Aslında birinin yavrusu olmak hiç de kötü değil.
Hem kim birilerinin yavrusu değil ki…
Eğer ortada bir yavru varsa, mutlaka ana da var demektir.
Yavru asla bir yavru olarak kalmaz ve zaman içerisinde,
yavruluktan (bebeklikten) çocukluğa ve derken ergenliğe geçer, ardından da
gençlik, orta yaş ve yaşlılık…
Fakat bazıları, 40’na da gelse ana için bir yavru, bir
çocuktur.
Evet, insani ilişkilerde böyledir de devlet ilişkilerinde
durum nasıl olmalıdır?
KKTC, yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne hala yavru vatan
demek ne kadar doğru olabilir?
1983’te kurulan, gerek Anavatan’dan ayrı ve ufak tefek
olması, gerekse uğrunda çok bedeller ödenmesi nedeniyle Kıbrıs’a yavru vatan
dedik durduk.
E insan ömrüyle 32 yaşına gelmiş bir devlete hala “yavru” demek
Anavatan’ın hoşuna gitse de yavru vatanın bundan sıkıntı duyması da
kaçınılmazdı.
Nitekim KKTC’nin yeni seçilen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı
da “Yeter ama eşek kadar adam olduk, hala yavru da yavru… Ne yavrusu? Bize yavru demeyin, diyecekseniz kardeş, deyin, canım deyin,
ciğerim deyin, artık bana bebek muamelesi yapmayın!” diyerek Anne Vatan’a postasını
koydu.
Anavatan’nın babası da geri durur mu? O da açtı ağzını yumdu
gözünü, "Ağzından çıkanı kulağının duyması lazım. Bu ülke Kuzey Kıbrıs’a
bir bedel ödedi. Şehitler verdi. Acaba Sayın Akıncı bu mücadeleyi tek başına
yürüteceğini mi düşünüyor? Kuzey Kıbrıs’a bakışımız yavru vatandır. Bundan
sonra da bu devam edecektir” diye harladı.
Bu karşılıklı gerilimden sonra gelen bilgilere göre seçilmiş
iki reisi cumhur konuşup, koklaşıp ortamı yumuşatmışlar.
Laf arasında da Anavatan’ın babası, artık kendi ayakları
üstünde durmak isteyen yavrusuna “İlk ziyaretinizi Ankara’ya
gerçekleştirirsiniz…” diye tembihlemiş.
Peki Akıncı’nın buna yanıtı ne olmuş dersiniz?
“Bizi başka tanıyan ülke mi var; elbette Türkiye ‘ye
gideceğiz”
Ne oldu? Şaşırdınız mı?
KKTC’yi bizden başka kimse tanımıyor mu?
Hay Allah, neden ki?
Bizim onu yıllardır bir yavru olarak tutmuş olmamızın bunda
etkisi var mıdır acaba, ne dersiniz?
Bir türlü büyümesine, kendi ayakları üzerinde durmasına izin
vermemiş olmamız bunde etken mi oldu acaba?
Hiç insan kendi yavrusunun gelişmemesini ister mi?
Yani, insan dediğime bakmayın, devlet işte!
Yavru vatanımızı bizden başka kimse sallamıyor mı?
Kürt kardeşimiz de yıllardır arka bahçede kendi evini yapmak
istiyor ama ona da “hayır olmaz, senlen etle tırnak gibiyiz, ayrılamayız” diyoruz.
Ee ne olacak, KKTC yavru, Kürtler kardeş olarak mı kalacak?
Yavrumuz kendi ayakları üstünde, kardeşlerimiz de bir başına
var olamayacak mı, onların böyle bir hakkı yok mu ve daha yıllarca Türkiye’nin
kamburu olarak mı kalacaklar?