“İhtiyarlara Yer
Yok” aslında Coen Kardeşler’in bol osacarlı 2007 yapımı filmin adı…
Ancak, “Halk
otobüslerinde ihtiyarlara yer yok!” bir film değil ama üzüntü verici bir
trajedi ve bu trajedi Bursa’da yaşanıyor…
Diğer illerin halk otobüslerinde durum nedir bilmiyorum
ama Bursa’da durum vicdan sınırlarını zorluyor!
“Yav memlekette
başka sıkıntı mı yok, bu mu senin derdin?” diye soran olabilir.
Evet, haklı olabilir bu soruyu yönelten, memleketimizin
hali hiç de iç açıcı değil, deve misali, neremiz doğru ki, ihtiyarların hali
iyi olsun, denebilir.
Amma ve lakin, Bursa Büyükşehir Belediyesi, 65 yaş üzeri
yurttaşlar ve engelliler için, kent içinde ücretsiz seyahat edebilmelerine
imkan sağladığı yararlı ve hayırlı bir uygulaması var.
Fakat, özellikle “Özel
Halk Otobüsleri” 65 yaş üzeri Bursalıların ücretsiz yolculuk etmelerinde sürekli
sorun çıkarıyormuş. Bu vatandaşları araçlarına almamak için durakları pas
geçmekten tutun da, azarlamaya ve hatta hayatlarını tehlikeye atacak hareketlere
varıncaya kadar birçok hoş olmayan duruma maruz bırakıyorlarmış.
Mışlı, mişli, geçmiş zaman fiilleri kullanıyorum çünkü
buna benzer bir olay benim de başıma geldi. Daha doğrusu benim derken, annem
ile babamla birlikte seyahat ederken yaşadım benzer bir durumu.
Diabet ve kalp-damar sorunu bulunan engelli annemin Bursa
Tıp Fakültesi’nde iki ayda bir yapılması gereken tahlillerini yaptırmak için,
babam ve annemle birlikte (29 Ağustos 2016 tarihinde) Tıp Fakültesi’ne gitmek
için saat 08:00’de Beşyol istikametinden Uludağ Üniversite’sine giden 43A
otobüsüne binmeye çalıştık. Çalıştık diyorum, zira tam binme aşamasında, hasta
ve yaşlı annem otobüse binerken aracın sürücüsü birden gaza bastı ve aracı
hareket ettirdi. Biraz panik ve biraz da korkuyla, “ne yapıyorsun kardeşim” diyerek sesimi yükselttim. Vay sen misin
sesini yükselten, “çabuk kardeşim, bak
arkadan araçlar kora çalıyor sizi mi bekleyecez?” diye bir tepkiyle
karşılaştım.
Annemin yaşlı ve hasta olduğunu, acele etmesinin imkânı
bulunmadığını, anlayış göstermesi gerektiğini söylemeye çalışırken, sürücünün “S.kerim seni, bağırma lan! Uzatma geç işte”
şeklinde karşılık verince benim de tepkim arttı ve terbiyesini takınmasını,
görevinin bize hizmet olduğunu, bunun için maaş aldığını ima eden cümleleri bağırarak
söylemek zorunda kaldım!
Bir yanda yaşlı annem ve babam, bir yanda bize bakan
diğer yolcular, diğer yanda (Ellili yaşlarda sakallı, meymenetsiz, saygısız halk
otobüsü sürücüsü…
Tartışmayı uzatsam, olay büyüyecek, şikayet etsem konuyla
ilgilenecek bir yetkiliyi ara ki bulasın!
Daha sonra, yaşadığım tatsız olayı anlattığım
arkadaşlarım, özel halk otobüsü sürücülerinin araçlarına ücretsiz binen
yaşlılardan para kazanamadıkları için bilinçli olarak bu şekilde
davrandıklarını, defalarca şikâyet edilmelerine rağmen, konunun çözülemediğini
öğrendim.
İyi ki de bu durumu tartışma sırasında bilmiyormuşum,
eğer bileydim, o tartışma kesin karakolda biterdi, diyor, konuyu burada
noktalıyorum.
Çünkü bu ülkenin neresi doğru işliyor ki, yaşlılara
sunulan bu hizmet dört dörtlük işlesin.
Çünkü bu toplumdaki çürümüşlük, dört bir yanımızı sarmış
halde, adım adım çöküşe gidiyoruz.
Çünkü bir toplum çökmeye başlarken önce birbirine olan saygısını,
sonra da vicdanını yitirir. Saygımız tükendi, sıra vicdanlarda. O da tükendiğinde
çöküş kaçınılmaz olacak…