
Yandaş gazeteci Süleyman Özışık twiter hesabından yaptığı
paylaşımda aynen şöyle yazmış:
“İslam dünyasının kutsal mabedleri arasında özgürlüğüne kavuşan
ilk mabed Ayasofya oldu”
Ne?
Kutsal mabed mi?
Bunu bir Ortodoks dese anlarım… Zira onlar için bir anlamı
var.
Çünkü, Haçlı seferleri 1204’te İstanbul’u işgal ettiklerinde
Ortodoks Hıristiyanlar ve Yahudiler’i katletmiş, Ayasofya’yı yağmalayıp kutsal
mabette bir fahişeye dans ettirip şarkı söylettiğini yazıyor tarih kitapları.
Tarihçi Erhan Afyoncu 2016’da Sabah Gazetesi’nde kaleme
aldığı “Batılılar
Ayasofya’da kan akıtıp, eğlence düzenledi” başlıklı yazısında “Fatih Sultan
Mehmed ise mabetten bir mermerin bile sökülmesine müsaade etmemişti" diye yazmış…
Ayrıca kimi kaynaklar, Fatih’in, minareler dikip camiye
çevirmesine rağmen Ortodoksların Ayasofya’ya gelip ibadet etmelerine de izin
vermiş…
Şimdi bu açıdan bakınca, Ayasofya nasıl oluyor da
Müslümanlar için kutsal mabed statüsüne giriyor?
Hangisi daha Türk halkı için daha kutsal ve milli olan?
Ortodoksların ibadet
yeriyken camiye çevrilmiş Ayasofya mı, yoksa Sultan Ahmet mi?
Birini Ortodoks Hıristiyanlar kendileri için yapmış,
diğerini de atalarımız, padişahlarımız Müslümanlar için, Ayasofya’ya nispet
olsun diye, hemen dibine inşa etmiş!
Şimdi sen, el oğlunun mabedine sahip çıkıp camiye
çeviriyorsun, yanı başındaki ata yadigarı Sultan Ahmet’i yok sayıyorsun.
Hadi ben demiyorum, Sn Erdoğan diyor; Daha Sultan Ahmet’i
dolduramazken, bu Ayasofya aşkı neyin nesi?
Ayasofya İstanbul’un fethinin simgesiymiş…
İyi de İstanbul’un tamamı fethin simgesi değil mi?
Bir de neymiş, Kılıç Hakkı imiş?
Ee tamam da, şimdi Balkanlarda onca tarihi camimiz var,
kalkıp Yunanistan da sen benim atalarımın mabedini cami yaparsan ben de
ülkemdeki camileri kilise yapıyorum derse…
Ki, Yunan Milletvekili Tanasis Milonas, Ayasofya’nın ibadete
açılması kararına karşılık olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik'teki evini
“Pontus Soykırımı Müzesi”ne dönüştürülmesi teklifinde bulunduğu haberleri
dolandı sosyal medyada.
“Yok yapamazlar” demeyin…
Bir çok kişi de “Ayasofya’yı cami yapamayız” diyordu…
Şimdi, eğer Yunanistan parlamentosu böyle bir karar alırsa,
mutlu olur musunuz?
Evet, eminim bir çok kişi mutlu olur ve sevinir…
Çünkü bu ülkede “keşke yunan kazansaydı” diyen birini baş
tacı etmiş onun tarihi zırvaları ciddiye alan, gerçek sanan ve bu yüzden,
Türkiye Cumhriyeti’nin kurucu önderi, Kurtuluş Savaşı kahramanı Atatürk’ten
nefret ediyorsa, sorarım o zaman, Ayasofya’yı tekrar ibadete açmak ülke çıkarı
ve menfaatlerine ne faydası olabilir?
Ama benim anlayamadığım nokta şu:
Daha geçen seneye kadar Ayasofya ibadete açılsın diyenlere
hakaret eden Recep Tayyip Erdoğan, ne oldu da ülkenin çok ciddi turizm geliri
sağlayan bir kaynağı bir kalemde silip, kendi söylediğinin tersini yaptı?
Anlayamadım, dediğime bakmayın, pek ala hepimiz biliyoruz ki
Erdoğan artık tükendi, tamamen tribünlere, kendi muhafazakar ve milliyetçi
tabanına oynuyor…
İç politikada ne kadar işine yarayacak, zaman gösterecek ama
dış politikada etkilerini çok geçmeden derin şekilde hissedeceğimizi düşünüyorum.
Ha bu arada, Yeni Türkiye’de alınacak her karar beni
şaşırtmıyor, harakiriden başka bir şey olmayan Ayasofya’nın ibadete açılması
kararı da öyle, yarın bu karardan vazgeçilirse inanın o karar da beni
şaşırtmayacak.
Çünkü bu ülkede her şeye tek bir kişi karar veriyor ve “Tekrar
müze yaptım” derse, bugün alkışlayanlar yarın da müze yaptığı için alkışlayacaklardır, kimsenin kuşkusu
olmasın…
Bu arada bir kaç satır da Muharrem İnce’ye yazmak isterim…
Sn İnce, “Ayasofya Türkiye sınırları içindedir ve İbadete
açılması kararı Türkiye’nin egemenlik hakkıdır. Buna Rusya, ABD, Yunanistan
veya başka bir ülke, kuruluş karar veremez” dedi… Tamam doğru da, mesele o
değil ki, Muharrem abi, sen kalkıp “Davet gelirse ilk namaza giderim” dersen o
zaman yapılanı meşru kılmış olmuyor musun?
Çünkü asıl mesele Ayasofya'nın cami olması değil, Ayasofya zaten ibadete açıktı ve 5 vakit ezan
okunuyordu, bunu sen de biliyorsun. Bu kararla, Atatürk'ün imzası ve kurduğu
Cumhuriyet tartışmaya açıldı. Nabız yoklandı. Önümüzdeki aylarda Atatürk ve
Cumhuriyet düşmanlığı katlanarak devam edecek…
Tarihçi Sinan Meydan konuyla ilgili tehlikeye dikkat çekti.
Meydan, "Danıştay 10. Dairesinin vermiş olduğu karar, sadece bir binanın
veya müzenin camiye dönüştürülmesi basit bir kararı değildir. Bu karar Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin kuruluş felsefesine ve temeline indirilmiş yok edici
darbedir. Bu kararla, Türkiye Cumhuriyetini kuran iradenin geçersiz olduğu ve
Cumhuriyetin geçersiz ilan ettiği iradenin geçerliliği kararıdır. Cumhuriyeti
yıkmak isteyenler, ilk adım olarak padişahlık döneminin kamusal tasarruflarını
kabul etmektedirler. Türkiye Cumhuriyeti, Topkapı Müzesini, padişah ailesine
iade etmek zorunda kalacaktır. Bu karardan sonra, yıkılıp, yerini Türkiye
Cumhuriyetine bırakan Osmanlı Devletinin kamusal tasarruflarını yeniden
canlandırmanın yolunu açmıştır. Kurtuluş savaşı şehitlerimizin kanıyla kurulan
Cumhuriyet, mahkeme kararıyla son bulmuş olacaktır!" diye yazdı...
“Davet gelirse giderim sözünü” yoğun katılım olur, pandemi
koşullarına özel önlemler alınır düşüncesiyle söyledim. Bir önlem alınmayacaksa
sorun yok. Namaza çağrının ezan olduğunu “Tayyip Erdoğan’a dokunmak ibadettir”
diyenlerden öğrenecek halimiz yok. Şeklindeki savunmaya geçmen inan zevahari
kurtarmaya yetmemiş sn İnce, zira, tıpkı “adam kazandı” demen gibi bu söz de
hanene eksi puan olarak kayda geçti bile…
Haydi hayırlı tıraşlar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder