Gitmesek de görmesek de o festival bizim festivalimizdir…
Bizim midir gerçekten, Bursa’da yapılan, Bursa sınırları
içinde organize edilen her etkinlik o şehirde yaşayanların mıdır?
Bursa’nın hemen dibinde, Nilüfer İlçesi’ne bağlı Çalı
Köyü’nde (ki artık orası köy değil bir mahalle) Türkiye’nin ve hatta belki de Ortadoğu
ve balkanların ilk köy filmleri festivali organize ediliyor!
4 yıl önce ilk düzenlendiğinde, şöyle bi gezip görmüştüm festivali
ve pek bi canlılık yoktu…
4 yıl sonra (hafta sonu) tekrar gidip göreyim dedim.
İnanılmaz bir coşku, inanılmaz bir enerji ile karşılaştım…
Çalı Çevre ve Kültür Derneği, Nilüfer Belediyesi ile
organize ediyor festivali…
Bütçesi düşük ama heyecanları büyük.
3 gün sürüyor ve bildik festivallerin dışında bir konsepti
var.
Etkinlik Çalı top sahasında yapılıyor ve çadırını kapan ya
top sahasına ya da etraftaki çamlıkların arasına, yamaçlara çadır kurup
etkinliğe eklemlenebiliyor. Sadece dışarıdan gelenler değil, Çalı halkı da
etkinliğin tam da göbeğinde…
Peki Çalı Köy Filmleri Festivali’nin bunun dışında ne
özelliği var?
Neden Çalı’da yapılıyor bu etkinlik?
Neden, çünkü Türk Sineması’nın en önemli ilk dönem filmlerinden
biri Çalı’da çekildi.
Festivalin internet sitesi, www.califilmfest.com’da konuya
şöyle açıklamışlar:
Hikâyemizin başlangıcı 1934
yılına dayanıyor. Türkiye sinema tarihinin duayenleri film çekmek için
Bursa’nın Çalı Köyüne gelirler. Çalı’da film platosu kurarlar. Köylüler
sinemacılarla tanışırlar, figüran olarak filmde oynarlar, evlerinin kapılarını
açar ve misafir ederler. O dönemden sonra doğan çocukların isimleri filmde
oynayan oyuncuların isimleri olur. Bazıları hayatında hiç göremedikleri
annelerini, babalarını bu filmde koşan çocuklar arasında görür. Yaşadığımız
topraklarda nesilden nesile bir masal gibi anlatılan bu filmin adı hep
akıllardaydı; ‘Aysel, bataklı damın kızı.’
Çalı’da 1934 yılında çekilen ‘Aysel, Bataklı Damın Kızı’ ilk köy
filmi olması nedeni ile Türkiye sinema tarihi açısından önemli bir yere
sahiptir. Filmin kadrosunda çok önemli isimler bulunmuştur. Yönetmenliğini,
Türk sinemasının Batı sinemasıyla ilişkisini sağlayan ilk yönetmen, Muhsin
Ertuğrul yapmıştır. Filmin senaryosu, İsveçli Yazar Selma Lagerlöf
(1858-1940)’un bir hikâyesinden yola çıkılarak Nâzım Hikmet tarafından yazılmıştır.
Müziklerini Cemal Reşit Rey, görüntü yönetmenliğini Remzi Ar ve Cezmi Ar
yapmıştır. O tarihlerde tamamen erkek egemen olan Türkiye sinemasında Cahide
Sonku ilk kadın yıldız olarak bir ilke imza atmıştır.
Film çekildikten yaklaşık bir asır sonra hikâyemizi bir film
festivali ile devam ettirmeye karar verdik. Hem yitip giden yazlık sinema
kültürünü hem de Türkiye Sinemasında önemli yere sahip olan bu filmi yaşatmak
için bundan dört yıl önce emekleyerek, düşe kalka ama yorulmadan bir yola
koyulduk. Bu doğrultuda köyü konu alan ya da mekân olarak kırsalı kullanmış
filmleri hayatın farklı alanlarından gelen insanlarla özgür bir ortamda
buluşturmayı amaçlıyoruz. Türkiye’deki film festivali kültürüne farklı bir
soluk getirerek doğanın kalbinde yıldızların altında sinema ve doğanın tadına
varıyoruz. Festival boyunca yönetmen, oyuncu ve yapımcılarla söyleşiler,
atölyeler yaparak üretime dâhil oluyoruz. Gün geçtikçe dört duvar arasına
sıkışan ve doğaya, insana yabancılaşan yaşamlarımızdan kaçıp beraber tartışmanın
ve üretmenin hazzına varıyoruz.
***
Düşünsenize Türk sinemasının efsaneleri
Muhsin Ertuğrul, Cahide Sonku, Hazım Körmükçü Çalı’ya gelmiş ve “Aysel, Bataklı
Damın Kızı” filmini çekmişler.
Üstte de değim gibi Çalı artık
köy değil, bir mahalle ama o filmin etkileri hala devam ediyor ve bir grup genç
bu etkiyi daha kalıcı hale getirmek için festivali organize etmeye karar vermişler,
iyi de etmişler!
Bursa, “İpek Yolu Film
Festivali” gibi bir organizasyona sahip çıkamazken, Çalı’da, dar bütçeyle
harika işler çıkaran gençleri ve Nilüfer Belediyesi’ni (bir sinema emekçisi olarak)
kutluyorum.
Festival kapsamında cumartesi
akşamı Onur Ünlü'nün “Sen Aydınlatırsın Geceyi” filmi gösterildi ve ardından da
söyleşi yapıldı. Bir insan hem onurlu hem de ünlü olur mu? Onur Ünlü böyle bir
insan, şahsına münhasır ve gençlerle inanılmaz bir iletişimi var. Onur’u dinledik
filmden sonra. "Nasıldı?" Sorusunun cevabı: "bildiğiniz
gibiydi!" derim. Daha sonra da İstanbul’da yaşayan Bursalı genç yönetmen
Tarık Aktaş’ın Nebula filmi gösterildi. Aktaş da Nebul’yı Çalı’da çekmiş ama hafızam
beni yanıltmıyorsa bu Çalı’da çekilen üçüncü filmdi, daha önce İstanbul’da yaşayan
bir başka Bursalı sinemacı Bora Tekay “Fasulye”
adlı bir filmi Çalı ve civarında çekmişti.
Her neyse, Çalı Köy
Filmleri Festivali giderek büyüyor, ilgi
inanılmaz, değil Nilüfer, Bursa'yı aşmış görünüyor.
Festivali bugünlere taşıyanları
bir kez daha kutluyor, sinemanın gücünü idrak edemeyenler utansın, diyorum!