Uzun süredir, youtbe üzerinden Ünsal Ünlü, Ruşen Çakır,
Levent Gültekin, Said Sefa, Emin Çapa, Çağlar Cilara, Efe Aydal, Ahmet Bozkuş
ve Memduh Bayraktaroğlu gibi, normal (yaygın) tv kanallarında izleme olanağı
bulamadığım yorumcuları izliyor ve yakinen takip ediyorum..
Özellikle, Ruşen Çakır ile Ünsal Ünlü’yü düzenli şekilde (aksatmadan)
izlemeye çalışıyorum.
Son söylemlerinde, özellikle de Ünsal Ünlü’nün "Birleşe
birleşe kazanacağız" sözüne takıldım.
Elbette, başarılı olmak için birlikte hareket etmek, tek
yumruk olmak lazım.
"Birleşe birleşe kazanacağız" diye haykırmak
insanın içine coşku katıyor, gaza da getiriyor, evet de…
“Birleşebiliyor muyuz?” sorusunu yöneltince, hiç de
birlik olamadığımızı üzülerek görüyorum.
"Birleşe birleşe kazanacağız" demek yetmiyor, çünkü
bu söylem sadece sözde kalıyor, lafta evet, gerçekte asla…
Ünsal Ünlü’nün son yayınının Youtube videosunun altına
yorum olarak yazmaya yeltendim önce: "Birleşe birleşe kazanacağız"
güzel bir slogan da, birleşebiliyor muyuz Hocam?” diye yazdım ama sonra vazgeçtim.
Çünkü biliyorum ki bu tür eleştirilere pek tepki
vermiyor. Yok sayıyor… Benzer durum Ruşen Çakır için de geçerli..
Duyarlar mı, yoksa kulaklarının üstüne mi yatarlar
bilmiyorum ama ben de kendi köşemden konuyu irdelemeye ve buradan sormaya karar
verdim:
Birleşmek, birlik olabilmek için ne yapıyoruz? Bir
çabamız mı var, yoksa sadece kendi eksenimizin etrafında mı dönüyoruz? Yılmaz'a "tu kaka", Levent'e
"ıyyy" Muharrem'e "de git", Suat'a "hadi oradan, sen
de kimsin?" diyerek nasıl olacak bu birleşme? Kiminle birleşeceğiz?
Ruşen, Ünsal, Oğuz vs vs belki siz birleştiniz de... Biz teee 27 Mart 1994'ten başlayarak
bölüne bölüne, parçalana parçalana, birbirimizden tiksinerek gelmedik mi bugünlere?
Birbirimizi sevmek zorunda değiliz de hiç olmazsa saygı duymak gerekmez mi?
Bazılarımız salt kötü olabilir mi?
Ya da salt iyi midir bazılarımız?
Yapılanların olumlu tarafını görmezden gelip, sadece
kendi doğrularımıza kıymet biçerken "şahsım(!)" ülkenin neredeyse tanrısı
oldu. İnanın bana, bu açıdan bakınca "birleşe birleşe kazanacağız" sloganı
işe yaramıyor. Çünkü birleşemiyoruz, biz kahrolası egolarımıza gem
vuramayıp, birleşemedikçe de...
Ha bu arada; gençlere o kadar da güvenmeyin, benzer söylemler
Gezi olaylarından sonra da dillerdeydi, “gençlik
gümbür gümbür geliyor” deniyordu, ya ne oldu?
Youtube’de Erdoğan’ın videosuna atılan yüz binlerce
dislike sizi aldatmasın.
Demokrasinin kağıt üzerinde olduğu bir toplumda “dislike”ların
hiçbir hükmü yoktur!
Esas sormamız gereken soru şudur:
Ülke nasıl bu duruma geldi?
Erdoğan bu kadar güçlenirken muhalefet ne yaptı?
Halk cahil bırakılırken muhalefetin eli armut mu
topluyordu?
Hep suçu vatandaşta arıyoruz da, Erdoğan mutlak tek adam
haline gelirken muhalefetin kendini halka anlatmayı beceremediğini, işin ilginci, bunun için somut olarak harekete geçmediğini de unutmayalım…
Sokakta yaptığımız röportajlarda görüyoruz. (Ki anketler de bunu
gösteriyor) tüm olanlara rağmen hala Ak Parti ve Erdoğan’a oy vereceğini söyleyenlerin
çıkması, muhalefetin bugün bile alternatif olmaktan uzak olduğu, kendini
vatandaşa anlatamadığı anlaşılıyor.
Ve elbette muhalefet çizgisinde olanların "Birleşe birleşe kazanacağız"
demelerinin anlamını yitirdiği yüzümüze tokat gibi çarpıyor…
Birleşe birleşe kazanılır kazanılmasına da biz
birleşemiyoruz ki.
Neyse biliyorum ki, yine görmezden geleceksin(iz),
biliyorum ki bu eleştirim de güme gidecek çünkü tabandan, sokaktan, sokağın
nabzını tutan insanlardan uzak durup anlamak için çaba sarf etmediğiniz sürece
yarın öbür gün “Erdoğan gidecek, şerdoğan gelecek!” desem tesiri olur mu?
Çünkü bugüne kadar "Birleşemeye birleşemeye, yani bölüne bölüne kaybettik!"
Aha buraya yazıyorum; yarından sonra da durum farklı olmayacak...
ÜNSAL ÜNLÜNÜN SON VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder