiyor, üstüne hakaretler ediyordu.
Bursaspor’un iddiası yokmuş da, neden maça asılıyormuş da vs vs…
Bırakın sıradan fanatik taraftarları (ki, onlar için maçın nasıl kazanıldığı değil, sadece üç puan alınmış olmasının önemi vardı. Takımları galip gelsin de nasıl gelirse gelsin!)
Taraftarın bu şekilde düşünmesini normal kabul edelim de ya anlı şanlı gazeteci ve yazarların taraftarlar gibi bakmasına ne demeli?
İçlerinde bi tane bile haysiyetli yazar çıkmaz mı?
Hadi İbrahim Seten Fenerbahçeli diyelim, peki ya Uğur Meleke gibi tarafsızlığına inandığım yazar, maç yazısında Fırat Aydınus’un yanlışlarını nasıl görmez?
Erman Toroğlu ekrandan bağırıp çağırdı Fırat Aydınıs’un rezilliğini anlattı ama ne çare…
Türk futbolunun yaşayan efsane kalecisi Rüştü Reçber’i ne kadar Fenerbahçeli sayabiliriz artık? Belki de objektif ve gerçekçi yorumlarıyla Fenerlilerin onurunu kurtaran tek isimdi, bence.
Bursaspor’un hakem kararıyla kaybettiği, Fenerbahçe’nin de bu şekilde kazandığı ilk maç değildi bu, son da olmayacak.
Kadıköy’de oynanan maçta şunu anladık ki, Bursaspor Türk futboluna yetenekler kazandırmaya, Fenerbahçe ise yetenekleri yok ederek zarar vermeye devam ediyor.
Maçta atılan 3 golde de Bursaspor’un izleri var çünkü, görmek isteyen o izleri takip edip Türk futboluna kimin yarar, kimin zarar verdiğini daha iyi anlayabilir.
Hatta sadece Fenerbahçe’ye değil Galatasaray’a bakınca da bunu anlayabilirsiniz.
Sadece bakın yeter!