Pazar, Mart 25, 2018

Zirvenin adı var tadı yok…

Capital ve Ekonomist dergilerinin her yıl geleneksel olarak düzenlediği ve Beyaz Cennet Uludağ’ı “Davos” yapma iddiasıyla, bugüne kadar Ortadoğu, Afrika, Asya, Balkanlar ve Avrupa ve hatta Amerika’dan bile konukların katıldığı 7. Uludağ Ekonomi Zirvesi tamamlandı.
Yazımın başlığında dediğim gibi, “zirvenin adı var ama tadı” yok…
Bu sadece benim gözlemim değil, katılımcılarla ayaküstü yaptığımız söyleşilerde ortak değerlendirme bu yöndeydi.
Neye yorarsanız yorun, nasıl açıklarsanız açıklayın, ortadaki gerçek, ülke genelinde yaşanan ekonomik istikrarsızlığın zirveye de doğrudan etki ettiği ortada…
7 yıl boyunca birçok konukla, ekonomiye can ve yön verecek birçok farklı konunun tartışıldığı Ekonomi Zirvesi kuşkusuz çok önemli bir organizasyon.
Karsız ve heyecansız geçen güdük sezonunda Uludağ’a hareket getirmesi beklenen Ekonomi Zirvesi 2018’in Bursa’ya ne kattığını bilemiyorum ama Türk ekonomisine getirileri neler oluyor, ben asıl bunu merak ediyorum. Her zirve sonrası eminim ki bir sonuç bildirgesi ya da değerlendirme raporu hazırlanıyordur.
Böylesi bir organizasyon “yaptık oldu” mantığıyla geçiştirilecek bir iş değil!
Çünkü “Zirve”nin etkisinin sadece yerel ya da ulusal anlamda da değil, tıpkı ilk yola çıkıldığında (veya kamuoyuna yansıtıldığı dönem) hedeflendiği gibi “Davos” kıvamında olabilmesi, uluslararası alanda da ses getirebilmesi için neler yapılabileceğinin düşünülmesi gerek.
Ekonomi sadece sanayi, ticaret, holding ve şirketlerle dönmüyor. Ekonominin damarlarından biri de spor ve sanat… Müzik ve elbet sinema…
Önceki yıllarda spor (futbol) konusu da işlenmiş. Ama sanata ve sinemaya henüz bir parantez açılmamış gibi görünüyor ki, önümüzde ABD örneği dururken, sinema sanatının gücünü kullanarak yarattığı “Hollywood” markasıyla dünyanın en büyük sinema sektörü haline gelmesi bunun en somut örneğini teşkil ediyor.
Ekonomiyi sadece büyük fabrikalar, devasa ağır sanayi olarak da düşünmeme gerek. En küçük birimi bakkaldan, manava, terziden, camcıya, marangoza kadar, ekonominin en küçük dinamiklerini yani esnafları da bi dinlemek, bakış açılarını görmek lazım. Çünkü üretimin ilk basamağı esnaflıkla başlar.
Holding sahibi de olsanız, eğer esnaf gibi düşünemiyor, özetle “esnaf” olamıyorsanız, ulusal anlamda katkınız sadece dar bir çerçevede kalıyor.
Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin çok önemli bir organizasyon olduğunu tekrar anımsatmama gerek yok. Amma ve lakin bunun lokal bir panayır havasından sıyrılıp uluslararası seviyeye taşınmasının gerektiğini dip not olarak anımsatmak isterim.

23-24 Mart tarihleri arasında yapılan Uludağ Ekonomi Zirvesi'ni 7 dakika 25 saniyeye sığdırdım, izlemek için tıklayın: https://youtu.be/yjuPuYgm06w  
@SuatOktySnck

7 Dakikada Uludağ Ekonomi Zirvesi #UEZ2018

Perşembe, Mart 22, 2018

Al Teleferiğini sok… cebine(!)


Çok mu sert oldu?
Evet farkındayım, sert oldu ama sinirliyim, daha da sert yazabilirim, o nedenle aklımdan geçen en yumuşak ve kibar tepkim bu ve bunu da yazımın başlığına koyuyorum.
Neden?
Çok nedeni var ama, birkaç tanesini sırlamak istiyorum izninizle…
1-Teleferik Bursa’nın simgelerinden biriydi, artık değil.
2-Değil, çünkü Bursalılardan çok yabancılara ve özellikle Arap turistlere hizmet ediyor.
3-Pahalı. Yok hayır sadece pahalı değil çok pahalı. 35 TL bir kişi, iki kişi 70, üç de çocuk ekleyin 20 TL’den 60 TL toplam 130 TL.
4- Teleferik (öncelikli olarak) Bursalılara hizmet etsin diye kurulmuş bir tesis olması gerekirken Bursalıların bu hizmetten yararlanamadıklarını, Bursa’da doğma büyüme olup da Beyaz Cennet Uludağ’a (artık kimin cennetiyse) hiç çıkmayan ve teleferiğe hiç binmeyenlerin sayısının bir hayli kabarık olduğunu bilenlerdenim.
5-Eskiden Teleferik belediyenin işletmesiydi. Sağ olsun devrik belediye başkanı Recep Altepe’nin Bursa’ya attığı kazıklardan biri olarak bu işletme, onun döneminde özel bir şirkete verildi ve Teleferik Bursalıların olmaktan çıktı.
Neyse sadede geleyim.
Bugün, Uludağ’da geleneksel Ekonomi Zirvesi başlıyor. 3 Yıldır akredite olmama rağmen fırsat bulup gidemiyordum. Bu sefer gideyim, gidip de bir kaç röportaj yapayım dedim. Bu akşam, zirveye teleferikle çıkmak için hazırlandım, kameralarımı tripot (3 ayak), dizüstü bilgisayar ve sırt çantamı yüklenip Teleferik’e saat 20’de ki son sefere yetiştim. Elimde ki basın kartlarımı gösterip Ekonomi Zirvesi için Teleferik’ten yararlanmak istediğimi söyledim ama sarı basın kartı dışında hiç basın mensubuna böyle bir kolaylık sağlayamadıklarını ve Uludağ’a çıkmak için 35 TL ödemem gerektiği söylendi. Ücret bir şey değil de acele ettiğim için yanıma fazla para almadığımı belirtip, orada ki görevlilerden yardımcı olmalarını talep ettim.
Yardım mı, o da ne?
Yardım ve kolaylık medeni toplumlarda olur, zorda kalmış insanların işini çözmek sadece medeni olmayı değil, esnaf olmayı da gerektirir. Burası Türkiye’nin vicdanları çoraklaşmış şehri Bursa. Zorda kalmaya gör, susuzluktan gebersen, gözünü para bürümüş vampirler sana bir damla su bile vermez!
Ve tabii ki, Nuh dediler ama peygamber demedi görevliler.
Aman ha yanlış anlamayın; resmi bir devlet kurumu ya da askeri disiplinin hakim olduğu bir bölge değil, özel bir şirketin işlettiği bir zamanlar Bursalılara ait olan bir işletmede inisiyatif alamaya korkan görevlilerden söz ediyorum.
Sadece baktım, acıdım. Ve kendime de elbet...
Sonra onların görevli değil de köle oldukları ayrımsadım. Efendilerine (patronları ya da patrona yaranmaya çalışan şef veya müdüre) karşı hesap veremeyeceklerini düşünüyorlardı haklı olarak. Zira kovulmak ve ekmeğinden olmak bu devirde göze alınabilecek bir risk değil.
Bana yardımcı olsalardı ne olurdu peki?
Keyfine ya da gezmeye çıkmış biri değil, işini halletmeye, Ekonomi Zirvesi’ne yetişmeye çalışan bir gazeteciye yardımcı olup ücretsiz Teleferik Hizmetinden yararlandırdıkları için kovulurlar mıydı?
Abooovvv büyük suç, cehennemlik bir günah(!)
Bursalı gazeteci olup da kendi şehrinde rezil duruma düşmenin öfke ve siniriyle, aptal yerine konmanın dayanılmaz acısını yüreğime gömüp omzumda tripot, sırtımda kameralarla yüklenilmiş çantamı aldım ve oradan uzaklaştım. Cuma sabah ilk işim, 35 TL’yi suratlarına vurup “Alın Teleferiğinizi sokun… cebinize” diyecem ve Ekonomi Zirvesi’ne katılacam.
Artık Bursa’ya ait olmayan Türkiye'nin en pahalı teleferiğin içine tükürmeyen namerttir!


@SuatOktySnck