Cumartesi, Temmuz 28, 2007

Organize işler bunlar!

Hulki Cevizoğlu’nun seçimlerin hemen ardından yapacağı ilk programı merakla bekliyor,
hafta içerisinde, Livaneli’nin “şok” iddialarla dolu yazısının tartışılacağını ve Baykal’ın durumunun masaya yatırılacağını umuyordum...

Cevizoğlu daha farklı bir formatla ekran karşısına çıktı; hem kendisi, hem de gündemle ilgili konulara satır aralarında değindi.

Ceviz Kabuğu programına telefonla bağlanan yazar Cengiz Özakıncı, 1995’te Genelkurmay’ın yaptığı araştırma ve anketlerde bugünkü siyasal gelişmeleri gördüğünü söylemesi belki de programın en çarpıcı anıydı.

Özakıncı’nın savına göre Genelkurmay, AKP’nin bu duruma geleceğini 12 yıl önceden kestirmişti.

Akıllarda asılı kalan “Kestirmişti de neden buna engel olamadı?” sorusuna yanıt veren olmadı.

Cengiz Özakıncı sadece, “Genelkurmay 8 yıllık eğitimi getirterek, AKP’nin %60, %70 oy almasına engel olmuştur” gibi komik bir görüşü savunarak zihinleri karıştırdı.

***

Seçim günü Bursa’da (Merkez Osmangazi İlçesine bağlı) bir okulun sandık başında görevliydim. DSP’de aktif olan bir yakınımın CHP adına beni de kaydettirdiğini seçimden bir gece önce geç saatlerde haber aldım. Oysa AKP kendi görevlilerini hafta içinde toplamış ve sandıkta neler yapacakların anlatmıştı.

Sabah 07:30’dan, 19:30’a kadar öteki memur ve partili arkadaşlarla beraber 12 saat okulda görev yaptık...

Bu süreç içerisinde sandığımızı sadece AKP’li parti yetkilileri ziyaret etti, sadece AKP, görevlilerin “görev başında” olup olmadığını denetledi ve sadece AKP içecek ve yiyecek ihtiyacını giderdi!

Benim gibi üvey evlat muamelesi gören CHP’nin sandık başı görevlileri ise 12 saatlik süreci AKP’li parti yetkililerinin insafında geçirdi.

Allahtan AKP’li yetkililer insaflıydı da, aç-susuz kalmaktan kurtulduk(!)

***


“Küçücük bir ilçede seçim görevlilerini bile organize edemeyen bir parti, ülkeyi nasıl organize edecekti?” sorusu beynime kazındı durdu.

Nitekim seçim günü yaşadıklarımla ve açılan her zarfta, AKP’ye çıkan her oy beynime işlenen soruya yanıt oldu.

Görev yaptığım sandıkta AKP’ye 127, CHP’ye 47 oy çıkması nedense hiç şaşırtmadı beni.

***

Seçim ertesi, CHP yetkililerinin ekranlara çıkıp hezimetin faturasını halka kesme çabası ise onları düştükleri aciz içinden kurtaramadı.

Atı alan açık ara sandığı aşmıştı bile. Kabul etsek de etmesek de ortada muhalefet adına, tek kelimeyle bir “hezimet” söz konusuydu.

Hezimetin de tek sorumlusu olabilir!

Eğer bu bir takımsa söz konusu olan, şampiyon olamadıysa bu takım, fatura teknik direktöre kesilir; eğer çekilen bir filmse ve gişe yapmadıysa film, yönetmendir başarısız olan.

Bu dünyanın her yerinde böyledir de, nedense Türkiye’de değil!

22 Temmuz seçimlerinde CHP’yi bu duruma düşürenin Deniz Baykal’dan başkası olduğunu düşünmek zavallılıktan öte nedir ki?

Nasıl ki AKP’nin başarısında en önemli pay Erdoğan’ınsa, CHP’nin başarısızlığında da suç Deniz Baykal’ın, bakkal Ahmet efendinin değil elbet!

Seçim öncesi oy vermek için CHP’yi düşünün hangi seçmenle konuştuysam söz birliği etmiş gibi aynı açıklamada birleşti: Baykal’a rağmen CHP

Demek, sandığa gittiklerinde birçoğu karar değiştirmiş ki, Baykal’a rağmen ancak bu kadar oy çıktı CHP’ye...

***

Hulki Cevizoğlu da programında, 11 bin 500 oy almasına karşın meclise girememesini değerlendirdi.

Cevizoğlu, Ankara’da 35 bin küsur, Diyarbakır’da ise 16 bin küsur geçersiz oy çıkmasına anlam vermeye çalışırken, AKP’nin başarısını göz ardı etmekten geri kalmadı.

Neydi peki AKP’yi %47’lik oya taşıyan başarının sırrı?

Ortada başarı olup olmadığı tartışılabilir amma ve lakin bunun ‘sır’ olmadığını anlamak için siyaset bilimcisi ya da süper zekâ olmaya gerek yok!

AKP’nin başarısını(!) anlamak için benim de görev yaptığım 2255 numaralı sandıkta yaşananlara bakmak yeterli olacak!

Yani;

“organize olmak ya da olamamak”

İşte bütün mesele bu!

http://www.dorduncukuvvetmedya.com/dkm/article.php?sid=8919

Hiç yorum yok: