Salı, Ekim 09, 2007

Sinir dışı operasyon!

Televizyon spor programları yayındaydı acı haber ilk geldiğinde. Onlar taziyelerini belirtti de eğlence programlarının “çalsın sazlar oynasın kızlar” havasından sıyrılamaması eleştiriliyor!

Muhalefet hükümete yükleniyor! “terörün önü kesilmedi!” diye. (Sanki önceki hükümetler terörü durdurmuştu da bunlar yeniden hortlatmış gibi(!)

MHP Genel başbuğusu henüz kan kurumamışken çıkıp açıklama yapıyor ve “Gerek duyulması halinde, yapılacak sıcak takibin sınır ötesini de kapsayacak şekilde ve izin almaksızın icra edilmesi artık meşru hale gelmiş bulunmaktadır” diyebiliyor!

Sanki önceden yapılmış sınır dışı operasyonlardan sonuç alınmış da “hadi bir daha yapalım da şu illetten kurtulalım artık!” derken birileri bıyıklarını burmaya devam ediyor!

http://www.cyberprotest.org/ adlı internet sitesi Leyla Zana ile Aysel Tuğluk’un resmi(!) web sitelerini ele geçirerek karşı saldırıya geçtiklerini dünya eleme duyuruyor...

Başbakan Erdoğan "Önümüzdeki ay, Amerika'da Sayın Başkan'la bu konuları konuşacağız" gibi, iplerin elinde olmadığını, (itiraf eden) bir açıklama yapma gereği duyuyor.

Sanki bıyığını buran, burduğu bıyığının altından kıs kıs gülen Sam Amca değilmiş gibi...

Çok yerinde bir saptama. Son saldırının faşizan duyguların, şovenist ruhların kışkırmasına öyle olanak tanıyor ki…

Devlet Bahçeli beylik açıklamasını o nedenle yapıyor, daha birkaç yıl önce Irak için teskereye karşı bayrak açan Deniz Baykal bile neredeyse sınır dışı operasyona sıcak bakacak hale gelmiş.

Herkes kışkırmış…

Can Dündar köşesinde konuyu irdelerken yaşadığı acıyı “Pazar akşamı Şırnak'ta çatışma haberini alınca geçirdiğimiz dakikalar bile, bu kanlı tezgâhta yakınlarını yitirenlerin neler hissettiklerini çok daha iyi anlamamıza yetti. Önce yoğun bir kaygı... Giderek tarifsiz bir keder...
Ardından çaresiz bir öfke...” şeklinde değerlendiriyor.

Milliyet.com.tr, Namık Durukan imzalı “PKK sınır ötesi için kışkırtıyor” başlıklı bir değerlendirme yayınlıyor.

Durukan, “Türkiye'nin terörün en yakıcı sonuçlarının yaşandığı 1990'lı yıllara döndüğü izlenimi veriyor” diye başlamış yazmaya.

(1986-87’de askerliğini jandarma komando olarak yapmış biri olarak 90 öncelerini de iyi biliyorum. İlk ölüm haberleri gelmeye başladığında, masum bebeler, nineler mezralarda katledildiğinde dönemin başbakanının “birkaç çapulcu” diye nitelediği teröristlerin 24 yılda 36 bin küsur cana bedel olduğunu tekrar anımsatmaya gerek var mı bilmem!)

Bugüne kadar kaç operasyon yapıldı sınır dışına sayanınız var mı?

Peki ne oldu?

Hani her operasyondan sonra “kökü kurutulmuştu!”

Geçen senelerde üst düzey askeri bir yetkilinin açıklamalarını anımsıyorum: “Edinilen istihbarat bilgilerine göre çok sayıda terörist sınırı geçmiş ve eylem hazırlığı içinde!”

Nasıl yani?

Ya da soruyu şu şekilde sormak daha doğru olur?

-Yahu o teröristler nasıl olur da bizim sınırı geçer? Hadi 10-15 yıl önce geçebiliyordu da, bugün bu teknolojik zenginlik ve teçhizata rağmen neden önlem alınmaz? Hadi sınırı geçti diyelim… Nasıl olur da benim sınırlarımın içinde böyle bir saldırı yapılır ve ulusal güvenlikten sorumlu olanlar buna çözüm bulamaz?

Nasıl olur? Nasıl sinek uçar, kuş konar ve masum fidanlar yıkılır, yuvalar yakılır, ana yürekleri dağılır!

NASIL?

Can Dündar, “Ben de sorunun sınır ötesinde değil, içeride olduğuna inanıyorum; ama bunu söylemek, günbegün yaşanan acılara çare olmuyor” diye yazmış. Sonuna kadar katılıyorum. Ortada kendi sınırlarını koruyamayan bir sistem mevcut!

Ve sınır dışı operasyon yapılmaya zorlanıyor Türkiye...

Sınır dışı mı sinir dışı mı belli değil!

Belli olan tek gerçek var, o da sınır dışından önce sınır içinin güven altına alınması!

Yoksa değil 25 de, 50 de, 100 yıl da de geçse bu kanın duracağı yok!

Sanki durmasını isteyen de yok gibi geliyor...

Başbakan Sam Amca’dan medet umuyor.

Üstat Melih Aşık’ın dediği gibi, “Bush’un umurundaydı sanki!”

http://www.dorduncukuvvetmedya.com/dkm/article.php?sid=9361

Hiç yorum yok: