Seversiniz ya da sevmezsiniz, tarzınıza uyar ya da uymaz,
dünya görüşünüze ters ya da düzdür, bilemem ama bir gerçek var ki, Recep Tayyip
Erdoğan toplumun büyük bölümünün yansımasıdır. Yaptığı birçok eylemi, aldığı
kararların çoğunluğu, sözlerinin ve söylemlerinin halkta karşılığı olduğu su
götürmez bir gerçek.
Ne derse desin, ne yaparsa yapsın, bu toplumun neredeyse yarısı
sorup sorgulamadan, yadırgamadan benimseyip onaylıyor.
Sn Erdoğan da bundan cesaret aldı, hem de ziyadesiyle beslenmesini
bildi.
Bu halkı, daha doğrusu seçmenini çok iyi tanıyor ve onlara
nasıl hitap edeceğini, onları nasıl etkileyeceğini çok iyi beceriyor.
E haklı tabi, 15 yıldır onu omuzlarında taşıyan, önce başbakan,
sonra da Cumhurbaşkanı yapan aynı kitleydi nihayet. Erdoğan onları tanımayacak
da Kılıçdaroğlu mı tanıyacak(!)
Zaten tüm sonuçlar ortada…
Erdoğan kendi taraftarlarının tribünlerine oynamayı müthiş
beceriyor!
Mesela geçenlerde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geleneksel
Muhtarlar Toplantısı'nda bir kaymakamı fırçalamıştı.
Düşünsenize, bir yanda ülkenin en kudretli lideri, Cumhuriyet’in başı, ordunun başkumandanı,
diğer yanda ise devletin atanmış bir memuru…
Cumhur’un başı, o memuru muhatap alıp kürsüden
azarlayabiliyor.
Hani, karşı karşıya gelmiş olsalar ve Sn Erdoğan yanlışını
öğrenip hemen o anda azarlasa, eyvallah, anlarım…
Lakin konuyla alakası olmayan bir noktada böyle bir münasebete
ihtiyaç duyuyorsa Sn Erdoğan, burada maksat tribünlere, “Bakın ben konuya,
olaylara, duruma ne kadar hakimim, ne kadar güçlüyüm. Başkan olunca daha iyisini yaparım ve sizin her meselenizle şak diye ilgilenirim” mesajı
vermektir.
Oysa, o kaymakamın yanlışının hesabını soracak kişi Sn
Erdoğan değil, kaymakamın bağlı bulunduğu ilin en yüksek amiri olan Validir.
Sn reisi cumhur, başbakanı arar, o içişleri bakanın,
içişleri bakanı valiliyi uyarır, vali bey de işini savsakladığı iddia edilen o kaymakamın
kulağını çeker.
Kaymakam azarlamak Cumhurbaşkanının işi olmamalı.
Sn Erdoğan’ın tribünlere oynadığı son şovu ise Şehircilik
Şûrası’nda yaşandı. Beştepe'de sekiz yıl aradan sonra gerçekleşen şûrada Erdoğan,
“Müteaahitler acımasız bir biçimde yolsuzluk yapıyorlar. Kazanmak istiyorum derken ihanet ediyorsun geç o işleri” diye konuştu.
Duyduğumda kulaklarıma inanamadım, “ohaa” dedim kendi
kendime, “Bunları Sn Erdoğan mı söylüyor, bi yanlışlık olmasın” diye defalarca
dinledim ama gerçekten de Erdoğan’ın ağzından çıkmıştı bu sözler.
Sonuna kadar haklı, söylediği her sözün altına bu ülkede
imza atmayacak hiçbir aklı selim insan yoktur!
İyi de, Sn Erdoğan’ın “Yolsuzluk yapıyorlar, ihanet
ediyorlar” diye tüm Türkiye’ye rezil ettiği bu müteaahitler son 15 yılda
palazlanmadı mı? Bursa’daki TOKİ ucubelerini, İstanbul’un siluetini bozan çirkin
yapılaşmanın sorumluları Ak Parti döneminde türemedi mi? Bizler eleştirirken, o müteaahitler
iktidar partisi ile omuz omza, yanak yanağa durdu daima…
Milletin AMK diyen Mehmet Cengiz de o müteaahitlerden biri
değil mi?
Üstelik bir önceki Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “..varolan ve onaylanan imar
planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan'ın onayıylayapıldı. Başbakan’ın
istifa etmesi gerekir” diyerek dönemim başbakanını, yani Sn
Erdoğan’ı suçlamamış mıydı?
Yani…
Yanisi şu: Sn Cumhurbaşkanı Şehircilik Şûrası’nda müteaahitleri
suçlayıp, hedef göstererek, tribünlere, yani referandumda oy verecek
seçmenlerine demek istiyor ki, “Valla billa benim hiç suçum. Bu çarpık
şehirleşmenin, bu çirkin ve çürük binalarını suçlusu aha bu müteaahitledir.
Yarın deprem olduğunda çoluk çocuk göçük altında kalırsanız gidin onlara beddua
edin. Benden günah gitti(!)”
Tribünler bunu yer mi?
E vallla bugüne kadar yediler hamdolsun…
Referanduma kadar Sn Recep Tayyip Erdoğan’ın tribünlere şovu
devam edecek gibi görünüyor. Bakalım, sıradaki fırçalama seansından kim
nasibini alacak ve bakalım tribünler daha ne kadar bu şova alkış tutacak!