Benciller diyarı Anadolu, nankör dolu!
Ne bahtsız coğrafya burası, Anadolu, kaos ve göz yaşı
dolu…
Bu topraklara huzur ve mutluluk haram…
Lanetli miyiz neyiz?
Her şey ama her şey…
Herkes ama herkes tek bir şey için mücadele ediyor: Ego
Yani kendileri için…
Başkasını düşünen yok..
Her hangi bir yerde, bir sıraya (kuyruğa) karşıdan şöyle
bir kaç dakika bakın, nasıl saygısız, nasıl görgüsüz, sabırsız ve nasıl egoist
olduğumuzu anlayacaksınız.
Çıkın trafiğe görün: "Önce ben geçecem, önce ben gidecem,
önce ben!
Ben, ben, bennnn"diyen milyonlarca bencil yaratık...
Sonuç?
Sonucu her bayram öncesi ve sonrası görüyoruz: Trafik
kazalarında akrabasını bir kazada kurban vermeyen kaldı mı?
***
PKK terör örgütünün bir lideri var. 15 kusur yıldır ömür
boyu hapis cezasını İmralı’da çekiyor.
Suçu sabit.
Suçu sabit.
Uluslar arası alanda bile terör örgütü olduğu tescillenmiş bir
örgütün liderine bir başka coğrafyada olsa verilecek ceza belliyken, bizde,
birilerinin dayatmasıyla ömür boyu ceza layık görüldü...
Neyse…
PKK lideri Apo’nun Kürt halkının haklarını savunduğu
iddia ediliyor ve birçok kişi buna inanıyor. Peki gerçekten böyle mi?
E bu gerçekse, peki neden PKK, Apo’nun serbest
bırakılmasını barış sürecinin en önemli şartı olarak öne sürüyor?
E hani esas olan Kürt halkıydı, haklarıydı?
Apo’nun çıkması mı önemli, Kürt halkının huzurlu olması mı?
Eğer Kürt halkı önemliyse neden Apo’nun serbest kalması
ana şart?
***
Neyse bunu da geçtik, peki ya CHP’ye ne demeli?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu girdiği beşinci seçimi de
geçen haziran başında nihayet kaybetti!
Evet nihayet diyorum çünkü, çağdaş ülkelerdeki emsalleri,
bu tür durumlarda, değil beş, kaybedilen ilk seçimin hemen ertesi günü istifa
edip işi daha iyi yapabilecek başkalarına yerlerini bırakıyorlar!
Kemal Kılıçdaroğlu görevini bıraktı mı?
Hayııırrr!
Neden?
Ah o ego ah..
Ah o bencillik ah!
Yoksa koltuk sevdası, iktidar hırsı mı desem, ne desem!
***
CHP’de durum böyleyken AKP’de farklı mı ki?
Ahmet Davutoğlu 7 Haziran seçimlerinde başarı oldu,
denebilir mi?
Kaybettiği oyların bedelini istifa ederek ödemesi
gerekmez miydi?
Hadi, diyelim o göreve zaten atama ile geldi, görevden
alacak olan da onu oraya getiren…
Peki ya onu göreve getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavırları?
Bencillik kavramının hangi mertebesine denk gelir dersiniz?
***
7 Haziran’dan sonra olanlara bir bakın...
Barış süreci adı altında yürütülen görüşmeler, ardından peş peşe gelen sadırılar,
bombalamalar, cinayetler, ölüm, kan ve gözyaşı…
Hepsi ama hepsi tek bir şeye hizmet ediyor: Büyük egonun
daha da büyümesine…
Yani, Recep Tayyip Erdoğan’ın başkan olabilmesine fırsat
yaratacak zeminin oluşmasına!
PKK bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek
son saldırılarıyla HDP’yi çemberin dışına itip oyların AKP’ye kaymasına yardımcı
oluyor.
E MHP ve Bahçeli’nin yaptıkları da herkesin malumu...
Geriye tek bir şey kalıyor.
RTE’nin istediği ve apaçık dile getirdiği “Verin 400
milletvekili bu iş huzur içinde çözülsün” sözünün altının doldurulması.
Anlaşıldığı üzere büyük ego, ülkeyi, seçmenini, ekonomiyi,
fakir fukarayı, müteddeyin kesimi, müminleri, muhafazakarları, Fenebahçelileri,
Trabzonsporluları düşündüğü falan yok.
Tek derdi başkan olmak ve ömrünün kalan kısmını huzur
içinde tamamlamak...
Çünkü biliyor ki, kendisinden sonrası tufan!
O tufanı kim yaşarsa yaşasın, aman ona bir şey olmasın da…
Kendisi yanacağına, kim yanarsa yansın da...
Yandı balık yan gider(!)