Yıllar önce basketbol camiasınca da pek tanınan bir
antrenörü (Bursa’da görev yaptığı yıllarda) bir yazımın satır arasında “oyuncuları onu sevmiyor” diye eleştirmiştim…
Bunun üzerine hocam üşenmeyip bizzat ziyaretime gelip hiç
unutamadığım şu karşılığı vermişti bana:
“Ben onların sadece antrenörüyüm.
Beni sevmek zorunda değiller. Gitsinler analarını, babalarını, eşlerini, karılarını
sevsinler. Bana sadece saygı duysunlar ve görevlerini yapsınlar yeter”
Kulağıma küpe olan bu dersten sonra, şunun altını en baştan
çizmek isterim: Kimse kimseyi sevmek zorunda değil…
Ama biz toplum olarak sevmek ile saygı duymayı ne
birbirinden ayırt edebiliyoruz, ne de becerebiliyoruz.
Birini ya çok seviyoruz ya da nefret ediyoruz…
Gri yok…
Siyah ve beyaz var…
Ara Güler bu ülkenin yetiştirdiği müstesna karakterlerden
biri…
Daha düne kadar da, gerek medya dünyasında gerekse sanat
camiasında, taraflı tarafsız her kesim tarafından adı takdirle ve hayranlıkla yâd
edilirdi…
Sonra, bu ülkenin en muktedir, en azametli, en kudretli
adamı Recep Tayyip Erdoğan, fotoğraflarını çekmesi için Ermeni asıllı 87’lik delikanlı
Ara Güler’i tercih edince ortalık da karıştı…
Aslında karıştı demek belki biraz abartı kalabilir…
Ortalığı karıştıranlar, o saygı ve sevgi baremini bir türlü
dengelemeyi başaramayanlardan başkası değildi…
O saygın ve pek muteber Ara Güler, sırf işini yaptığı için malum
kesim tarafından bir anda lanetleniverdi…
Çünkü fotoğrafını çektiği kişi Recep Tayyip Erdoğan ve
ailesi…
Vay, Ara Güler Erdoğan’ın fotoğraflarını nasıl çekermiş?
Erdoğan vakti, zamanında “af adersiniz Ermeni mi ne…” demiş…
Ermeni Ara usta aslında usta falan değil abartılmış ve şişirilmiş
basit biriymiş te miş miş…
Peki Recep Tayyip Erdoğan kim?
Halkın %50’sinin oyu ile seçilmiş ilk cumhurbaşkanı, bu BİİİRRR…
Ara Güler fotoğrafçı değil foto muhabiri (Fotoğrafçılığı
kabul etmeyip kendisini tanımladığı meslek foto muhabirliği) bu da İKİİİ...
Patavatsızlığı ile nam salmış Ara Güler’in bu tepkilere tepkisi
de farklı olmadı…
“Cumhurbaşkanı’nı
çekmeyecektim de serserileri mi çekecektim?!”
Bir insanı sevmeyebilirsiniz. Kabullenmeyebilirisiniz de ama
konumuna, makamına saygı başka bir şey. Ara Güler de halk tarafından seçilmiş
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraflarını çekmiş.
Eğer Erdoğan mahallede bir kasap olsaydı ve o kasap gelip de
ona "Ağabey beni şöyle fiyakalı
çeksene" dese emin olun gider onun da fotoğraflarını çeker… Ki esnaf,
köylü, balıkçı, memur, sanatçı ve benzeri (ünlü-ünsüz) yüzlerce insanı
fotoğrafladığı bilinir.
Toplum olarak sapla samanı, elma ile armudu ayırt etmeyi beceremediğimizin
kanıtı bu olanlar!
Dediğim gibi, kimse kimseyi sevmek zorunda değil (ki ben de
sevdiğimi söyleyemem, sevmek zorunda da değilim, Erdoğan babamın oğlu değil
nihayet) ama Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamından ötürü saygı duymak
hepimizin uyması gereken basit bit kural.
Ara Güler işini yaptığı için hakaret etmek ise sadece zayıflık.
Çünkü Ara Güler’in işi bu. O da işini yaptı ve Erdoğan’ın
fotoğraflarını çekti.
Sırf Erdoğan düşmanlığı yüzünden Ara Güler’i
itibarsızlaştıranlara söyleyeceğim tek şey şudur: Malumlardan bir farkınız
olsun… Küçülmeye devam ediyorsunuz haberiniz ola!
Nokta...
Fotoğrafın kaynağı: http://www.ensonhaber.com/ara-gulere-twitterda-linc-kampanyasi-2015-12-19.html