Herkes değil tabi hala uyanamayanlar da var…
Uyanmak istemeyenler…
Kimi iktidar partisine göbekten bağlı, çıkar ilişkisi olduğu
için tüm bedbaht duruma rağmen ortaya çıkan acı tabloyu görmek istemiyor…
Kimi de büyülenmişçesine göremiyor trajediyi ve bu trajedinin
asıl suçlusunun kim olduğunu.
Herkesi suçluyorlar, esas suçlanması gerekeni garip bir
şekilde suçlamaya dilleri varmıyor ya da cesaret edemiyor, veya hata yaptıklarını, oy vererek büyük günaha ortak olduklarını kabullenmek istemiyorlar!
Fakat, yavaş yavaş, acı çeke çeke gerçeği öğrenen büyük bir
kitle var ve o büyük kitle, “400 Milletvekili verin bu iş huzur içinde çözülsün!” sözünün ne anlama geldiğini idrak
etmeye başladı…
Bir ay içinde 50 kusur güvenlik görevlisi ve bir de diğer
tarafta ölen ve aslında TC vatandaşı olan kandırılmış yüzlerce Kürt genci…
Çünkü karşı tarafta kaç gencin öldüğünü de tam olarak bilmiyoruz.
Her şehit
cenazesinde alışık olmadığımız tepkiler daha yüksek sesle dile getirilmeye
başlandıysa, bu acı uyanışın, bazı şeylerin farkına varmalarının sonucudur.
Hele bir de şehit cenazesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailelere yönelik “Ne mutlu şehit ailesine, ne mutlu onun tüm yakınlarına” sözü belki de bardağı taşıran son damla oldu.
Hele bir de şehit cenazesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailelere yönelik “Ne mutlu şehit ailesine, ne mutlu onun tüm yakınlarına” sözü belki de bardağı taşıran son damla oldu.
Anaların,
babaların, ablaların, evlatların, kardeşlerin yüreği yanmış, ocakları sönmüş
ama sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan onlardan mutlu olmalarını bekliyor.
Bağrı yanık analar, yüreği kavruk babalar, kardeşler, hesap soruyor: Erdoğan'ı başkan seçseydik evladımız ölmeyecek miydi?
Bağrı yanık analar, yüreği kavruk babalar, kardeşler, hesap soruyor: Erdoğan'ı başkan seçseydik evladımız ölmeyecek miydi?
Yemiyor
artık, bu millet bunu yemiyor ve sormaya devam ediyor: Hep
garibanların çocukları mı yanacak, hep garibanların ocaklarına mı ateş düşecek?
Bakan yuhalanıyor, vali kendini tepkilerden zor kurtarıyor.
Bu savaşın bir kazananı olmadığı apaçık ortadayken bu ekilen nefret tohumları kime yarayabilir ki?
Bakan yuhalanıyor, vali kendini tepkilerden zor kurtarıyor.
Bu savaşın bir kazananı olmadığı apaçık ortadayken bu ekilen nefret tohumları kime yarayabilir ki?
Oysa önce
Kürt açılımı sonra barış süreci başlamamıştı.
AKP barış
sürecini ciddiye almadığını, bunu bir seçim malzemesi olarak kullandığı
iddialarının gerçekliği artık kanıtlandı.
AKP’nin ne
kadar yanlışı varsa HDP’nin de bir o kadar yanlışı olduğunu ifade etmek gerek.
PKK ve KCK'nın
aslında hiçbir zaman barıştan yana olmadığını, bugüne kadar süreci sabote etmek
için yaptıkları eylemleri anımsadıkça asıl amaçlarının üzüm yemek değil bağcıyı
dövmek olduğunu daha iyi idrak edebiliyor herkes!
Ve çünkü
kendileri Kandil'de güvenli şekilde kanlı eylemleri organize ederken gencecik
insanları, bile bile ölüme yolladıklarını gariban Kürt aileler de anlamış
vaziyette...
Evet, Kürdüyle Türküyle, Lazıyla, Arnavudu, Boşnak’ı,
Gürcüsü ile bu millet yavaş yavaş, acı çeke çeke uyanıyor!
Keşke daha önce uyanabilseydik…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder