Önceki gün çalışan gazeteciler bayramlarını idrak etti.
Ben de asırlardır(!) işsiz bir gazeteci olarak elbette birçok meslektaşım için
de anlamsız olan bugünü kutlamaktan imtina ettim.
Fakat bugünü fırsat bilen Bursa Büyükşehir Belediyesi
başkan adayları Alinur Aktaş ve Mustafa Bozbey, gazetecileri kahvaltı toplayarak
günün mana ve ehemmiyetine yönelik sohbet edip bu vesileyle yeniden tanış olma
fırsatı yarattılar.
Alinur Aktaş’ı zaten BŞ Belediye başkanlığına atandığından
bu yana birkaç kez konuşma ve üç aşağı beş yukarı düşüncelerini dinleme şansı
bulduğumdan kahvaltısına gitmedim (Davet de edilmemiştim ya) Ben daha çok CHP’nin
BŞ belediye başkan adayını daha çok merak ediyordum. O nedenle Mustafa Bozbey’in
Setbaşı Mahfel’de verdiği kahvaltıya katılmayı uygun gördüm.
Gerçi Bozbey’in ekibinde yer alan benim de eskiden tanıdığım
gazetecilikten belediye memurluğuna geçiş yapan bir arkadaşım beni görünce “Sen
gazeteci değilsin, sinemacısın, o nedenle seni davet etmedik” şeklinde
konuşarak “Burada ne işin var?” demeye getirdiyse de, Bozbey’i dinlemeye
geldiğimi ve sinemayla ilgilensem de hala yazarlık yapmaya devam ettiğimi
söyleyip istifimi bozmadım.
Neyse, Bursalı meslektaşlarımızla buluşmasında Mustafa Bozbey basının, bir ülkenin dördüncü kuvveti olduğunu anımsattı, demokrasinin temelinde basın özgürlüğünün olduğunun altını çizdi ve “Ülkemizde halen 143 basın emekçisi yazdıklarından dolayı cezaevinde bulunmasını hazmedemiyorum. O nedenle bugün çalışan gazeteciler günü olmasının da bir anlamı kalmıyor” dedi.
Gazetecilerle bir araya gelmesinin amacının projelerini
anlatmak olmadığını sözlerine ekleyen Bozbey, “Onu daha sonra yapacağım. Ben
sizin sorularınızı almak istiyorum” diyerek, sözü gazetecilere bıraktı.
Bir süre kimseden ses çıkmayınca Bozbey’e ilk soruyu sormak
için mikrofonu ben aldım ve “Baktım ki burada ki tek işsiz gazeteci benim.
Diğer arkadaşlar çalıştıkları için pek sorunları yok her halde, o zaman ben
sorayım. Yerel seçimlerde başkan seçilirseniz. Bursalı medya mensuplarının
sorunlarıyla ilgili bir planınız ya da bir program hazırlığınız var mı?” diye
sordum.
BŞ Belediye Başkanı Bozbey, medya çalışanlarıyla bir
araya gelip onların önerileri doğrultusunda sorunlara çözüm arayacaklarını
söyledi.
Toplantı başladıktan sonra Alinur Aktaş’ın toplantısından
gelen diğer gazetecilerin de katılımıyla Bozbey’in toplantısı bir anda ana baba
gününe döndü. Büyükşehir belediye başkanı Aktaş’ın toplantısını kısa kesip gazetecilerin
selamıyla birlikte kendi toplantısına yolladığı haberini alınca Bozbey de bu
nezaket karşısında rakibine teşekkür etti.
Bu iki şık ve centilmence davranışı görünce Bursa’da çok
demokratik çağdaş bir seçim kampanyasının yürütüleceğine emin oldum.
Alinur Aktaş da Mustafa Bozbey de Bursa’ya ve kendilerine
yakışan çağdaş bir rekabet içine girecekler.
Peki seçimde ne olur?
Ben vatandaş olarak kime oy vereceğim?
Çok zor bir karar gibi görünüyor.
Çünkü Alinur Aktaş, genç ve dinamik bir aday. Her ne
kadar İnegöl’den atanmış olarak gelse de, sanata ve sanatçıya yakınlığı,
vizyonu ile umut veriyor.
Fakat dezavantajları da çok.
Kendisi hakkında İnegöl’den gelen haberler çok parlak
değil…
En büyük dezavantajı ise Recep Altepe ile zedelenen Ak
Parti belediyesinin imajı. Göreve geldiği günden bu yana bu imajı düzeltmek
için her şeyi yapıyor Aktaş. Lakin pek başarılı olduğu söylenemez.
Çünkü tahribat çok büyük! Ak Parti’yi takım tutar gibi
destekleyenler dışında çok ciddi şekilde sorgulamaya başladı Bursalılar. Ve en
çok sorulan soru da Recep Altepe’nin görevden alınmasıyla ilgili ortaya çıkan
kafa karıştırıcı iddialar!
Altepe suç mu işledi? İşlediyse suçu ne? Suçluysa cezası
sadece görevden alınmak mı olmalı? Neden yargılanmadı?
Fetöcü ise aynı şekilde hesabını mahkemede vermesi gerekmiyor
mu?
Altepe’yi görevden almak ona oy veren Bursalı seçmenlerin
tercihine saygısızlık değil mi?
Başarısız olduysa, seçimlere kadar neden beklenmedi?
Sn Cumhurbaşkanı Recep Altepe’yi kararnameyle görevden alıp
Bursalı seçmeninin tercihini yok saydığına göre, yarın öbür gün aynı şeyi
Alinur Aktaş’a da yapmayacağının garantisi var mı?
Bu durumda Bursalılar Ak Parti adayına neden oy versin?
Hadi Bursalılar Aktaş’ı seçti diyelim
Ya Erdoğan’ın yine canı sıkılırsa onu da görevden alırsa?
Bunlar ihtimaller dahilinde ama bir başka dezavantajı ise
Alinur Aktaş’ın Bursa’yı çok iyi bilmemesi, tanımaması ve Bursalıların
sorunlarını tam idrak edememiş olması…
Tüm bu kriterlere bakınca Mustafa Bozbey’in daha çok
şansı varmış gibi görünüyor ama….
Aması var işte….
Bursalılar ve Ak Parti seçmeni (üstte de dediğim gibi)
adaya mı oy verecek, yoksa partisine mi?
Ben şahsen yerel seçimlerde adaylara bakarım. Partisi
beni ilgilendirmez…
Bozbey’in Nilüfer’de yaptıkları ortada. Bursa’nın gerçek
anlamda, planlı, programlı, düzenli ve çağdaş tek yerleşim alanı onun
başkanlığı dönemde serpildi.
Ancak, ilçede başkanlık yapmakla büyükşehirde başkan
olmak aynı şey değil.
Nilüfer yeni kurulmuş bir ilçeydi ve birçok şey sıfırdan uygulandı.
Yapmak için bir şeyleri yıkıp düzeltmek gerekmiyordu. Bunu Bozbey’in başarısını
küçümsemek için söylemiyorum. Sadece durum saptaması yapıyorum.
Çünkü Büyükşehir öyle değil… Düzeltilmesi gereken çok sorun
var. Çarpık şehirleşme, düzene girmeyen trafik, altyapı eksiklikleri, Doğanbey
TOKİ ucubeleri, Yalova Yolu istikametinde çileye dönen tramvay inşaatı ve
elbette Altepe döneminde büyükşehir belediyesinin Türkiye’nin en borçlu belediyeler
sıralamasında ilk sıraya yerleşmesi… Borç Bursalının kamçısı, ama borç küfe
başkanların sırtında!
Alinur Aktaş açık açık ifade etmese de Altepe’den sonra
enkaz devralmıştı. O enkaz hala onun omuzlarında, kaybederse eğer, yani Bozbey
kazanırsa o enkazın altından nasıl kalkar o da ayrı bir merak konusu. Hele ki muhalefet
partisinin başkanı olacağı düşünülürse, iktidar partisi bu nedenle Bursa’yı
cezalandır mı? Cezalandırmaya kalkarsa Bozbey ve partisi bu duruma nasıl kaynak
yaratır, ister istemez sormadan edemiyoruz…
Aslında bu soruların yanıtı da var.
Nilüfer Belediyesi’nde muhalefet partisinin adayı
olmasına rağmen nasıl başarılı olduysa o şekilde Büyükşehirde de başarılı olur,
mu acaba?
“Olur mu, olmaz mı?” sorusunun cevabını alabilmek için
Bursalıların kendisini seçmesi gerekiyor.
Bakalım 2003’ten beri Bursa’yı yöneten, Recep Altepe ile
birlikte en başarısız ve kötü dönemini yaşayan Bursalılar ne diyecek?
Tamam mı, devam mı?