Genç yazar ve müzisyen Burçak Çöllü yazmış, yazmakla da
kalmayıp müziklerini de yapmış.
Oyunun rejisi usta yönetmen Yiğit Sertdemir’e ait…
Oyunculuklar şahane, dekor, kostümler ve hatta makyaj
muhteşem, temanın ruhunu öyle güzel yansıtmış ki, oyun başladığında ilk
replikler söylenmeye, oyun akmaya, konu anlaşılmaya başladığında, “galiba
sezonun en güzel oyununu izliyoruz” dedim kendi kendime…
Nilüfer belediyesi Kent Tiyatrosu hiçbir fedakarlıktan
kaçınmamış oyunun hakkını sahneye yansıtılması için.
Nazım Hikmet tıka basa dolu, en önde Kent Tiyatrosu’nun kurucusu
eski başkan Mustafa Bozbey ve eşi, hemen yanında ise yeni başkan Turgay Erdem
ve eşi ve diğer Nilüfer Belediyesi yöneticileri pür dikkat oyunu izliyor. Bense
ikinci balkonda anca kendime yer bulmuşum ama iyi ki de oradan izliyorum,
inanın bu oyun en güzel yüksek bir yerden, tepeden izlenir, zira öyküyü idrak
etmek için en iyi açı burası.
Karagöz Ustası Hayali Tacettin’in son gösterisini izliyoruz.
Yönetmen Sertdemir, çok iyi kurgulamış her şeyi, hem gölge oyunu, hem tiyatro,
hem sinema filmi, hem de televizyon şovu izliyoruz sanki, geriye dönüşler, sahne
arkasından konuşan (sadece sesini duyduğumuz) sunucu ve Hayali Tacettin’in
mübadele yıllarında, daha henüz çocukken yaşadığı olayın iz düşümleri canlanıyor
sahnede.
Oyun, hayali bir adaya düşmüş Türkiye’den sürülen Rumlar ile
Yunanistan’dan sürülen Müslüman Türklerin trajikomik öyküsüne odaklanıyor. Önce
gölge oyunu perdesi kuruluyor, Hayali Tacettin’in elleriyle hazırladığı gölge
oyunu materyalleriyle kendi hayalini anlatmaya başlıyor ve paralel geçişle gölge
oyunu sahnede canlanıveriyor…
Gerçekten de çok başarılı, çok özgün bir anlatım…
Evet evet, bu sezonun en muhteşem tiyatro oyunu. Bravo,
diyorum Nilüfer Belediyesi’ne, bravo emeği geçen herkese, oyunculuklar şapka
çıkarılacak seviyede… Belli ki çok emek, çok alın teri var, alkışı hak ediyorlar…
Sahnenin ortasında ada ve adanın ortasında ağaç metaforu, adanın döndürülmesi, çok etkileyici... Ada imgesinin daha da belirgin olması için kenarlara deniz efekti verilebilirmiş. Çünkü oyunu yukarıdan izleyince bu eksiklik daha da hissediliyor ya neyse...
1 Saat 15 dakika süren ikinci perdeden sonra, Hayali’nin
hayali uzamaya başlıyor, uzuyor, uzuyor, uzuyor…. E bit artık, e ama bu kadar
da olmaz ki…
Saat 20’de başlayan oyun (15 Dk ara ile birlikte) saat 23:15’te
bitiyor. Ardından seremoni vs vs…
Bu yılın en muhteşem oyunu, güme gidiyor…
Nasıl kısalır, yeni bir reji mi yapılır, bilemem ama 2019’ın
son aylarına doğru ilerlediğimiz bu çağda, her şeyin çok hızlı aktığını, insanların
sabırlarını zorlamanın anlamının olmadığını anımsatmak isterim.
İlk perdeden sonra, birkaç ayrıntı ile konu toparlanırsa
oyun ayakta alkışlanır…
Evet gala münasebetiyle insanlar yine ayakta alkışladı ama
bunun gala hatırına olduğunu unutmamak lazım.
Yoksa, gerçekten de çok güzel ve etkileyici bir iş var ortada.
Emeği geçenleri bir kez daha buradan da kutluyorum fakat, ama, amma ve lakin,
çok uzun, 3 saatlik bir oyun bu devirde izleyeni gerer.
Çünkü uzadıkça oyundan kopuyor, konu dağlıyor.
Verilen emeğe ziyan olmasın, bir buçuk, hadi olmadı iki saat
idealdir. Ama 3 saat çok, izleyiciyi yormamak lazım.
Sezonun en iyi oyunu olacakken…
Çok uzun çok…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder