Bursa’nın tanıtımı ve kente yerli turist çekmek ve kent
içi ticareti hareketlendirmek amacıyla özel hazırlanan bir otobüs çevre illeri
tek tek dolaşıp Bursa’yı tanıtacaktı.
Kendi halkımıza Bursa’yı anlatmak fikri komik gelse de o
dönem çok ciddi paralar harcanmış, ancak (tahminen) arzulanan sonuca
ulaşılamamıştı.
Yine de niyet iyiydi de yöntem yanlıştı, diye düşünmüştüm
o zaman…
O zamandan bu zamana Bursa da çok şey değişti, BTSO’nun
algı, anlayış ve yöntemleri de…
Bursa sanayisi ve bu sanayinin öncü birlik kuruluşu Ticaret
ve Sanayi Odası aktif olduğu ilk günlerinden bu yana kentin sadece ticari
dinamiğine yön vermekle kalmadı, aynı zamanda sosyal ve kültürel alanda da
katkılar sağlamaya çalıştı.
Ancak bu ne yazık ki gerçek anlamda bir “katkı” olma özelliğine haiz olmadı.
Sadece “kültür ve sanata destek olduk
mu, olduk” mantalitesinden öteye geçemedi.
Önceki akşam, Müstakil Sanayici İşadamları Derneği Bursa
Şubesi (MÜSİAD)’ın bir süredir organize ettiği söyleşi etkinliklerinin son
konuğu BTSO’nun dinamik başkanı İbrahim
Burkay oldu.
BTSO olarak yaptıkları ve yapmaya çalıştıkları çok önemli
çalışmaları meslektaşlarına aktarma fırsatı buldu Burkay!
Anlattıkları zaten BTSO’nun doğası ve kuruluş amacına
yönelik “yapması ve yapılması gereken
elzem” çalışmalardı.
Benim merak ettiğim ise, 2009’da yapılmaya çalışılan ama
yöntem ve içerik olarak yetersiz kalan “Marka
Kent Bursa” projesinin kültür ve sanat, dolayısıyla sinema aracılığı ile daha
etkili kullanılıp kullanılamayacağı, sorusuydu…
Soru-cevap faslında buna yönelik düşüncelerini merak etim
Sn İbrahim Burkay’ın. Açıkçası soruma verdiği cevap, Bursa olanaklarıyla sanat
ve sinema yapmaya çalışan bizleri bir hayli umutlandırdı.
(BTSO Başkanı İbrahim Burkay ile MUSİAD Bursa Şubesi'nde karşılaştık) |
Projelerimiz elbette sinema filmleri üzerine. Bursa’da
sinema filmleri çekmek, çekilen filmlerin ulusal ve uluslararası festivallerine
katılımını sağlayıp, Bursa’nın ‘Marka Değeri’ni
artırmak.
Marka değeri nedir?
Eğer işin ticari boyutuna bakarsanız, ortaya çıkardığınız
ürünün tanınıp, bilinmesi, o ürünün son kullanıcı tarafından talep edilmesi
sonucu şeklinde açıklanabilir!
Eğer, ürettiğiniz mal, mahsul veya malzeme eğer marka
mertebesine erişemiyorsa pazarı da yakalayamıyorsunuz, demektir!
Sadece tanınıp bilinmek yetmez bu noktada, markanızın
altını/içini de doldurmanız gerekir. Kalite, çekicilik ve maksimim fayda,
burada büyük önem arz etmektedir.
Peki bir kent nasıl marka olur?
Elbette, doğal ve tarihi özellikleri, kültürel zenginlikleriyle…
Bunlar varsa şanslısınız, yoksa eğer tıpkı Amerika’nın
yaptığı gibi, kendi markalarınızı kendiniz yaratır, bunları cilalar ve dünyaya
satarsınız!
İstanbul bir marka kenttir mesela…Tartışmaya bile gerek
yoktur.
New York öyle, Paris, Viyana, Madrid, Barcelona, Sidney,
Tokyo, Shangay, Roma, Venedik Dünya’ca bilinen marka kentler sıralamasında
üstlerde yer alan kentlerdir.
Bu sıralamada ne yazık ki Bursa’yı üst sıralarda göremiyoruz.
Değil dünya klasmanında, Türkiye sıralamasında bile Bursa görmek istediğimiz
yerde değil.
Ki, Bursa Türkiye’nin dördüncü büyük kenti, sanayisi,
doğası tarihi ve öz değerleriyle, salt Türkiye değil bence dünya klasmanında
bile üst seviyelerde yer alması gereken çok önemli potansiyeli barındıran bir
kent olduğunu düşünüyorum.
Siz kentin tarihi dokusunu, hanları hamamları onararak tekrar
kazanabilir, kendi tramvayınızı üretebilir, kayak merkezlerini sahil
kasabalarını düzenleyebilirsiniz. Bunları zaten kendi halkınız, yurttaşınız
için yapmak zorundasınız, bu sizin görevinizdir.
Ancak, bu yaptıklarınızı farklı kültürlere aktarmanın,
başka halklara anlatmanın en kestirme yolu sanattır ve elbette sinemadır.
Kentinizde öyle bir film çekersiniz ki, milyonlarca lira
harcayarak yapmaya çalıştığınız tanıtımınızı bir anda tüm dünyaya ulaşarak
başarabilirsiniz.
Bugün Amerika’yı Amerika yapan en güçlü yöntem sinemadır.
Amerika olmayan ya da sonradan uydurulan kültürünü
sanatla dünyaya aktarır; müzikle, sinemayla…
Sever ya da sevmezsiniz, ayrı meseledir ama Amerika önce
kültürünü, sonra da markalarını satar dünyaya.
Bunun en pratik, en etkili yolu yordamı sinemadır,
televizyondur, müziktir; yani sanattır!
Bu vizyonun BTSO başkanı İbrahim Burkay’da olduğunu
görüyorum. Bursa’daki, kültürel ve sanatsal anlamdaki eksikliğini görüyor ve sinema
ile neler yapılabileceğinin farkında.
Bundan sonra yapılacak tek bir şey kalıyor; Bursa’da
sinema filmlerinin çekilmesinin önünü açmak, Bursa’nın “doğal plato” dokusunu dünyaya pazarlamak!
Bursa’da bu potansiyel var.
Marifet bu potansiyeli ortaya çıkarıp işlemek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder