Cuma, Haziran 15, 2007

Ha futbol, ha deprem…

Cehenneme yeni atanan acemi zebaniyi gezdirme görevi usta zebaniye verilmiş। Deneyimli zebani çaylak zebaniye işin inceliklerini öğretirken de cehennem kuyularını gezdiriyormuş.Fokur fokur kaynayan kocaman bir kuyunun başına geldiklerinde usta zebani, "Bak, iyi bak!" demiş "Burada Amerikalılar yanıyor. Kuyunun başında, elinde değnek olan görevliye dikkat et, sen de o işi yapacaksın. Kuyudan çıkmaya çalışanları, ustaların yaptığı gibi değnekle, ateşin içine bastıracaksın ki çıkamasınlar"

Acemi zebani merakla yapılan işi incelemiş. Sırasıyla, Almanların, İtalyan, Fransız, Rus, Arap, Japon ve Afrikalıların günahlarını çektiği kuyuları gezmişler. Hepsinin başında bir görevli, çıkmaya yeltenenleri ateşin içine bastırıyormuş.
Derken, başında hiçbir görevlinin bulunmadığı bir kuyunun yanından geçmişler. Fakat Usta zebani, bir şey demeden öteki kuyulara yönelmiş ki, çaylak sormadan edememiş:
"Bu kuyuda neden kimse yok!"

Usta zebani yarı ukala, yarı bilge bir tavırla çaylak zebaniyi yanıtlamış!""Ha o mu, önemli değil canım… O kuyuda Türkler yanıyor. Dışarı çıkmaya çalışan oldu mu, hemen alttan biri diğerinin ayağından dibe çekiyor. Biz de o nedenle Türklerin başına görevli koymaya gerek görmedik"
***
Fenerbahçe 100. yılında şampiyon oldu! Beşiktaş da olmuş, lakin Galatasaray olmayı becerememişti(!) 100. yılda şampiyon olma zorunluluğu varmış gibi… 2004'te İsveç'in köklü takımlarından Göteborg FK de 100. yılını kutlamıştı. Zira kimse Göteborg şampiyon olsun diye İskandinavya'da yırtınmamış, hatta olamadığı için ayıplamamıştı İsveç takımını.
***
Fenerbahçe, gereksiz bir anlam yüklenilen böylesi bir sezonda şampiyon olmanın coşkusunu yaşarken, Türk futbolu tarihinin en seviyesiz yılını geride bıraktı. Hem futbol kalitesi, hem de yöneticilik, taraftar olayları, şike söylentileri, tehditler, hakaretlerle Türkiye tarihine utanç harflerle not düşülecek bir futbol sezonu noktalandı.
"TFF, (sözde üç büyük) kulüpler ve medya" suçlu sandalyesine oturtulacak kurumlar arasında yer alıyor।

Yer alıyor almasına ama bunları o sandalyede kim yargılayabilir ki bu ülkede?
***
Bundan 10 yıl öncesini, Galatasaray'ın üst üste şampiyonluk sürecine girdiği ve sonuçta UEFA, ardından da Süper Kupa'yı Türkiye'ye getirdiği sezonları anımsayanınız var mı?
Oynanan futbol nasıldı, tartışılan konular neydi biliyor musunuz?
O sezon Galatasaray zaferler kazanıp, "9 puan gerideyken dahi şampiyonluklarının engellendiğini iddia edip, ligden çekileceği tehdidini savurmuş muydu?"
***
Futbol seviyesi bugünkü kadar yerlerde sürünmedi hiç!
Yazık ki, UEFA zirvesine çıkmış bir kulüp ve taraftarı seviyede öyle bir irtifa kaybetmiştir ki, fıkrada olduğu gibi "ayağından çektiler de ondan böyle oldu" mazereti geçerliliğini yitiriyor bu noktada।

Evet, Fenerbahçe Galatasaray'ın seviyesine çıkamamıştır, ne camia olarak, ne futbol kalitesi ne de uluslararası başarı oranında Türk futbolunu dibe vurdurmuştur.
Amma ve lakin, Galatasaray camiası, son Fenerbahçe maçında olanlarla ezeli rakibinin seviyesinden de alta düşmüştür.
(Çünkü daha önce Kadıköy'de olanlar değil de Mecidiyeköy'de yaşananlar anımsanıyor! İnönü'de bir gencin bıçaklanarak öldürüldüğü bile unutulduğuna göre…)
6-0'lık yenilginin ardından Fenerbahçe'yi alkışlayabilen Başkan Özhan Canaydın seviyesizlik denizinde boğulmuştur।

Hıncal Uluç çekmiştir ayağından, Aziz Yıldırım ve Demirören tutmuştur belinden, camiası eline koluna yapışmış, taraftarı son darbeyi indirmiş, medya dibe vuruşun resmini çekmiştir, Galatasaray ile birlikte Türk futbolunun...
Belki de en büyük suçludur, bize Türk medyası diye yutturulan İstanbul medyası!
Sanki Türkiye İstanbul'dan, sanki futbolumuz Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray'dan ibaretmiş gibi!
***
Sahi, futbol bir yana Türkiye'nin bu halde olmasında medyanın payı ne kadardır, bilen var mı acaba?

Erzincan'da, Afyon Dinar'da deprem olurdu eskiden, İstanbul medyası birkaç satırda aktarır, enkazdan birileri sağ çıkmışsa, falanca sanatçının haberinin altında sıkıştırırdı olanları!
99 körfez depreminden sonra iliklerine kadar hissedince korkuyu, belki düzelir dedik İstanbul medyası. Fakat gene değişmediği anlaşılıyor. En son Manyas'ta oluşan depremlerde bile İstanbul'u düşündüler, hesaplarını bunu üzerine yaptılar.
Aman İstanbul'a zeval gelmesin(!)

Çünkü Tekirdağ'da yaşayan Traklar… Yalova, Sakarya, İzmit ve Bursa'da Bizanslı, Bilecik, Eskişehir ve Bolu'da Hititli, Manisa, Balıkesir ve Çanakkale'de Truvalı yaşıyor ne de olsa(!)
Oldu olacak İstanbul'un adını da "Ceneviztan" olarak değiştirip bağımsızlığını ilan etseler de rahatlasak(!) diyesim geliyor!
***
Ha futbol, ha deprem…

Spor olarak görülürdü eskiden futbol, coştururdu; şimdi deprem gibi yıkıyor ve yakıyor.
Ne zaman bu ülkede sporun futboldan, Türkiye'nin İstanbul'dan ibaret olmadığı anlaşılacak, belki o zaman seviye de artacak, kalite de!

Hiç yorum yok: