İnSanat Derneği olarak, Bursa’nın atanan yeni Belediye
başkanı Alinur Aktaş ile tanışma ve faaliyetlerimiz hakkında bilgi verme, bir
sivil toplum örgütü olarak nasıl katkı yapacağımızı konuşmak üzere randevu
talebinde bulunmuştuk.
Randevu için telefonla başvurduğumuz BŞ Belediyesi Özel
Kalem Müdürlüğü’nde ki görevli 700 kusur derneğin başkanla görüşmek için sırada
beklediğini, bize sıra gelip gelmeyeceği konusunda bir şey diyemeyeceğini ama
yine de talebimizi alarak telefonu kapattı.
Bu görüşmeden yaklaşık 20-25 gün sonra geçen salı günü
telefonum çaldı ve BŞ Belediyesi’nden arayan bir bayan, perşembe akşam saat
19:00’da başkanın bizimle görüşeceği müjdesini verdi(!)
Müjde diyorum çünkü benzer görüşme isteğimizi sayısız
defa devrik(!) belediye başkanı Sn Recep Altepe’ye de yapmış ama icraatları
boyunca, cami yaşatma derneklerini dahi kabul etmesine rağmen bizimle görüşme,
ya da bizi dinleme zahmetine girmemişti.
O nedenle Sn Alinur Aktaş’ın bizimle görüşecek olmasının
anlamı bizim için büyüktü.
Neyse, İnSanat yönetim kurulu olarak eski meyve-sebze
halinin orada yeni inşa edilen BŞ Belediyesi’nin muhteşem(!) hizmet binasının
bulunduğu yere gittiğimizde bizi hoş bir sürpriz karşıladı.
Çünkü davet bize özel değil, bizimle birlikte yaklaşık 15
başka dernek de bu toplu görüşmeye çağrılmıştı.
Spor kulüpleri, cami yardım ve yaşatma, kılıç-kalkan,
kentsel dönüşüm, hemşeri yaşatma ve yardımlaşma ve Atatürkçü düşünce
derneklerinin yanı sıra sanatla iştigal eden Bursa’nın en üretken sivil toplum
kuruluşlarından İnSanat da BŞ Belediyesi Meclis salonunda ki yerini aldı.
Başkan Aktaş, sağında solunda dizilen müdür ve genel
sekreterleriyle birlikte koltuğuna kuruldu ve önce kendini, sonra da misyonunu
anlatarak, tam da karşı sağ çaprazda oturan bana ilk sözü verdi.
Aslında en son konuşmak istediğimi ifade etmeme rağmen
uzatılan mikrofonu almadan da edemedim. Derneğimizin faaliyetlerinden,
çektiğimiz filmlerden söz ederek başladım konuşmaya ve Altepe’nin harcadığı
İpek Yolu Film Festivali’nden, Kent Meydanı’nın 10 yılda pançık punçuk hale
gelen ve ortadoğu şehirlerini aratmayan korkunç zeminine, evlerimizde akan kireçli
çeşme sularına, bu yüzdem artan damacana su satışlarına ve hava kirliliğine
kadar, Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’nın her tarafının tarihi değerlere sahip
olduğunu, evliyaların ve Osmanlı padişahların ayak izlerinin bulunduğunu ama
Bursalıların ne kadar önemli bir kentte yaşadıklarının farkında olmadığına
kadar bir çok konuya dikkat çektim. Bizimle birlikte İznik’ten gelen Atatürkçü
Düşünce Derneği ve 1050 Konutlar Kentsel Dönüşüm Derneği dışında ki diğer dernekler
bir şeyler istemeye gelmişlerdi.
Bir tek biz, “Bursa’ya ne katabiliriz, Bursa’ya ne ve
nasıl faydamız olabilir?” dedik Sn Aktaş’a. Sağ olsun o da tek tek not aldı ve
sorulara, anlatılan sorunlara yanıt vermeye, davetli öteki dernek
yöneticilerinin istekleri karşısında da BŞ Belediyesi’nin içinde bulunduğu
durumu samimi bir üslupla anlatmaya,
özetlemeye çalıştı.
Evet işte anahtar kelime buydu başkanla buluşmada:
Samimiyet…
Konuşurken ya da dinlerken karşısındaki insanın gözünün
içine bakan ve önemsediğini belli eden doğal ve olması gereken insani bir
davranıştır bu.
Recep Altepe’nin yapmadığı ya da yapamadığı, bu nedenle
halkla bağlantı kuramamasına neden olan önemli bir eksiklikti.
Sn Altepe ile her hangi bir yerde tesadüfen karşılaştığımızda
(dediğim gibi asla bizi makamında kabul etmedi) biz bir şeyler anlatırken o hep
başka yerlere bakıyor ve karşısındakini değersizleştiriyordu.
Sn Alinur Aktaş ise bu noktada benden geçer not aldı.
Henüz yeni yeni tanımaya başladığı Bursa’ya değer katarsa, bir Bursalı olarak
her türlü desteği vereceğimizi söyledik.
Yanlış yaparsa da, Altepe’yi eleştirdiğimiz gibi
eleştireceğimizi de buradan anımsatmak isterim.
O koltuğa atanarak geldi. Yerel seçimlere de bir buçuk
yıl daha var. O tarihe kadar Bursa’da yapacakları ya da yapamayacakları
kaderini belirleyecek.
Bursalılar Altepe’yi sevdiği için değil, partisi için oy
verdi. İlk adaylığında ne yazık ki ben de oy verme gafletinde bulunanlardanım.
Çünkü bu satırların yazarı yerel yönetimlerde partiye değil adaya bakar.
İnandığım ve güvendiğim adayın hangi partiden olduğu beni ilgilendirmez. Takım
tutar gibi parti tutanlardan değilim.
Sn Alinur Aktaş’ın da partisine değil, samimi olup
olmadığına bakıyorum ve diyorum ki, “Bu çizgisini bozmaz, dediklerini yaparsa
Bursa onu bırakmaz…”
Tabi Bursalıların kararından çok partisinin, yani Sn
Cumhurbaşkanı’nın hakkında vereceği hüküm ne yazık ki halkın kararından daha
önemli ve etkili.
O nedenle Aktaş’a yolu açık olsun diyor başarılar
diliyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder