Olay Bursa’da yaşandığı halde yerel medyada sanırım haber
yapmak kimsenin aklına gelmemiş. Ya da gelememiş… Mesela Bursa’nın bazı anlı
şanlı(!) köşe yazarları var ama dikkat edin, lay lay lom, havadan sudan
konulara, diri diri kefenlenmek gibi her delikanlının harcı olmayan, yapmaya
cesaret isteyen haberlere kendini malzeme eden gazetecileri konu edinirler de
birilerinin hakkı yendiğinde hepsi de sözleşmiş gibi bir anda 3 maymun olu veririler!
Dedim ya olay Bursa’da yaşanmış ve
olayın yaşandığı günden bugüne tam 9 yıl geçmiş.
2010’da taşeron bir şirketin BUSKİ’de görevlendirdiği 59
yaşındaki Emine A. adlı temizlik görevlisi bir kadın, çöpe atılan kullanılmış
bir çikolata kutusunu alıp evine götürdüğü için, hırsızlık suçlamasıyla,
tazminatsız olarak işinden atılmış. Öyle ki, Emine hanım o taşeron şirkette
tamı tamına 15 yıl hizmet vermiş.
9 yıl önce olay patlak verdiğinde, kendisine hediye edilen
çikolata kutusunu çaldığını iddia eden BUSKİ’nin bir müdürü…
Bakın tekrar anımsatıyorum, “kendisine hediye edilen
çikolata kutusu. İçinde çikolata var mıydı, varsa bile atık maddelerinin
bulunduğu bölümde (çöpte) o kutu ne arıyordu?” sorusuna kimse yanıt veremiyor.
Temizlikçi kadın, atık malzemelerin konulduğu bölümde
bulduğu çikolata kutusunu, kendisine dikiş nakış iğnelerini koyacağı bir kutu
yapmak amacıyla aldığını söylemesine rağmen, o zalim ve taş kalpli vicdansız müdür
kadını işten attırıyor, attırmakla kalmayıp 15 yıllık tazminatını da
yaktırtıyor.
Emine A. |
Konu yerel mahkeme tarafından görülüp kadın haklı bulunuyor
ama acımasız müdür ve arkasına aldığı malum güç sayesinde konuyu üst mahkemeye
taşıyıp yerel mahkemenin aldığı kararı bozdurup Emine hanımı hırsızı olarak mahkûm
ettiriyor!
Yerel medyada konu edilmeyen mahkemenin son kararını haber olarak abonelerine geçen DHA’dan
alıp köşesinde işleyen www.gazeteduvar.com.tr
sitesi yazarlarından Ali Duran Topuz’un kaleme aldığı “Müdür
beyin çikolata kutusu” başlıklı yazısında okudum.
Okuyunca da sanki gerçek değil de Yeşilçam filmlerinde
izlediğimiz kötü kalpli zengin ve zalim fabrikatörler gözümde canlandı. Lakin
bu bir film değil gerçekti ve gerçek daha da dehşet vericiydi. Gerçek dünyada iyilerin
değil salt kötü olan zalimlerin egemenliği hâkim!
Oysa, “Bizim Aile” filminde Münir Özkul’un canlandırdığı
Yaşar Usta karakteri acımasız fabrikatörü şöyle diyordu: “Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca
adamsın. Paran var, pulun var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır
mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu, karda kışta
sokağa atmak, aç bırakmak?”
Bir babayiğit çıkmadı demek ki o müdüre Yaşar Usta gibi konuşup bunları yüzüne vurmak?
İşte beni ilgilendiren bu olaydaki ana tema Bursa medyası ve
birtakım yazarlarının duyguları körelmiş duyarsızlığı ve elbette bu zalim
müdürün kim olduğu?
Emine abla buna rağmen ölmedi elbet, şöyle ya da böyle hayatına
devam etti.
Türk filmlerinde gördüğümüz, kötülüklerini izlerken lanetler
yağdırıp beyaz perdeye tükürdüğümüz kötülüğün ete-kemiğe bürünmüş haline gelen
müdür kim?
Hala görevinde mi?
Varsa, çoluk çocuğuna hangi sıfatla lokma yediriyor, gece
başını yastığa koyup gözlerini yumduğunda rahat uyuyabiliyor mu? Namaz
kılıyorsa, alnı secdeye değdiğine o kıldığı namazının kabul edildiğinden emin
mi?
Özetle, çöpe atılan bir kutu çikolata için bir insanın 15
yıllık emeğinin gasp edilmesine hiç mi vicdanı sızlamadı?
O Müdürün kim olduğunu bulup burada ismini yazmak, deşifre
etmek zor değil… Ama mesele onun ismini yazip kimliğini açığa çıkarmaktan
ziyade nasıl bir vicdana sahip olduğunu sorgulamakta?
Benim ilgilendiğim konu bu. Sadece filmlerde gördüğümüz bu
tür kötü insanların sayısının arttığı, aramızda yaşadığı ve kötülüklerinin
ödüllendiriliyor olması.
Onların yaptıkları yanlarına kâr kaldıkça, insanlığın
karanlığa doğru ilerleyişi de devam edecek gibi görünüyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder