Pazartesi, Mart 25, 2019

Seçime gider iken aldı da bir telaş!


Bozbey mi Aktaş mı?
İmamoğlu mu Yıldırım mı?
Yavaş mı Özhaseki mi?
Evet, epi topu bir belediye başkanı seçeceğiz, mahallemizde de muhtar!
Ama açıklamalara bir bakıyorsunuz, özellikle de Sn Erdoğan ve müttefiki Devlet Bahçeli’ye, sanırsınız ki yerel seçimler değil de savaş öncesi milli seferbirlik havası var... Yok beka, yok ölüm kalım, yok kaybedersek mahvolduk, öldük bittik, tavırları…
Sorarım size ne olur?
Ak Parti kaybetse ya da kazansa, veya CHP, İyi Parti büyük şehir belediye başkanlıklarını alsa ne olur?
Bu ülke ne seçimler, ne belediyeler, ne hükumetler görmüş geçirmiş, kimler gelmiş geçmiş, ülkenin bekasına zeval gelmemiş de 31 Mart seçimlerinden sonra iktidarın kaybetmesiyle mi ülke elden gidecek?   
Sorarım size Bursa’da Bozbey, Ankara’da Yavaş, İstanbul’da İmamoğlu, Antalya’da Böcek kazanırsa ne olur, Sn Erdoğan’ın korktuğu nedir?
Biraz sorgulama yeteneği, Allah’ın verdiği aklı kullanabilme kabiliyetine sahip ortalama zekadaki bir insan bu sorunun cevabının, ülkenin değil Sn Erdoğan ile Bahçeli’nin beka sorunu olduğunu anlar!
Sorarım size, 17 yıldır ülkemizi yöneten bir iktidar, muhalefete muhalefet eder mi? Muhalefet liderlerini, bir muhalefet gibi itibarsızlaştırmak için çalışır mı?
Oysa yapması gerekenler; “17 yılda şunları şunları yaptık, bizi tekrar seçerseniz daha iyisini ve şunları şunları yapacaz!” şeklinde olması gerekirken, sanki bunca yıldır ülkeyi başkaları yönetiyormuş gibi icraat sunmak yerine “vatan millet, bayrak, ezan” muhabbeti yapıyor ve kendi seçmeni de “ne oluyoruz, bizim derdimiz bu değil, ekonomi bozuldu, işler iyi gitmiyor, çözüm nedir?” diye soracağına alkışlamaya devam ediyor!
Evet; seçime gider iken, iktidarı aldı da bir telaş; özellikle Ankara, İstanbul ve Bursa’da yıllar sonra kaybedebilme durumuna geldiler!
“Biz nerede yanlış yaptık? Acaba doğan bey TOKİ ucubeleri yanlış mıydı? Vatandaşa kalitesiz hizmet mi götürdük? Su şehri Bursa’nun suyunu bozup halkı damacanalara muhtaç etmek yanlış mıydı? Yeşil Bursa’yı betonlaştırmakla hata mı ettik? Yaptığımız alt yapı çalışmaların, döktüğümüz asfaltın, döşediğimiz parkelerin kalitesiz olması, kültür ve sanata yatırım yapmamak eksiklik mi?” diye sormadan, rakip adaya saldırmak işe yarayacak mı?
Recep Altepe’nin görevden alınmasının somut gerekçesinin açıklanmaması, suçu var ise yargılanmaması Bursalıların kafasını karıştıran, güvenini sarsan en çarpıcı gelişme oldu. Çünkü birçok Bursalı, oy vererek seçtiği Recep Altepe’nin Sn Erdoğan tarafından görevden alınmasını, kendi iradesine yapılmış bir müdahale olarak görüyor ve bundan sonra oy kullanırken aynı müdahalenin tekrar etmesinden endişe ediyor.  
Oysa Alinur Aktaş, İnegöl’den Bursa’ya atandığında enerjik, çağdaş, vizyonel, sanata ve sanatçıya yakın sempatik bir imaj çizmiş, Recep Altepe’den sonra umut vermişti.
Sonra birden, ne olduysa (ki siyasetin üst kademelerinde yaşanan sert, acımasız, seviyesiz ayrıştırıcı dilinden etkilenmiş olmalı) o yumuşak, uzlaşmacı, sempatik Alinur Aktaş gitti, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok gibi suikastlar sonucu vahşice katledilmiş, Nazım Hikmet gibi ömrü vatan ve memleket hasretiyle tükenmiş, Türkan Saylan gibi hayatını çocuklara ve bilime adamış insanları vatan-bayrak düşmanı ilan eden biri geldi.
Tüm bunlardan sonra Sn Aktaş’tan bir özür bir açıklama, yanlış anlaşıldığına dair bir açıklama bekledim ama nafile…
Hala sn Alinur Aktaş’ın o sözleri gaza gelip de sarf ettiğini düşünüyorum ama Bursaspor ve Trabzonspor ile ilgili yaptığı açıklama tek kelimeyle gündeme tüy dikmek oldu!
Hadi diyelim ki, Mumcu’yu, Üçok’u, Hikmet’i, Saylan’ı sevmiyorsun, garezin var; e be kardeşim Bursaspor için edilecek laflar mıydı onlar?
Bursaspor’a, Bursa’ya bilinç altında beslediğin bir kinin mi var senin de tüm Türkiye’ye Bursaspor’u şikeci olarak lanse ettin!
Eyvah ki ne eyvah!
Bir konuşma maksadını aşar da bu kadar da değil… Bu kadar da olmaz, olamaz, olmamalı…
Hele ki o kentin belediye başkanlığına talipsen ağzından çıkanı kulağın duymalı…
Sn Aktaş’ın o konuşmasını duyduktan sonra inanın söyleyecek sözüm kalmadı.
Daha sonra ekibi ve danışmanları bunu toparlamak, hatasını düzeltmek için çok çırpındı, düzeltemeyince ki neresini düzeltecekler, söz ağızdan ok yaydan fırlamıştı bi kere; baktılar ki ortalık karıştı, bu sefer de rakip aday Mustafa Bozbey’in bu konuda açığını aramaya koyuldular, Bozbey’den sonuç alamayınca da oklarını CHP Osmangazi Belediye Başkan adayı Erkan Aydın’a çevirdiler ve bir toplantıda yaptığı konuşma üzerinden Aydın’a saldırı düzenlediler.
Fakat atladıkları bir şey var; Erkan Aydın o konuşmayı 25 gün önce yapmıştı ve ne yazık ki, Aktaş’ın konuşmasının yanında çok masum kalıyordu. Nitekim Erkan Aydın ile ilgili yaptıkları saldırı da işe yaramadı çünkü, Aydın ilçe başkanlığına, Aktaş ise Büyükşehir başkanlığına adaydı ve yapılan gafların etkisi Türkiye geneline yayılmıştı bile…
Neyse, 31 Mart akşamı akla kara, kazananla kaybeden belli olacak.
Zira benim için kazananın adı Ali imiş, Mustafa imiş, Ahmet imiş Mehmet imiş hiçbir önemi yok.
Ben işe bakarım. Alinur Aktaş’ı bu kısa sürede yaptıklarıyla “başkanlık anlamında” olumlu ya da olumsuz değerlendirmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Aktaş’ın en büyük handikabı Bursa’ya alışmaması ve kenti henüz tanıyamaması…
Mustafa Bozbey’in Nilüfer’de neler yaptığı ortada; ancak sıfırdan kurulmuş yeni bir belediyeyi idare etmekle, köklü sorunları bulunan bir şehri, eski bir “büyük şehri” yönetmek ilçeyi yönetmeye benzemez. Bozbey bunu başarabilir mi?
Denmeden öğrenemeyiz…
Sonuçta; Bursa ortak değerimiz, gerisi de teferruat!
İnşallah hak eden, Bursa’ya layık, Bursa’nın yeşilini, suyunu, havasını, adını yücelten, Bursa’yı İstanbul’un arka bahçesi olmaktan kurtaracak bir aday kazanır ve biz de alkışlarız.

Pazartesi, Mart 11, 2019

Ezan’ı ıslıklamak ve Ertem Şener’in kadehi!


Önce Ertem Şener’den başlayayım… Televizyon izleyicisi kendisini Star TV’den, şampiyonlar ligi maçlarını anlatırken tanıdı.
Sonra bir ara ortadan kaybolup adı cemaatle anılsa da, ilerleyen yıllarda iktidarın kanatları altına girerek Beyaz TV’de kendisini bağlayacak sağlam(!) bir kazık buldu.
Geçen hafta, sosyal medyada yayılan bir videoda Şener’in canlı yayınlanan programı sırasında, masanın altından bardak çıkarıp bir yudum aldığı görülüyor.
Bu bir iki saniyelik görüntü, “Vayyy Beyaz TV’nin ve Ak Parti iktidarının yanaşması Ertem Şener canlı yayında rakı içiyor” başlıklarıyla bir anda gündem oldu.
Oysa Ertem kardeşimizin rakı bardağını andıran, fakat içinde ne olduğu tam anlaşılamayan bir sıvıyı içiyor olması, onun alkol aldığını kanıtlamaz.
Nitekim, çok geçmeden bir açıklama yapan Ertem Şener, içtiği sıvının limonlu maden suyu olduğunu ve bunu her yayın öncesi ve sırasında tükettiğini duyurdu.
Bu duyuruya rağmen ilk görüntüler, Şener’e hakaret içeren yorumlarla önlenemez şekilde yayıldı.
Bu videoyu yayanlar arasında iktidara karşı malum kesimden de çok sayıda sosyal medya kullanıcısının olduğu dikkatlerden kaçmadı.
Bu olayın yaşandığı hemen hemen aynı gün ve saatlerde, 8 Mart Dünya Kadınlar günü münasebetiyle bir araya gelen kadınlar İstiklal Caddesi’nde ıslıklar ve sloganlar eşliğinde yürüyüş yapıyordu. İşte tam o anda, yakınlardaki camilerden ezan okunmaya başlıyor. Islık ve tezahüratlar arasında ezan sesi de duyuluyor.
Ve bu olay sosyal medyada “CHP zihniyetinin, din düşmanı kadınları ezanı ıslıkladı” başlıklarıyla yayılmaya başladı.
Hem Ertem’Şener'in, hem de ezanın ıslıklandığının iddia edildiği videoları izledim, yorumları okudum ve dedim ki kendi kendime, “Yok aslında birbirinizden farkınız, hepiniz aynı bataklığın hastalıklı kokuşmuş sineklerisiniz!”
Kadınlar ıslıklarına devam ederken ezan başlıyor ve binlerce insan eaznı o an duyuyor ya ya da duymuyor. “Ezan okunurken neden durmadınız, neden ıslığı kesmediniz?” diye suçlamak ne kadar abesse ki, muhafazakar güruh, kadınlar susmadığı için değil, ezanın ıslıklandığına inandıkları için yürüyüş yapanlara hakaretler etmekten geri durmuyordu.
Nasıl ki Ertem Şener canlı yayında rakı içmiyor ama buna rağmen ona saldırıyorlarsa, aynı şekilde karşı güruh da, kadınların ezanı ıslıklamadığını bildikleri halde “ıslıkladılar, dine saldırıyorlar, ezanı susturamayacaklar!” nidalarıyla ortamı germeye devam ettiler.
Şimdilik sadece sosyal medya kullanıcılarının tepki verdiği bu olayı iktidar kesiminden bakalım ilk kim siyasi malzeme yapacak, merak ediyorum.
Zira, iktidar için, CHP zihniyetine saldırmak için bu inanılmaz bir fırsat yaratmışa benziyor. Olmayan durumlarda bile kendine yarar çıkarmayı başaran AK Parti ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuya kayıtsız kalmayacağını düşünüyorum.
Hele ki Edremit’te yaşanan ilçe bazındaki skandal konuşmaları düşündükçe, CHP kanadını bir hayli zorda bırakacak gibi, görünüyor.
Kılıçdaroğlu’nun basiretsizliğini ve CHP’lilerin patavatsızlığnı da dikkate alırsak, bu işten Ak Parti çok ekmek yer gibi görünüyor…