Perşembe, Haziran 12, 2014

Eğitimsizlik hastalığının tedavisi var mı?


Önce şunu sormak gerek: Eğitimsizlik bir hastalık mıdır?
Evet, hastalıktır ve tedavisi var. O da eğitimdir.
Bakın “eğitim” diyorum, “öğretim” değil.
Birine matematiği öğretebilirsiniz, çok iyi gitar çalmasını, şahane yemekler yapmasını öğretmek mümkün..
Fakat, öğretim ile eğitimi aynı anda uygulamaz, aynı dozda vermezseniz, ortaya Türkiye’de yaşaya halk gibi eğitimsizlik hastalığına yakalanmış milyonlar çıkar.
Türkiye’de halk ciddi şekilde adı konmamış bu hastalığa yakalanmış durumda.
Kenar mahalledeki kahvehaneden tutun da, üniversitede en üst seviye gelmiş bir akademisyenine bile bulaşmış durumda! Sporcusundan taraftarına, sanatçısından, hayranına... Siyasetçisinden seçmenine, öğretmeninde, kasabına, manavına dek, hemen herkeste bu hastalığın belirtilerini görmek olası!
İnanmıyorsanız açın bakın 3. Sayfa haberlerine. Ya da internet portallarında son bir yıldır yaşanan olaylara.
En taze örnek geçtiğimiz aylarda Konya Selçuk Üniversitesi’nde yaşandı. Bir profesör doktorun, bir doçent doktoru, kadın meselesi yüzünden boğazlayarak öldürdü.
Kenar mahallelerde olanları, kadına ve çocuğa uygulanan şiddeti işlemeye kalksam yazı bitmez...
***
Bursa’da belediye otobüslerine bindiğiniz zaman şöyle bir manzara dikkatinizi çekti mi?
Ön taraf tıka basa dolu arka taraflar boş. Şoför uyarıyor: “arkaya ilerleyelim arkadaşlar!”
Tık yok… Tüm vatan evlatları, ağabeyler, ablalar, amcalar dayılar birbirine bakıyor, şoförün bu uyarısını kimse üzerine alınıp da arkaya gitmek için kılını kımıldatmıyor.
Bazen şoföre soruyorum durumu. “Ne yapayım, onlarla mı uğraşayım, araç mı kullanayım, bilmiyorum” diyerek çaresizliğini ifade ediyor.
Benzer bir duruma Metro görünümlü BursaRay’da da sıkça rastlıyoruz. Bindiğiniz bir vagondan ineceğiniz durakta inmeniz binmeye çalışan yolcuların vicdanına kalmış. Çünkü siz inmeye yeltenmeden, yer kapmak için kapılara hücum eden bencil ahali yüzünden inmeniz bir hayli güç.
***
Gelişmiş ve eğitimli toplumlarda başkalarının hakkına saygı vardır. Önce inenlere yer verilir ki, binenlere yer açılsın.
Metro istasyonlarında yürüyen merdivenlerin sol tarafı daima boş bırakılmalı.
Nerede?
Elbette ki eğitimli toplumlarda… Bizde ise sağına soluna bakan yok, sizin aceleniz varsa yandınız demektir. Çünkü yürüyen merdivenden hızlı çıkabilmeniz için ciddi bir mücadele vermeniz gerekli.
Başkalarının hakkına saygısızlık, bencillik, trafik lambalarında beklerken gereksiz kornaya basmak, sarı ışıkta aracın hızını yavaşlatmak yerine daha da hızlandırmak, yayaların üstüne araç sürmek, yere çöp atmak, tükürmek hep eğitimsizlik hastalığının belirtileridir.
Eğer siz de bunları yapıyorsanız, fena halde hastasınız demektir.
En iyi yöntem, önce kendi kendinizi eğitmek…
Siz iyileşip farkında olmaya başladığınızda bu hastalıktan mustarip olanların illetten kurtulmalarına yardımcı olmanız mümkün…
Eğitimsizlik hastalığının ilacı yok, hastanesi yok, doktoru yok.
Tek çare sizsiniz, kendi kendinizi eğitmeniz zor değil, sadece fark edin, bakın, görün ve idrak edin, yani anlayın!
Sadece size yapılmasını istemediğiniz davranışları başkalarına yapmayın!
Geçmiş olsun…

Not: Burulaş için BursaRay'da dikkat edilmesi gereken kurallar için daha önce şöyle bir tanıtım filmi demosu hazırlamıştık: http://insanat.web.tv/video/p4bcksf5xri

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Eğitimlilerin tutumu da farklı değil ki;
* Otobüs kapısının tam önünde heykel gibi durup inmek isteyenlere yol vermeyi akıl edemeyen, yanında ayakta dikilen yaşlıyla göz göze gelmemek için dışarısını seyreden veya gözlerini kapatan gayet düzgün giyimli, kulaklarında kulaklıkla müzik dinleyen, saçı, makyajı, parfümü (erkekse traş losyonu) buram buram kokan gençler,
* Kaldırımdan yürümek varken ısrarla (kaldırımın yanında parketmiş arabaların dışında) yolda yürüyen, kendisini ikaz etmek için korna çalan arabalara ters ters bakan her yaştan kaldırım özürlüler,
* Aynı şekilde bebek arabasıyla gezintiye çıkan sorumsuz anneler,
* Kendisi kaldırım hizasında yürürken elinden tuttuğu çocuğu arabaların hizasında yürüten, ikaz ettiğinizde "ben elini sıkı tutuyorum, asıl sen dikkat et!" diye diklenen hepten geri zekalı kaldırım özürlüler
* vb... vb...

Unknown dedi ki...

Eğitimlilerin tutumu da farklı değil ki;
* Otobüs kapısının tam önünde heykel gibi durup inmek isteyenlere yol vermeyi akıl edemeyen, yanında ayakta dikilen yaşlıyla göz göze gelmemek için dışarısını seyreden veya gözlerini kapatan gayet düzgün giyimli, kulaklarında kulaklıkla müzik dinleyen, saçı, makyajı, parfümü (erkekse traş losyonu) buram buram kokan gençler,
* Kaldırımdan yürümek varken ısrarla (kaldırımın yanında parketmiş arabaların dışında) yolda yürüyen, kendisini ikaz etmek için korna çalan arabalara ters ters bakan her yaştan kaldırım özürlüler,
* Aynı şekilde bebek arabasıyla gezintiye çıkan sorumsuz anneler,
* Kendisi kaldırım hizasında yürürken elinden tuttuğu çocuğu arabaların hizasında yürüten, ikaz ettiğinizde "ben elini sıkı tutuyorum, asıl sen dikkat et!" diye diklenen hepten geri zekalı kaldırım özürlüler
* vb... vb...