Beyaz Şov’dan ilaç olur mu, demeyin, olur olur bal gibi
olur. Siz yeter ki isteyin, isterseniz Beyaz Şov’dan yağ bile çıkartırsınız(!)
AK Parti ve medyasını hayranlıkla izliyorum…
İnanın mübalağa etmiyorum.
Bunu planlı mı yapıyorlar, yoksa doğaçlama mı
takılıyorlar bilmiyorum ama gündem onların istemediği şekilde gelişmeye görsün,
ne yapıp ediyorlar, şak diye gündemi değiştiriyorlar.
Müthişler…
Geçen hafta herkes Diyanet’in açıklamalarını konuşuyordu,
böyle bir konunun gündeme gelmesi kuşkusuz en çok iktidarı ve iktidar yanlılarını, tabiri
caizse yandaşları rahatsız ediyordu ki, Beyaz Şov’a telefonla katılan, (muhtemelen
sahte isimli) öğretmen olduğunu iddia eden bir kadın, “Çocuklar ölmesin” başlığında bir hayli dokunaklı ve ajite edici
bir konuşma yaptı. Beyazıt Öztürk de bu konuşma karşısında, dayanamayıp, hem anlatılanları,
hem de telefondaki kadın öğretmeni alkışlattı.
Konuşmayı daha sonra internetten izledim. Yetmedi,
konuşmanın deşifresi yapılmıştı onu da okudum ve sosyal medya hesaplarımdan
paylaştım. Sonra bir daha okudum ve tekrar tekrar izledim, acaba ben mi bir şey
atladım, kadın nerede ve nasıl terör örgütü propagandası yaptı, diye incik-mıncık
ettim, sözlerinin alt metnini didik-didik kurcaladım, burkaladım ama ne PKK’yı
öven bir söze rastladım, ne de devleti ya da güvenlik güçlerini yeren bir
cümleye…
Tek bir kelime hakaret de yoktu, küfür de… Terörü öven
bir harfe dahi rastlayamadım.
Sadece Güneydoğu’da yaşanan trajik olaylara dikkat çekiyor, “çocuklar
ölmesin, öldürülmesin” diyordu. Bu sözü duyan her kim olursa olsun, vicdanı
olan, ana-baba olan, her evlat sahibi kayıtsız kalamaz, kalmamalı. Seyirciler
de doğal olarak alkışladı.
Amma ve lakin, ertesi gün, başta Beyazıt Öztürk olmak üzere,
Doğan Grubu, iktidar yanlısı medya tarafından hedef tahtasına kondu ve yetmedi
savcılar harekete geçerek Beyaz Şov hakkında soruşturma başlattı...
Ve çok geçmeden, hem Doğan Grubu, hem de Beyazıt
Öztürk işlemedikleri bir günah yüzünden özür dilemek zorunda kaldı.
Evet; bence de ortada ne bir günah vardı, ne de bir suç.
Fakat güçlü olanlar bunun bir suç olduğunu ilan etmişlerdi
bi kere; onlar “bu bir suçtur” dediler miydi, suç olmasa da, bugünün Türkiye’sinde
artık o bir suç, bunun etrafında dolanan herkes de suçludur. BİTTİ!
O nedenle ben Beyazıt Öztürk’e de, Doğan Grubu’na da kızamıyorum.
Ama belki Beyaz, “Ben ortada bir suç göremiyorum, yayını defalarca
izledim ve böyle bir şey göremedim ama eğer farkında olmadan bir şeyi
atladıysam ve bilmeyerek buna ortak olduysam elbette özür dilemesini de bilirim”
diyebilirdi…
Engizisyon mahkemelerince suçlu ilan edilen ve af edilmesi
için işlemediği suçu itiraf etmek zorunda kalan orta çağ insanları gibi,
kaderine razı oldu, yılların şovmeni.
Çünkü Beyaz, karşısındaki kudretin affı olmadığının,
lanetleneceğinin farkındaydı. Olmayan suç yüzünden özür dilemek zorunda kaldı
ki, koskoca Doğan Grubu bile özür dilemişken Beyazıt Öztürk de kim ki?
Gündemi değiştirmek için yakaladıkları fırsatı
kaçırmayacaklardı Erkler…
Bu fırsatı kendilerine veren Ayşe adlı öğretmene de
binlerce kez teşekkür etmeliler(!)
Artık, Diyanet’in yaptığı o sıkıntı verici açıklamalar
değil, sahte kimlikli o malum öğretmen ve Beyaz Şov konuşulmaya başlanmış, Diyanet
unutulmuştu.
Sahi diyanet ne demişti ki…
Amaan boş verin; Beyaz nasıl özür diledi ama(!)
Ha bu arada; o programa katılan kadın gerçekten öğretmen
miydi? Yoksa o da piyesin bir parçası mıydı, bilemiyorum ama eğer gerçekten
öğretmense ve eğer gerçek adıyla programa katılmış olsaydı, başına kim bilir
neler gelirdi, varın siz düşünün gari!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder