İstanbul deplasmanında Bursaspor, Galatasaray’a karşı oynuyor…
Rakip lig lideri…
Geçen yılın şampiyonu…
Biz ise geçen yıl son anda kurtulmuşuz ve bu yıl da işler
istediğimiz gibi gitmiyor.
Kâğıt üzerinde Bursaspor’un güçlü rakibi karşısında şansı
yok gibi görünüyor.
Maç başlıyor ve şans bu ya; rakibin bir savunma ve iki de
orta saha oyuncusu ilk yarı sakatlanarak çıkıyor.
Rakibin taktik düzeni altüst oluyor.
Neyse, ilk 45 dakika rakibe alan daraltarak fırsat da, pozisyon
da vermeyen bir Bursaspor izledik. Golü ilk yarıda da bulabilirdik. Chedjou’nun
kafa vuruşunu son anda Mariano çizgiden çıkarmasa soyunma odasına önde bile
girebilirdik.
Olmadı. Devre golsüz tamamlandı…
Aynı tempoda ve aynı etkide oynarsak, golü bulmamız işten
bile değil ikinci yarı.
Karşımızda savruk, kontrolsüz ve organize olamayan bir
Galatasaray var.
Bunda beklenmedik oyuncu değişikliklerinin yanı sıra bizim
iyi oynamamızın da katkısı büyük.
Galatasaray’ın oyununu bozduk. Orta sahayı kalabalık tuttuk,
rakibin top çıkarmasına baskıyla karşılık verdik. Samet Aybaba’nın taktiği işe
yaradı. Nitekim hızlı bir hücum sonrası Lima ile yakaladığımız pozisyonda
penaltıyı, ardından da Aytaç’la golü bulup 1-0 öne geçtik.
İstanbul’da Galatasaray’a karşı 1-0 önde oynamak kolay değil
ve kazanmak için tek bir golün yetmeyeceği de aşikardı.
Bir gol daha bulabilirdik, pozisyonlar da yakaladık ama
olmadı. E atamazsan, sahasında oynayan Galatasaray’a karşı kaybetmemen gerek.
Ev sahibi takım Eren ile eşitliği sağladı.
1-1’den sonra bile kazanmaya oynayan bir Bursaspor görmek
memnuniyet vericiydi. Kazanamıyorsan kaybetmemek de önemli ama benim merak
ettiğim başka bir şey var:
Bu izlediğimiz hangi Bursaspor?
Sivas’tan fark yiyen Bursaspor mu, Ankaragücü’ne karşı zar
zor kazanan Bursaspor mu?
Yoksa İstanbul takımlarına karşı oynamanın motivasyonuyla mücadele
etmenin ekstra enerjisiyle tüm hünerlerini ve kapasitesinin üstünde performans
sergileyen Bursaspor mu?
Galatasaray’a karşı sergilenen oyun, verilen mücadele umut
verici.
Ya bu çaba sadece İstanbul takımlarına karşıysa, bundan
sonra ki haftalarda yine aynı senaryoyu mu izleyecez?
Beşiktaş’a karşı da iyi oynayıp bir puan almıştık ama sonraki
haftalarda ne olduğunu söylememe gerek var mı?
Ben sadece Galatasaray’a, Beşiktaş’a ya da Fenerbahçe’ye
karşı iyi oynayan bir takım görmek istemiyorum. Bugün Galatasaray’ı yenseydik,
bir hafta sonra yenildikten sonra alınan üç ya da tek puanın ne kıymeti
harbiyesi kalır ki?
Bir puan iyidir…
Ve elbet, üçü alt yapı, toplam yedi yerli oyuncuyla oynamanın
paha biçilemez olduğunun altını çizmek isterim.
Bu güzel futbol ve mücadeleyi taçlandırmanın tek yolu, aynı
performansı bundan sonraki haftalarda, diğer rakiplere karşı da sergilemekten
geçer.
Yoksa Galatasaray’ı yensen ne olur, yenmesen ne…
Çünkü hala diplerdeyiz ve bu takım puan sıralamasının
dibinde olmayı hak etmiyor. Hele ki Galatasaray’a karşı potansiyelini gördükten
sonra…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder