Geçen hafta içinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, HaberTürk
kanalında Fatih Altaylı’nın canlı yayın konuğu oldu ve Bursa ile ilgili "Bursa'yı
alamamamız bizim kabahatimiz, iyi yönetemedik. Sorun vardı." dedi.
Bu sözlerini duyunca, “Aaa ciddi mi, gerçektin
mi, yapma be, vah vah vah(!)” diye içimden geçirdim.
Tabi Kemal bey karşımda olsa diyeceğim şudur: E
günaydııııın, yeni mi fark ettiniz? Madem yeni fark ettiniz, Bursa il teşkilatı
neden görevde? Ortada bir başarısızlık varsa bunun bedelini birileri ödemesi
gerekmez mi? Arada iki buçuk ay geçmiş ama siz CHP’nin başındaki insan olarak
hala bekliyorsunuz...
Bir futbol takımı düşünün; teknik direktörü başarısız,
takımını organize edemiyor ve kötü sonuçlar alıyorsa, yapılacak tek şey, o
teknik adamı görevden almak. “Der hele, lig bitsin de öyle bakarız durumuna…”
demenin mana ve ehemmiyeti yok zira takım düşmek üzere.
Çok mu alakasız bir benzetme oldu? Hiç sanmam. Bursa CHP’de tam da buna benzer bir durum söz konusu. İl Başkanı Hüseyin Akkuş başarısız bir
seçim kampanyası yürütmüş, ekibini doğru yönetememiş, az farkla kaybedilen
seçimin en önemli sorumlularından biri olmuştur.
Doğal olanı bu sonuçtan sonra il başkanının sorumluluğunu bilip istifa etmesidir.
Nerdee…
Üstü üste 9 Seçim kaybetmiş bir genel başkanının partisinin
il bakanı da istifa eder mi?
Etmez tabi…
Etmedi de…
Hüseyin Akkuş istifa etmedi, görevden de alınmadı.
E bu durum il teşkilatında sinirleri gerdi de gerdi, öyle
bir gerdi ki… Gerilen sinirler, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun söyleşi için geldiği Bursa’da Hüseyin Akkuş’un kafasına doğru telsiz mikron
olarak patladı.
Nereden bakarsanız bakın, rezillik, skandal, utanç
vesilesi…
CHP Bursa’de kalite yerlerde…
Bunun için Mustafa Bozbey’i suçlayanlar, partiden
ihracını isteyenler, şucu bucular…
Tek kelimeyle CHP’nin içinin nasıl kaynadığını, kaynayan
bu ateşi söndürmek için genel merkezin hiçbir girişimde bulunmadığını,
bulunuyorsa da başarılı olamadığı anlaşılıyor.
Bu CHP’nin il başkanlığında durum böyleyken ilçelerde
farklı mı ki?
Özellikle de merkez ilçe Osmangazi’de…
Bakın size başımdan geçen bir olayı anlatayım ve konuyu
kapatayım.
Kaz Dağları’nda Fazıl Say’ın vereceği konsere katılmak
için bazı sivil toplum kuruluşları ve CHP ilçe teşkilatları etkinliğe katılmak
için birer otobüs kaldırdı.
Ben de Osmangazi İlçe Başkanlığı’nın organize ettiği
otobüste yer buldum kendime…
Gece saat 02:00 gibi Kent Meydanı’ndan hareke ettik.
Başlangıçta her şey iyidi, şarkılar, türküler, sloganlar ve marşlar eşliğinde Bandırma
dolaylarına geldiğimizde aracın içinde arka taraftan sigara kokusu ve dumanı
gelmeye başladı. Birileri sigara içiyordu ve bunun için benimle birlikte,
sigaradan rahatsız olan birkaç yaşlı amca ve teyzeler, sigara içen grubu
uyardık.
Otobüs Bandırma çıkışında bir benzin istasyonunda ihtiyaç
molası verdi ve o grup dışarıda da sigaralarını içmeye devam etti. Fakat içlerinden
biri dışarıda sigara içmesine rağmen, yeni bir sigara yakmış ve elinde sigarayla
birlikte otobüse bindi.
Densizliğe bakar mısınız?
Onca uyarıya
rağmen, arsızca, terbiyesizce, saygısızca umursamadan yerine oturdu.
Bu saygısızlık karşısında ben biraz sesimi yükselttim
fakat ihtiyarlardan biri sigara içmeye devam eden şahsın üstüne yürüyünce ciddi
bir gerginlik oldu.
Bu arada, (sonradan öğrendim) sigara içmekte inat eden bu
şahsın Osmangazi İlçe Teşkilatı’nda önemli bir görevde olduğunu anımsatmak
isterim.
Keşke mevzu sadece sigara olsaydı. Diğer yöneticilere
yaptığım uyarılarda aldığım cevap daha da şaşkınlık verciydi.
“Arkadaşımız biraz alkollü, çok da üzerine gitmeyelim”
Nasıl yani?
Alkollü mü? İyi de biz sosyal sorumluluk kapsamında destek vermeye mi yoksa düğüne mi gidiyoruz?
Deplasmana giden taraftar otobüsünde miyiz yoksa, ciddi bir siyasi parti organizasyonu mu?
“Bu tür etkinliklerde alkol almamaları konusunda neden
uyarmıyorsunuz?” diye soruyorum, kimseden çıt yok!
Başkalarına saygı duymayan, kendinden başkasını
düşünmeyen bireylerden oluşan bir örgütün kime ne faydası olabilir?
Diyeceksiniz ki, “bu münferit bir olaydır, bir densizin
yaptığı aymazlık, teşkilatı bağlamaz”
Hayır efendim, bence bağlar… Çünkü teşkilatları bireyler oluşturur
ve o bireyler kalitesiz olunca sonuç da bu oluyor.
Eğitimli bireyler, başarısızlık durumunda sorumluluk
almayı bilir ve gereğini yerine getirir.
Eğitimsiz ve kalitesiz bireylerse, başarısızlığı asla
kabul etmez, hataları başkalarında arar, birçok şeyi de kendilerine hak
görürler.
O nedenle CHP il Başkanı istifa etmiyor, o nedenle Akkuş’u
eleştiren Recep Bayram, mikrofon fırlatmayı kendine hak görüyor!
Peki bunun etkilerini neye sebebiyet veriyor?
Neye olacak, bunları gören ve bilen vatandaşın güvensizliğine…
17 yıldır Ak Parti ve Erdoğan neden geldi ve gitmiyor
sanıyorsunuz?
Bu arada; Kaz Dağları'na giderken tanık olduğum bu olayı aslında yazmayacaktım. Fakat ertesi gün CHP'den beni kimse aramadı. Ne bir özür ne de başka bir açıklama. Baktım ki onlar aramıyor, sonra ben aradım, ve "kusura bakmayın, bir tatsızlık oldu" dedim, onlar da alkol mazeretini öne sürdüler yine...
Mikrofon olayının yaşandığını da duyunca Bursa CHP hakkında bir yazı hazırlamak da kaçınılmaz oldu. Nasıl ki Ak Parti'yi yanlışlarından dolayı eleştiriyorsak, CHP babamızın partisi değil ya (ki olsa ne fark eder) elbette onların pespaye durumunu da yazmak çizmek bizim görevimiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder