Yıllar önce eski başbakanlarımızdan Süleyman Demirel, “Nüfusumuz 100 milyon olunca dünyayı titreteceğiz” demişti.
Bunu duyan bir diğer eski başbakanlarımızdan Bülent
Ecevit ise “Nicelik değil nitelik
önemlidir” şeklinde bir yanıt vermişti.
Öyleyse soralım ve yanıtını arayalım: Nitelik mi önemli, yoksa nicelik mi?
Bununla ilgili bir şeyler karalamaya hazırlanıyordum ki, “kim ne yapmış, neler yazmış” internette
bir bakayım, google amcaya da bi danışayım, dedim ve daha önce, üstelik Müslümanlar
için, Pakistanlı Dr. Faruk Saleem
tarafından hazırlanmış epey uzun bir makale buldum. Türkçesine Ekşi sözlükte
rastladığım bu araştırmayı aynen burada da kullanıyorum:
Gerçi daha önce önemli gazetecilerimiz yazının içeriğini
köşelerinde konu etmiş ama ben yine de paylaşmakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Müslüman bir ülke olan Türkiye ve halkının bu halde olmasının
nedenlerine da yerinde açıklamalar getirdiğine inanıyorum.
Yazı biraz uzun oldu, sıkılacağınızı sanmıyorum ama konu
biraz moralinizi bozabilir. İsteyen okumayabilir, ancak unutmayın ki, okumaktan
vazgeçerseniz yazıda anlatılanların haklılığını da kanıtlamış olacaksınız:
İşte Dr. Faruk Saleem’in araştırma yazısı:
Dünyada yalnızca 14 milyon Yahudi var. (Kuzey ve güney Amerika'da
7 milyon, Asya'da 5 milyon, Avrupa'da 2 milyon ve Afrika'da 100 bin Musevi
yaşıyor) Yeryüzünde 1 Yahudi’ye 100 Müslüman düşüyor. Buna rağmen Yahudiler tüm
Müslümanların toplamından yüz kat daha güçlüler.
Nedenini hiç merak ettiniz mi?
Tüm zamanların en etkin bilim adamı ve Time dergisi
tarafından ’Yüzyıl’ın Adamı’ seçilen Albert Einstein, Psikanalizin babası
Sigmund Freud, Karl Marx, Paul Samuelson ve Milton Friedman Yahudi’ydi. Son 105
yılda 14 milyon Yahudi içinde bilim dalında 100 ün üzerinde Nobel ödülü
kazanırken, 1.4 milyar Müslüman arasında yalnızca üç kişi Nobel kazandı. Neden
Yahudiler bu kadar güçlü?
ABD’de sinema, müzik ve spor sektörünün yönetici
kademesinde mutlaka bir Yahudi vardır.
Bunlardan en bilinen ismi David Joel Stern’dir. 1984’de NBA'in
başkanı olan Stern NBA’yi yerel bir lig olmaktan çıkarıp dünyanın en büyük spor
organizasyonlarından biri haline getirmeyi başardı.
Rothschild ve Rockefeller ailelerini de unutmamak gerekir
ki, bu iki aile dünya ekonomisine yön veren tartışmasız en etkili ailelerdir.
Soru şu: Neden Yahudiler bu kadar güçlü?
Aslında çok yanıt verilebilir ama Saleem’in yazısına bir
parantez açıp yıllar önce İsveç’te tanıştığım bir Türk ekonomi profesörün bana
anlattıklarını sizinle paylaşmak istiyorum: Bir departmanda
üst seviyeye gelmiş bir Yahudi, bulunduğu departmana rastlantıyla gelen bir
başka Yahudi’yi de kendi seviyesine çıkarabilmek için uğraşır. Sonra o ikisi,
bir başka Yahudi’yi bulup üst seviyelere getirir. Sonra hepsi bir başka Yahudi’yi
aynı şekilde yukarılara taşırlar. Ve bunu yaparken de asla Yahudiliklerini ön
plana koymazlar...
Şimdi, Dr. Faruk Saleem’in bu soruya verdiği yanıtlara
bakalım:
SORU: Yahudiler neden bu kadar güçlü?
YANIT: “Sorgulayıcı, Araştırıcı, Yaratıcı Eğitim”
Peki Müslümanlar neden bu kadar güçsüz?
YANIT: Din Eksenli, Sorgusuz, Araştırmasız, Ezberci Eğitim
veya Sıfır Eğitim! (Yani eğitimsizlik)
Dünyada yaklaşık 1.476.233.470 Müslüman yaşamaktadır.
Asya’da 1 milyar, Afrika’da 400 milyon, Avrupa’da 44 milyon ve Amerika
kıtasında 6 milyon. Toplam dünya nüfusu içinde her beş kişiden biri Müslüman
inancına sahip. Her bir Hindu’ya iki Müslüman düşmektedir, her bir Budist’e
karşılık iki Müslüman vardır ve her bir Yahudi’ye karşılık 100 adet Müslüman
bulunmaktadır.
Müslümanların bu kadar kalabalık olmasına rağmen neden başarılı
olamıyor?
Nedeni şudur;
İslam Konferansı Örgütü’nün (OIC) 57 üyesi var ve ülkelerin tümünde 500 üniversite var. Üniversite başına 3 milyon
Müslüman düşüyor. Sadece ABD’de 5 bin 758 üniversite bulunuyor. 2004 yılında Shanghai
Jiao Tong Üniversitesi, Dünya Üniversitelerinin Akademik Değer Listesi’
hazırlamış ve ilginçtir ki Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin hiç birinden ilk
500 e giren üniversitesi yok. UNDP tarafından toplanan verilere göre Hıristiyan
dünyasında okuma-yazma bilenlerin oranı neredeyse % 90 ve bunlardan Hıristiyan
çoğunluğa sahip 15 ülkede okuma-yazma oranı % 100 dür. Müslüman dünyasında buna
çok zıt bir durum olarak bir ülkenin okuma-yazma oranı yaklaşık % 40 olup, %100
okur-yazar oranına sahip bir Müslüman ülke yoktur. Hıristiyan dünyasındaki
’okur-yazar’ın %98’i ilkokulu bitirmişken, Müslüman dünyasında bu oran % 50dir.
Hıristiyan dünyadaki okur-yazarların % 40’ı üniversite mezunudur ve bu oran
Müslüman dünyasında %2’yi geçememektedir.
Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki toplam bilim adamı
sayısı 230. Her bilim adamına düşen Müslüman sayısı 1 milyon kişidir. ABD’de
ise her 1 milyon Amerikalıya karşılık yaklaşık 4 bin bilim adamına, Japonya ise
5 bin bilim adamına sahiptir. Tüm Arap dünyasındaki tam-zamanlı çalışan
araştırmacı sayısı 35.000 kişidir ve her bir milyon Arap nüfusa 50 teknisyen
düşmektedir. (Bu sayı Hıristiyan dünyasında bir milyon kişiye 1000
teknisyendir.) Ek olarak İslam dünyası gayrı safi milli hasılasının yalnızca %
0.2 sini araştırma-geliştirme bütçesi olarak ayırmaktayken Hıristiyan dünyası %
5 oranında araştırma-geliştirme fonu ayırmaktadır.
Sonuç: İslam dünyası bilgi üretebilecek kapasiteden
yoksundur.
1000 kişiye düşen günlük gazete sayısı ve bir milyon
kişiye düşen kitap çeşidi bilginin toplum içine yayılıp yayılmadığının iki
önemli göstergesidir. Pakistan’da 1000 kişiye 23 günlük gazete düşerken bu sayı
Singapur’da 360’dır. İngiltere’de her 1000 stand için 2000 çeşit kitap
bulunurken, Mısır’da kitap çeşidi 20’dir.
Sonuç: İslam dünyası bilgi yayılmasını gerçekleştirmekte
başarısızdır.
Bilgi uygulamasının önemli göstergelerinden biri ileri
teknoloji ihracatının toplam ihracat içindeki oranıdır. Pakistan’ın ileri
teknoloji ihracatının toplam ihracatın içindeki oran % 1, Suudi Arabistanın %
0.3, Kuveyt, Fas, ve Cezayir’in aynı şekilde % 0.3tür. Singapur’da bu oran % 58
’dir.
Sonuç: İslam Dünyası bilgi uygulamasını
gerçekleştirememektedir.
Neden Müslümanlar güçsüzdür?
Çünkü bilgi üretmiyoruz.
Neden Müslümanlar güçsüzdür?
Çünkü bilgiyi yayamıyoruz.
Neden Müslümanlar güçsüzdür?
Çünkü bilgiyi uygulamıyoruz. Ve gelecek bilgi-temelli
toplumlara aittir.
İlginçtir, OIC üyesi 57 ülkenin gayrı safi milli
hasılalarının toplamı 2 trilyon doların altındadır. ABD, tek başına 12 trilyon
dolar değerinde mal ve hizmet üretmekte, Çin 8 trilyon dolar, Japonya 3.8
trilyon dolar ve Almanya 2.4 trilyon dolarlık üretim yapmaktadır. (Satın alma
gücü eşitlenerek hesaplama yapılmıştır.) Petrol zengini Suudi Arabistan,
Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Katar hep birlikte 500 milyar dolarlık mal
ve hizmet üretmektedirler ve bunların çoğu petroldür. Mal ve hizmet üretimi
İspanya’da 1 trilyon doların üzerindedir. Katolik Polonya 489 milyar dolarlık
mal ve hizmet üretim gerçekleşmektedir. Budist Tayland 545 trilyon dolar
değerinde mal ve hizmet üretimi yapmaktadır. İslam Dünyasının gayrı safi milli
hasılasının tüm dünya gayrı safi milli hasılası içindeki oranı hızla
azalmaktadır.
O halde Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür?
YANIT: Eğitim Yoksunluğu. Tam anlamıyla söylersek
kaliteli eğitim yoksunluğu. Çok kesin biçimde söylersek akılcı olmayan, din
eksenli ve çağdışı eğitim.
Yani neymiş, nicelik değil, “NİTELİK” önemliymiş. Eğer siz insanlarınızı doğru ve çağın
gerektirdiği şekilde eğitemiyorsanız, teknoloji üretemiyorsanız, 14 milyon
Yahudi’nin elinde oyuncak olmanız da kaçınılmazdır.
Ne demiş atalarınız: “Nazar
etme ne olur, ÇALIŞ senin de olur!”
Peki ya Mustafa Kemal Atatürk bu konuda ne demiş: Tek bir şeye ihtiyacınız var, çalışkan
olmak! (1923, İzmit)
***
Yatırım dünyasın ünlü Yahudileri: (markalar); Ralph
Lauren (Polo), Levi Strauss (Levi’s Jeans), Howard Schultz (Starbuck’s), Sergei
Brin (Google), Michael Dell (Dell Bilgisayar), Larry Ellison (Oracle), Donna
Karan (DKNY), Irv Robbins ( Baskins & Robbins ), Mark Zuckerberg (Facebook)
Ve Hollywood’un bir kaç ünlü yahudisi: Harrison Ford,
George Burns, Tony Curtis, Charles Bronson, Sandra Bullock, Billy Crystal,
Woody Allen, Paul Newman, Peter Sellers, Dustin Hoffman, Kirk ve Michael
Douglas, Sihirbaz Houduni (Erik Weisz), Goldie
Hawn, Cary Grant, William Shatner, Jerry Lewis ve Peter Falk (Komiser Colombo),
Ben Stiller, Barbra Streisand, Bar Refaeli, Natali Portman, Adrien Brody.
Yönetmenler: Steven Spielberg, Mel Brooks, Oliver Stone,
Aaaron Spelling (Beverly Hills 90210 ), Neil Simon ( The Odd Couple ), Andrew
Vaina (Rambo serisi), Michael Mann (Starzky and
Hutch), Milos Forman (One Flew Over The Cuckoo's Nest, Amadeus), Douglas
Fairbanks (TheThief of Baghdat ), Ivan Reitman (Ghostbusters),
Kohen Kardeşler, Wachowski kardeşler (Matrix serisi), William Wyler. William
James Sidis…
Buluşlarıyla insanlığa hizmet etmiş Yahudi mucitler: Benjamin
Rubin: İnsanlığa aşı iğnesini verdi. Jonas Salk: İlk çocuk felci aşısını
geliştirdi. Albert Sabin: Çocuk felci aşısını daha da geliştirdi. Gertrude Elion:
Lösemiye karşı ilacı verdi. Baruch Blumberg: Hepatit B aşısını geliştirdi. Paul
Ehrlich: Frengiye karşı bir tedavi buldu. Elie Metchnikoff: Bulaşıcı hastalıklarla
ilgili çalışmalarıyla Nobel ödülü kazandı. Bernard Katz: Nöromüsküler iletişim
(kas -sinir sistemi arası iletişim) alanında Nobel ödülü kazandı. Andrew
Schally: Endokrinoloji ( metabolik sistem rahatsızlıkları, diabet, hipertiroid)
Aaaron Beck Cognitive: Terapi (akli bozuklukları depresyon ve fobi
tedavilerinde kullanılan psikoterapi yöntemi) geliştirdi. Gregory Pincus: İlk
doğum kontrol hapını geliştirdi. Gerald Wald: İnsan gözü hakkındaki
bilgilerimizi geliştirerek Nobel ödülü kazandı. Stanley Cohen: Embriyoloji (
embriyon ve gelişimi çalışmaları ) dalında Nobel aldı. Willem Kolff: Böbrek
diyaliz makinesini, Peter Schultz: optik lif kabloyu, Charles Adler trafik
ışıklarını, Benno Strauss pazlanmaz çeliği, Isador Kisse sesli filmleri, Emile
Berliner telefon mikrofonunu, Stanley Mezor ilk mikro-işlem çipini buldu. Leo
Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü, Charles Ginsburg video tape kayıt
makinesini geliştirdi…
Peki biz Türkler insanlığa ne verdik?
Yoğurt ve ayranı vermişiz, daha ne olsun(!)
E öyleyse afiyet olsun! ;)