Sansür Fransızca “censure”
kelimesinin Türkçeye girmiş hali… Türk Dil
Kurumu Sansürü şöyle açıklıyor: Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin
hükumetçe önceden denetlenmesi işi, sıkı denetimi…
Peki sansür gerçekten de etkili bir yöntem mi?
Yani gerçekten de bir eseri ya da her hangi bir düşünceyi
engellemeye yarıyor mu, yoksa o çalışmayı daha da ilgi çekici hale getirip
değerini artırıyor mu?
Eğer bir şeyi engellemek ve yaygınlaşmamasını
istiyorsanız yapacağınız işin sansür olmadığını düşünüyorum.
Son yıllarda, özellikle de AKP döneminde garip bir sansür
uygulaması dikkat çekiyor. Bir şeyi sansürleyip yasaklarken sonucunu asla kavrayamıyorlar!
Bir yandan sansür koyan devlet, özellikle sinemada, gerek
belgesel, gerekse kısa veya uzun metraj Kürt temalı filmlere Kültür Bakanlığı vasıtasıyla
inanılmaz bir maddi destek verdiği görülüyor. Sadece Kültür Bakanlığı değil aslında,
bir çok festival Kürt temalı filmlere daha çok şans tanıyor. Bunlar arasında if
Film Festivali, Akbank Kısa Film Festivali ve Gezici Festival başı çekiyor.
Adana Altın Koza ve Antalya Film Festivali de Kürt filmi gördüğünde yelkenleri
suya indirenlerden…
Bu festivallerin komisyonlarındaki Kürt lobisinin gücünden
midir nedir, bilemiyorum ama son 15-20 yıldır “Kürtler” üzerinden film yapmak moda
oldu sanki ve Kürt konusu sömürüldükçe sömürüldü. Ayrıca Reha Erdem gibi usta
bir yönetmen bile konuya kayıtsız kalamayıp, PKK gerillası olmak zorunda kalan
genç bir kadının hikayesini anlattığı “Jîn” adlı film çekmekten kendini
alamadı.
Bu dönemde film mi çekmek istiyorsunuz, karakterlerinizi
Kürtlerden seçin, bir de durumu ajite edin festivaller filminizi havada kapar.
Peki ya sansür mekanizması Kürt filmlerine dokunmuyor mu?
Dokunuyor elbet, dokunmaz olur mu?
Lakin amaç gerçekten sansürlemek mi, yoksa (farkında
olmadan)reklamını yapmak mı, anlamak pek de kolay değil!
En taze örneğini 34. İstanbul Film Festivali'nde yarışma
dışı gösterilmesi gereken Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu'nun yönettiği
'Bakur/Kuzey' belgeseli yaşadı.
Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu büyük bir cesaret
örneği göstererek(!) yaptıkları, Türkiye'deki PKK kamplarındaki yaşantıyı anlatan
belgesellerini İstanbul Film Festivali'ne yolluyor ve ön elemeden geçirtme
başarısı sağlayarak, gösterim hakkı kazanıyorlar.
PKK kampları, hem de Türkiye sınırları içinde…
Daha önce hiçbir yerde yansımamış görüntülerin yer aldığı
bir belgesel.
İster Kürt olun, ister Türk ya da Laz veya Çerkes…
Objektif ve sanatçı/gazeteci gözüyle baktığınızda, mesleki
anlamında önemli bir iş var ortada.
Gerçekten belgeselde ne anlatılıyor? Terör örgütünün
propagandası mı yapılıyor, yoksa sadece gündelik yaşamlarından kesitler mi yer
alıyor, bilmiyorum!
Fakat belgesel son anda sansür kılıcının öldürücü(!)
darbesiyle kendini festival dışında buldu. Gerekçe ise belgeselin eser işletim
belgesine sahip olmamasıymış.
Hadi canım..
İyi de, İFF bugüne kadar bir çok filmi eser işletim
belgesi olmadan göstermiş bir organizasyon.
Bu gerekçeye kim inanır, belki Kadir İnanır(!)
Böyle mazerete böyle
espri :D
Kültür Bakanlığı belli ki, Türkiye sınırları içinde PKK
kamplarının belgelenmesiyle ilgili bir sıkıntı yaşamış ve bunun kamuoyuyla
paylaşılmasını engellemeye çalışmış.
Peki bu sansür işe yaradı mı?
Elbette ki hayır…
12 Eylül döneminde bir çok film, şarkı, roman, gazete
dergi, üstelik pornografik unsur yasaklanıp sansürlenir ama bi şekilde el altından
hedef kitlesine ulaşmayı başarırdı.
2015’te de durum farklı değil! Hele internet çağında asla…
Türkçesi ‘Kuzey’' Kürtçesi “Bakur’ belgeseli de
sansürlenip festival dışına itilince kıyamet koptu. Sosyal medya çalkalandı… Yılların
İstanbul Film Festivali 34. yılında karizmasını fena çizdi! En baba yönetmenler,
yazarlar, aktör ve aktrisler ya festivalden filmlerini çekti ya da çok sert
açıklamalarla sansürü ayıpladılar.
Üstüne üstelik Ankara Film Festivali’ne bile sirayet eden
sansür belası yüzünden ünlü yönetmen Onur Ünlü başkanlığındaki jüri festivalden
çekildiğini açıkladı.
Çok enteresandır, geçen yıl Antalya Altın Portakal da, ön
jürinin seçtiği, Reyan Tuvi'nin gezi olaylarını derlediği 'Yeryüzü Aşkın Yüzü
Oluncaya Dek' belgeselini festivalden atmış ama ne yazık ki, ‘Bakur’a verilen
destek Tuvi’nin çalışmasına verilmemişti. Hatta Onur Ünlü başta olma üzere bir çok
yönetmen, filmlerini çekmeyi nedense akıl edememişti.
Buna rağmen Reyan Tuvi'nin gezi belgeseli ummadığı bir
ilgiye karşılaşmış, ulusal ve uluslararası bir çok başka festivalden davetler
alarak teselli bulmuştu.
Bakur, yani Kuzey belgeselinin başına gelecekler de
farklı olmayacak. Bilakis daha fazla ilgi göreceğini kestirmek kehanet olmaz.
Belgesel yasaklanmasaydı belki festival hengamesi
arasında kaybolup gidecekti. Amma ve lakin şimdi, ulusal ve uluslararası bir
çok festival Bakur’u duydu. Sansür sayesinde herkes bu belgeseli merak ediyor.
Emin olun ki belgeseli çeken arkadaşlar, sansürcü başına
dua ediyorlardır… Şimdi gelsin festivaller, gelsin ödüller! ;)
https://twitter.com/inSanatDernegi
https://twitter.com/inSanatDernegi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder