Salı, Eylül 26, 2023

T2 Tramvay hattını yaptınız da ne oldu?

T2 Tramvay hattı ne için yapıldı, ne işe yarar?

Evet, basit gibi ama değil, biraz da kafa karıştıran, oysa yüksek sesle haykırmamız gereken sorulardan sadece bir kaçı!

Böyle saçma soru mu olur, deneyin, sorunun öznesine bir daha bakın!

Bir hizmet ne için yapılır ve ne işe yarar?

Belediyeler ve başkanları hizmetlerini, kendilerine şehri yönetmeleri için bu yetkiyi veren o şehrin halkının yararını gözetmek, hayatlarını kolaylaştırmak için yapmalılar, doğru mu?

E doğru, öyle olmalı!

Peki, iktidar partisi AKP’nin kurulduğu günden bu yana kalesi konumunda olan ve Bursa’ya belediye anlamında gerçekten gerektiği, Bursalıların güvenlerinin karşılığı olan hizmeti layıkıyla verebildi mi 20-21 yıllık iktidarı boyunca?!

Sanmıyorum, bakın “emin değilim” demiyorum, sanmıyorum diyorum!

Bir Bursalı, Bursa sevdalısı olarak yazıyorum bunları. 

Ben Bursa’nın AKP tarafından gerekli önemin ve hizmetin verildiğini görmüyorum!

Yok, tüm iyi niyetim ve samimiyetimle yazıyorum, AKP, Bursalıları APTAL yerine koymaya devam ediyor.

Çok örnek var ama en göze batan 4 çarpıcı örneğe değinmek, birini de deşmek istiyorum.

1-TOKİ konutları, Bursa’nın bağrına çakılmış bir hançerdir.

2-Timsah Arena ve Bursaspor!

3-Kent Meydanı

4- T2 Tramvay hattı

Kent Meydanı-Terminal arasındaki tramvay hattı. Recep Altepe döneminde 2015 yılında 133 milyon liraya ihale edilen projenin bitiş tarihi 25 Haziran 2018 olarak duyurulmuştu ama nedense inşası yılan hikâyeysine döndükten, Recep Altepe, bazı (diğer şehir) AKP’li belediye başkanlarıyla birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından aforoz(!) edildikten sonra, yerine İnegöl’den tepeden inme şeklinde Alinur Aktaş geçmiş, bir önceki yerel seçimde de Mustafa Bozbey’e karşı kıl payı seçimi kazanmıştı. (Ya da CHP kaybetmişti de denebilir)

Neyse, T2 hattı 2 Temmuz 2022 tarihinde, işlemeye başladı ve bir yıldır da Kent Meydanı-Terminal arası yolcu taşımaya devam ediyor.

Ediyor etmesine ama sıkıntılar da dikkatlerden kaçmıyor!

Hani dedim ya üstte “Bir hizmet ne için yapılır ve ne işe yarar?” diye…

T2 tramvay hattı da tek kelimeyle ucube, yarım-yamalak, amacına layıkıyla hizmet etmeyen, yaptık mı yaptık, “oldu-bitti”ye getirilmiş, göz boyamadan başka bir şey olmadığını her geçen gün hissettiriyor.

Mesela, ray bağlantısı olmasına rağmen neden sadece Kent Meydanı’na kadar gelip duruyor T2 hattı, neden hala Çarşamba-Altıparmak-Heykel hattına entegre edilmedi, entegrasyon tamamlanmadan neden açılışı yapıldı?

Mesela, neden kışın saat 22:00, yazın 22:40’a kadar hizmet veriyor?

Evet evet, şaka değil bizzat ben tanık oldum, önceki gece saat 23:00 gibi Kent Meydanı’ndan binmek istediğimde seferlerin saat 22:40’ta sona erdiğini öğrendim!

Ya arkadaş, sen bu hattı insanlar Terminal’e kolay, güvenli ve ucuza ulaşsınlar, Terminal’den gelen yolcular da aynı şekilde şehir merkezine intikal etsinler diye yapmadın mı?

Peki hangi akla seferler saat 22:40’tan sonra yapılmaz?

Terminal 24 saat aktif ve insanlar oraya ulaşmaya çalışıyorsa, siz bu T2 Tramvay hattını ne için açtınız?

Zarar mı ediyor, yolcular mı ilgisiz?

Terminal’den şehir merkezine yolcu taşıyan belediye otobüslerinin bilet fiyatları daha yüksek olduğu için, tramvayın ucuz olması münasebetiyle zarar ettirdiğini mi düşünüyor BURULAŞ ve BŞ Belediyesi?

Gece 12’den sonra belediye otobüsleri çift tarifeye geçiyor, BURULAŞ’a daha çok kazandırsın diye mi böyle abuk bir uygulamayı tercih ediyorlar, açıkçası makul ve mantıklı bir yanıt bulamıyorum!

Buradan Sn. Alinur Aktaş ve BURULAŞ Genel Müdürü Mehmet Kürşat Çapar’a sesleniyorum: Bursa halkı 65 yaş üstü vatandaşlardan oluşmuyor. Yaşlılarımızı kendinize oy potansiyeli olarak görebilir onlara yönelik kararlar alabilirsiniz. Amma ve lakin belediyecilik hizmeti kentte yaşayan herkese aynı oranda, çoğunluğun memnuniyetini gözeterek yapılması gerektiğini unutmayın!

Bir hizmet yapılacaksa, sadece yapmış olmak için değil, amacına yönelik ve işe ne kadar yarayacağını hesaba katarak yapmak gerektiğini anımsatmayı bir Bursalı olarak kendime görev sayıyorum! 

Yerel seçimlere şunun şurasında ne kadı ki, belki de iktidar partisi muhalefetin, özellikle CHP’nin dağınıklığına ve kendi içindeki didişmelerine güveniyor olabilir, fakat belediye seçimlerinde halk partiye değil isimlere bakar ve bugüne kadar Alinur Aktaş, Bursalıların genelinden gerekli sempatiyi toplayabilmiş değil, Mustafa Bozbey’in ensesinde olduğunu unutmamalı, tabi Sn Erdoğan, Aktaş’ın yerine şapkadan yeni ve sürpriz bir tavşan(!) çıkartmazsa…

https://twitter.com/SuatOktySnck

Perşembe, Haziran 22, 2023

Madem ki Ermeni'sin…

Evet, bir toplumun içinde azınlık olmak, yabancı olmak, öteki olmak kadar zor bir durum olmaz. Gerçi günümüz Türkiyesinde, kim yabancı, kim yerli kim öteki kim asil öyle bir karışmış ki…

Neyse, bu yazımın konusu biraz gündem dışı, hatta biraz değil bir hayli gündem dışı, benim gerçek ilgi alanım olan sinema, yani bir sinema filmine değinmek istiyorum. Yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak’ın yaptığı, Mustafa Uslu’nun yapımcılığının yansı sıra Mert Dikmen ve Ayberk Olgay ile birlikte senaryosunu da yazdığı TRT için çekilen “Bandırma Feza Kulübü” adlı 2022 yapımı film. Geçtiğimiz günlerde filmi izlemiştim.

Aslında film çekilmeden önce “Bandırma Feza Kulübü” ile ilgili pek bir bilgim yoktu. Bazı sahnelerinin Bursa Mudanya ve Trilye (Zeytinbağ)’da çekileceğini biliyordum, hatta film için, bir kast direktörü arkadaşım aracılığı ile benden figüran ve birkaç yardımcı oyuncu talebinde de bulunmuşlar, üstelik bir kahvehane sahnesi için benden bile deneme çekimi almışlardı. 

Daha sonra o sahne için Bursa şehir tiyatrosundan arkadaşım Eren Topçak’ın seçildiğini filmi izlerken fark etmiştim ya neyse. Eren’i görmek hoş bir sürpriz olmuştu benim için! 

Elbette Bandırma Feza Kulübü filmi ile ilgili asıl değinmek istediğim konu bu değil.

Önceki gün Twitter’da bir paylaşıma rastladım: 

Ermeni asıllı Türk vatandaşı Kirkor Divarcı, “Türkiye’nin ilk füzecisi. Bandırma Füze Kulübü ile birlikte roketler yapmış!”

Kirkor Divarcı ve Bandırma Feza Kulübü. İyi de filmde Kirkor diye bir karakter yoktu ki…

İnternette yaptığım araştırmada “Bandırma Feza Kulübü” ile “Kirkor Divarcı”nın isimleri paralel geçiyordu. Filmde anlatılan birçok olay aslında Kirkor Divarcı’nın başından geçmişti de filmde neden Kirkor’ın değil adı gölgesinden bile söz edilmez! 

Twiti paylaşan arkadaşa “TRT adına @FarukSorak  imzalı #bandırmafüzekulübü adlı bir sinema filmi yapıldı. Geçen gece filmi izledim, Kirkor Divarcı'nın esamesi okunmuyordu, ilginç(!)” şeklinde bir tepki verdim!

Elbette ki konunun muhatabı @Kuprat_53 adlı twitter kullanıcısı değildi. O nedenle ben de filmin yönetmeni Ömer Faruk Sorak’ı etiketleyerek bu soruyu sordum ama daha sonra fark ettim ki, muhatap Ömer Faruk Sorak da değil, filmin yapımcısı ve senaristlerinden Mustafa Uslu’dan başkası değilmiş!

Peki gerçekten de neden Kirkor Divarcı filmde yoktu! 

Üstelik onun hayatından alıntılanan birçok olay senaryoda yer almasına rağmen neden Kirkor yok sayılmıştı, ailesi mi istemedi, TRT mi şer koydu Ermeni olduğu için, anlayamadım! 

Evet, Bandırma Feza Kulübü filmi bazı gerçek olayların yeniden kurgulanmasıyla çekilmiş bir film, evet bir film, sinema filmi ama gerçek olayın ana kahramanı olan bir karakteri yok saymak bana çok garip geldi.

Filmin Trilye’de çekileceğini öğrendiğimde ilk aklıma gelen İsmail Akbay olmuştu.


Peki İsmail Akbay kimdi? Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı Trilye beldesinde doğmuş, Bursa Erkek Lisesi’ni okuduktan sonra ABD’ye giderek NASA’ya girmeyi başararak Ay’a yolculuk Apollo programında çalışan ilk Türk olma başarısını göstermiş, gerçek bir efsanenin hayat hikayesinin çekilmeye başlandığını zannetmiştim.

Bursaport.com sitesinde İsmail Akbay ile ilgili ben de bir yazı kaleme almıştım. Oysa filmin ne İsmail Akbay ne de NASA’da önemli görevler üstlenmiş diğer Türklerle pek de ilgisi yokmuş.

Gerçi filmin sonunda aralarında İsmail Akbay’ın da yer aldığı NASA’da çalışmış bilim insanlarımızın fotoğraflarını gösteriyorlar ama o kadar!

Peki ya Kirkor Divarcı?!

Yok, tek bir satır, tek bir kare, bir söz bile yok! 

Hani başta dedim ya bu ülkede öteki olmak, başkası olmak, farklı olmak zordur,  hele gayri Müslim olmak zorlukların en acılısıdır, diye! 

Oysa sadece Kirkor Divarcı değil, o kadar çok Müslüman olmayan Türk vatandaşının katkısı ve emeği vardır ki bu ülkeye, hangi birini saysam; Türkçeye, Türk diline hizmetleri nedeniyle Atatürk tarafından Dilaçar soyadı verilen Agop Dilaçar’ı mı, sinemamızın tonton nur yüzlü dedesi Nubar Terziyan’ı mı, Sami Hazinses’i mi,  Asıl adı Kirkor Cezveciyan olan Kenan Pars’ı mı, efsane Fotoğrafçı Ara Güler’i mi? Hangisi?! Ve bunların arasına da Kirkor Divarcı’yı da ben ekliyorum, hakkı yenmiş yok sayılmış, kendini öteki görmediği halde bugün bile yok sayılıp ötekileştirilmiş gerçek bir karakter, hatta bir kahraman! 

Dün değerlerimize öteki diye sahip çıkmayanlar, bugün, bizim partiden değil, başı açık, kapalı, ya da şucu bucu diye ötekileştirmeye, yok sayılmaya devam ediyor birileri!

Yıl olmuş 2023, liyakatin değil sadakat ve biat etmenin prim yaptığını görmek o kadar acı ki… Söylenecek başka söz de kalmıyor, işin daha acı yanıysa birileri bu kötü gidişatın farkında olmaması…

Yazımın başlığı neydi; “MADEM Kİ Ermeni’sin…”

Neyse filmi izlemediyseniz mutlaka izleyin, tüm gerçekleri anlatmasa da Ömer Faruk Sorak’ın yönetmen olması yeter!

Gerçek bir olaydan yola çıkarak çekilmiş olsa da, Kirkor’un hayatından alıntılanmış olduğu halde gerçekleri sinema diliyle maniple etmiş olsalar da, “bu bir film” diyerek Divarcı’ya yapılan haksızlığın son bulmasını dilemekten başka bir şey gelmiyor elimden!

@SuatOktySnck 

                                         YAZININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN: 



Perşembe, Ocak 19, 2023

Bursa BŞ Belediyesi İş-Kur’a rakip olmuş(!)

Şaka değil gerçekten de öyle.

Hatta sadece İş ve İşçi Bulma Kurumu İş-kur değil aynı zamanda Kariyer.net’e de rakip.

Evet evet, Bursa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde oluşturduğu Bursa Büyükşehir Belediyesi | Biko.bursa.bel.tr web sitesiyle iki yıldır faaliyet gösteriyormuş!

Şimdi diyeceksiniz ki, kentte onca sorun ve dert varken Bursa BŞ Belesiyesi neden böyle bir işe girişti?!

Ama önce benim bundan nasıl haberim oldu onu anlatayım.

17 Ocak Salı günü telefonumun SMS (mesaj) kutuma Bursa BSB imzalı

“18 Ocak Çarşamba günü saat 14:00 de perakende sektörünün öncü firmasına " Kamu ve geliştirme uzmanı, bilgi işlem, ön muhasebe, şoför ve mağaza görevlileri alınacaktır. Adres merinos Kültür merkezi batu kapisi Biko B002”

Şeklinde bir mesaj geldi.

Önce önemsemedim. Sonra, İnSanat Derneği Yönetim Kurulu üyesi arkadaşımızın kardeşine de aynı mesajın geldiğini öğrendim. Ardından birkaç gazeteci arkadaşıma da sordum, onlara böyle bir mesaj yollanmamıştı ama muhtemelen başkalarına da gitmiş olmalıydı ki, benimle birlikte bir kişiye de mesaj yollanmış!

Bu durumda aklım karıştı tabi, perakende sektörünün öncü firmasına " Kamu ve geliştirme uzmanı, bilgi işlem, ön muhasebe, şoför ve mağaza görevlileri alınması ile Bursa BŞ Belediyesi’nin ne ilgisi olabilirdi ki?

Bir yanda kamu kurumu belediye, diğer yanda özel şirketler. Perakende firması dedikleri de muhtemelen zincir marketlerden biri olmalıydı.

Bunun üzerine ben de WhatsApp üzerinden Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Alinur Aktaş’ın danışmanı Ahmet Bayhan’a konuyu sordum; yazışmayı aynen aktarıyorum:

[22:34, 18.01.2023] SuatOktayŞenocak/İnSanat: Ahmet merhaba.. Böyle bir mesaj geldi bana, sizden mi yollandı bu mesaj, yoksa sms sisteminiz başkaları tarafından mı ele geçirildi?

[08:12, 19.01.2023] Ahmet Bayhan Bs Bel Dansiman: Merhaba abi günaydin

Bize ait olan Büyükşehir istihdam ve kariyer ofisinden. Gel iş gibi görünüyor

[11:46, 19.01.2023] SuatOktayŞenocak/İnSanat: Sevgili Ahmet, bununla ilgili haber yapacam, bu tuhaf bir durum, koskoca Bursa BŞ Belediyesi'nin özel firmaların personel alımına referans olması gibi bir misyonu mu var, böyle bir hizmeti her firmaya veriyor mu, veriyorsa kriter nedir, aydınlatırsan sevinir saygılar sunarım..

[12:38, 19.01.2023] Ahmet Bayhan Bs Bel Dansiman: Abi bu kamu ve tüm firmalara personel bulan bir ofis

[12:39, 19.01.2023] Ahmet Bayhan Bs Bel Dansiman: Web sitesinden bakabilirsin

Biz yüzlerce iş alımı için müracaat geliyor, beleye iş alımı kurumu değil haliyle. Gelen bu taleplere çeşitli firmalara (personel ihtiyacı olan) aracı oluyor

İyi bir şey yani

[12:39, 19.01.2023] Ahmet Bayhan Bs Bel Dansiman: Bir nevi iş ve işçi bulma kurumu gibi de düşünebilirsin

[12:40, 19.01.2023] Ahmet Bayhan Bs Bel Dansiman: https://biko.bursa.bel.tr

[12:46, 19.01.2023] SuatOktayŞenocak/İnSanat: İlginç, kariyer net gibi bir platform kurdunuz yani, yeni mi bu? Ne zaman faaliyete geçti?

[12:47, 19.01.2023] Ahmet Bayhan Bs Bel Dansiman: İki yıla yaklaştı

[12:48, 19.01.2023] SuatOktayŞenocak/İnSanat: Hadi bakalım, hayırlısı olsun, Bu girişimin BŞ Belediyesi'ne bir getirisi oluyor mu ya da olacak mı, yoksa sadece ammem hizmeti mi?

[12:48, 19.01.2023] Ahmet Bayhan Bs Bel Dansiman: Hatta şöyle bir şey söyleyeyim firmalar tarafından belli bir konuda fazla talep oluşuyor ise ve o konuda nitelikli ve belgesi olan müracaatlar yok ise o konularda belgeli kurslar açarak vatandaşlara belge vererek iş sahibi olmalarına da imkan sunuyoruz

[12:48, 19.01.2023] Ahmet Bayhan Bs Bel Dansiman: Yani niteliği olmayan kişilere de nitelik kazandırarak iş sahibi yapıyoruz

[12:50, 19.01.2023] Ahmet Bayhan Bs Bel Dansiman: Bence siteyi biraz incele yazacak güzel şeyler bulabilirsin

[12:50, 19.01.2023] SuatOktayŞenocak/İnSanat: Busmek'in ötesinde bir oluşum, desene.

---

Ahmet Bayhan ile WhatsApp üzerinden konuyla ilgili yazışmam bu şekilde gerçekleşti.

Gerçekten de Büyükşehir Belediyesi hem kariyer.net’e hem de İş-Kur’a rakip(!) olmuşa benziyor.

Fakat arada sorduğum “Bu girişimin BŞ Belediyesi'ne bir getirisi oluyor mu ya da olacak mı, yoksa sadece ammem hizmeti mi?” sorum arada kaynadı.

Ahmet bey ya bu soruyu görmedi ya da görmezlikten geldi.

Eğer kariyer.net gibi bir oluşum ise muhtemelen bu platformdan gelir elde ediyor olması lazım ki, mevcut iktidardan, bilindiği üzere (AKP Belediyesi olmasına rağmen) en az desteği alan şehir Bursa olduğu da düşünülürse, Bursa BŞ Belediyesi’nin kendine kaynak yaratma çabası içinde olması çok da şaşılacak bir durum olmamalı!

Zaten Ahmet Bayhan da “İyi bir şey yani” diyerek verilen hizmetin önemine(!) işaret ediyor.

..da, yine de “belediyelerin asal hizmet alanların bu mu olmalı?” sorusuna karşılık vermeye yetmiyor?

Neyse, “hizmet hizmettir” diyerek tesadüfen rast geldiğim https://biko.bursa.bel.tr’yi size de tavsiye ederim.

Ben siteyi inceledim, iş arayan ya da eleman ihtiyacı olan tanıdıklarınıza tavsiye edebilirsiniz, bakarsınız bir işsizin iş sahibi olmasına vesile olurusunuz, kim bilir!


Bu durum bir yana, gazeteci arkadaşım Zafer Opsar'a da Bursa MustafaKemalPaşa ilçesi AKP'li belediyesinden aynen şu mesaj telefonuna düşmüş:  Belediyemizin istihdama yönelik çalışmalarına istinaden, ERUSLU SAĞLIK ÜRÜNLERİ SAN. TİC. A.Ş'de çalıştırılmak üzere, askerliğini yapmış, vasıflı/vasıfsız bay personeller alınacaktır. Müracaatlar belediyemiz ek hizmet binasında bulunan nikah salonunda   20.01.2023 Cuma günü (yarın) 10:00-12:00 saatleri arasında gerçekleştirilecektir. Toplu müracaata katılamayanlar, başvurusunu fabrika adresinden yapabilirler. Tüm halkımıza duyurulur. Mustafakemalpaşa Belediyesi B001

Gerçekten de kafa karıştırıcı bir durum; hadi BŞ Belediyesi bu işi kurumsal anlamda yapmaya başlamış da "AKP'li ilçe Belediyesi özel bir kurumun istihdam konularına yardımcı olması da abesle iştigal değil de nedir?" diye sormadan edemiyorum!

Madem belediyeler tüm hizmetleri aksaksız yerine getirecek mükemmelliğe erişti(!) vatandaşa iş, işverene eleman bulma derdine düşmüş, İş-Kur'a ne gerek var, sorusu da şurada dursun ki kafamız iyice karışsın!

suatsh@gmail.com

Pazartesi, Ocak 02, 2023

Bursa BŞ Belediyesi İhbar Hattı Noel(!) tatiline mi çıktı?

Bursa’nın göbeği, Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde Süluki Cami’nin hemen önü, sürekli güvercinlerle doldur, kah cami çatısı, kah ağaçlar üzerine konup, Şehreküstü Meydanı ile Süluki Camii arasında uçup gider gelirler! Güvercinler bir kentin süsüdür, bereketidir, simgesidir. Bu kuşlar için yaya yolu üzerinde yem satan simitçiler vardır! Güvercinlerin yeme ihtiyaçları bu şekilde karşılanır!

Buraya kadar anlattıklarım normal.

Şimdi size anormal olan durumu aktarmaya çalışacam.

Süluki Cami’nin yaya yolu üzerinde bulunan çeşmenin hemen önüne birileri su koyuyor ve su ile birlikte ekmek artıkları döküyor. Uzun zamandır bu yapılıyor ve kimin tarafından o ekmek artıklarının döküldüğünü öğrenemedim. Süluki Cami imamına da sordum, onlar da bilmiyormuş.

Bakın; Bursa’nın göbeği, kentin merkezinin tam da ortasına kuşlar yesin diye ekmek artıkları dökülüyor. Öyle üç beş ekmek de değil, resmen küflenmiş kokuşmuş ekmek yığınından söz ediyorum. Bazen o ekmek yığını, abartmış olmayayım ama tepecik oluşturuyor! Zaten buğdayla karnı doymuş olan kuşlar da elbet bu ekmeklere ilgi göstermiyor. 

Görüntünün ne kadar çirkin ve tiksinti verici olduğunu betimleyecek söz bulamıyorum! Bir süre sonra etrafı koku sarıyor, daha sonra da belediyenin temizlik görevlileri temizliyor ama o malum şahıs aynı işleme inatla tekrar ediyor!

31 Aralık 2022 Cumartesi günü, yani yılın son günü oradan geçerken bir de ne göreyim, aynı yerde (Süluki Cami’nin dibi) yine ekmek artıkları dökülmüş, görüntü fecaat! 

Hemen cep telefonumu çıkardım ve videoya çektim. Amacım Bursa zabıtasına ihbarda bulunmak. 

Çektiğim videoyu zabıtaya atmak için Google’dan Bursa BŞ Belediyesi Zabıtası’na WhatsApp’tan ulaşmak için soruşturdum, ayrıntısına bakmadan, bir zabıta numarası bulup WhatsApp’tan saat 16:23’te videoyu yolladım. 

16:26’da yanıt geldi, yan, 3 dakika sonra: Merhaba inegöl belediyesi

Haydaa, dikkat etmemişim! Bursa BŞ Belediyesi diye yanlışlıkla İnegöl Belediyesi’nin WhatsApp hattını eklemişim ama helal olsun! 3 dakika içinde bana yanıt verdiler 

İnegöl belediyesi ile yaptığım istişarenin görselini de şuraya ekleyeyim.

Saat 16:36’da aynı videoyu, internetten bulduğum Bursa Bş Belediyesi İhbar Hattı’nı ekleyip çektiğim videoyu onlara da yolladım ve şunları ekledim altına: 

“Zabıta Müdürlüğü'nün dikkatine! Bu görüntüleri az önce çektim. Burası Bursa'nın göbeği ve birileri sürekli küflü ekmek atıp aklı sıra kuşları güvercinleri beslediğini zannediyor ama etrafı leş gibi yapıyor. Camidekileri sürekli uyarmamıza rağmen onlar da bunu kimin yaptığına dair bilgi edinemedi.  Lütfen buna bir çözüm bulunuz, ceza mı kesersiniz başka bir şey mi yaparsınız bilemiyorum, o kuşlara zaten gerekli yemler atılıyor, güzel Bursamıza bazı ahmaklar böyle zarar veriyor. Bilginiz olsun! Buna bir dur deyin artık! Saygılar hayırlı seneler!”

Peki tepki geldi mi Bursa BŞ Belediyesi İhbar Hattı’ndan, evet geldi, tam 3 gün sonra, 2 Ocak 2023’te, saat 10:12’de lütfedip yanıt vermişler, hem ne yanıt:

“Talebinizin değerlendirilebilmesi için T.C. Kimlik numaranıza, doğum tarihi bilgilerinize (gün /ay/yıl)  ve bahsetmiş olduğunuz bölgenin tam adres bilgilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bilginize”

Şaka gibi ama şaka değil, gerçekten dalga mı geçiyorlar, diye bir daha okudum! Yok baya ciddiler, ben de dedim ki; “Vatandaşın biri düzenli olarak, mütemadiyen güzel Bursa'mızın içine ediyor, bunun videosunu çekip, bilgisini aktarıyorum, siz bana 3 gün sonra dönüp, dalga geçer gibi, "Talebinizin değerlendirilebilmesi için T.C. Kimlik numaranıza, doğum tarihi bilgilerinize (gün /ay/yıl)  ve bahsetmiş olduğunuz bölgenin tam adres bilgilerine.." diyerek mesajla karşılık veriyorsunuz! Şaka mısınız siz? Videoda görülen yeri bilmiyor tanımıyorsanız siz nasıl Bursalısınız? 

Devam ettim yazmaya…

“Size somut delil ve video atıyorum, buna hemen müdahale etmek yerine işlem koymak için saçma salak bürokratik talepler istiyorsunuz! Anlaşılan bunu haber yapıp sizin yüzünüze vurmak daha çok hoşunuza gidecek! Siz 3 gündür neredeydiniz, noel tatili mi yapıyordunuz(!) da koskoca Bursa BŞ belediyesi ihbar hattından bana 3 gün sonra lütfedip dönüş yapıyor, işi yokuşa sürüyorsunuz! Ben vatandaş duyarlılığı ile hareket edip bunu size bildiriyorum eğer sorunu çözmeyi beceremiyorsanız ben bir Bursa sevdalısı olarak farklı yollarla bunu çözerim. Yazın google amcaya, Suat Oktay Şenocak kimmiş diye sorun bakalım size bu videoyu çekip yollayan Bursalı hemşerinizi tanıyın. Siz cimer ya da bimer misiniz de benden tc istiyorsunuz, şaka mısınız nesiniz?”

Bursa BŞ Belediyesi WhatsApp İhbar Hattı ile yaptığım yazışmanın tamamının görselini de şuraya ekliyorum! 

Saat 15:35’de de Bursa BŞ Belediyesi’nden bir hanımefendi beni telefonla aradı ve ne istedi biliyor musunuz?

“Videonun çekildiği yerin konumunun açık adresini!”

Şaka değil vallahi aynen bunu istedi. Bursa BŞş Belediyesi zabıtaları, videosunu yolladığım yeri bilemiyor, tanımıyor, bulmama ihtimali olabilir mi?

İnegöl Belediyesi 3 dakika içinde bana yanıt veriyor, koskoca Bursa BŞ Belediyesi 3 gün sonra!

Kendi kendime dedim, "acaba Bursa BŞ Belediyesi Noel münasebetiyle(!) yeni yıl kutlamaları için tatile mi girdi? 

Bursa’nın göbeğine birileri ekmek yığınları döküyor ve bunca zamandır hiçbir duyarlı(!) vatandaş çıkıp ihbarda bulunmamış olmasına mı üzüleyim, yoksa o ekmek yığınlarını inatla döken ve o küflü ekmek yığınlarını kuşlara layık görerek iyilik yaptığını zanneden zavallıya mı acıyayım, yoksa o çöp haline gelen ekmekleri temizleyen ama bunu kimin yaptığını araştırmadan amirlerine şikayet etmeyen (belki de etmiştir ama amirleri aldırış etmemiş de olabilir) temizlik görevlilerine mi üzüleyim, veya Bursa BŞ Belediyesi'nin tutumuna mı yanayım, bilemedim! 

Yıl oldu 2023 ve ben gelmişim size bunları anlatıyorum, ne acı, ne trajik, kentli olamamış insan yığını arasında gerçekleri, çarpıklıkları, yanlışları gören kaç kişiyiz, diye soruyorum kendime, beyhude bir umutla! 

Bursa Bş Belediyesi İhbar Hattı'na attığım söz konusu videoyu izlemek için tıklayın: 

Pazartesi, Mayıs 16, 2022

Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ'a sormak istediğim 7 mühim soru...

Ben bir seçmen olarak kararsızlık yaşıyorum, bu sadece benim değil bugün benim durumumda olan milyonlarca TC vatandaşının olduğunu düşünüyorum. Beklenti sürüyor, iktidar partisi AKP ve lideri Erdoğan'ın ve destekçisi MHP ile genel başkanı Bahçeli’nin çöküşü sürüyor. Muhalefet ise toplumdaki bu umutsuzluk ve kararsızlığın ulaştığı boyutun farkında değil.

Ben de son aylarda yıldızı bir hayli parlayan Ümit Özdağ’ın alternatif olup olamayacağını değerlendirmek istedim. 

Acaba benim gibi kararsız olan biri için Sn Özdağ umut ve alternatif olabilir mi?

Ümit Özdağ'ın yaygın medyada katıldığı bir çok yayın oldu, hem internette yayın yapan hem yaygın medyada katıldığı TV programlarının bir kaçını yarım yamalak izledim. Ama YouTuber Efe Aydal’a konuk olduğunu öğrenince nedense TV’lerde ki katıldığı programlardan ya da ünlü gazeteci ve televizyoncuların YouTube kanalarından ziyade Efe Aydal’ın yapacağı yayının daha samimi ve sorulmamış soruların yöneltileceğini umdum. 

Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ ile Efe Aydal’ın yaptığı söyleşiyi sonuna kadar izledim. Efe’nin, en çok merak edildiğini düşündüğüm 3 önemli soruyu ne yazık ki soramadığını fark ettim. Bu 3 soruya vereceği cevaplar Sn Ümit Özdağ’ın samimiyetini de ortaya çıkaracaktı. 

Çok şey sordu Efe Aydal ama ne yazık ki bu çok şeyler arasında merak edilen soruları sormadı ya da soramadı.

Peki neydi sorulması gereken ama Efe’nin soramadığı o sorular? Şimdi ben buradan o soruları soracam. Hatta sadece o 3 soru değil kafamda asılı duran başka sorular da ekleyecem. “Keşke Sn Özdağ bize de röportaj verse ve biz sorabilsek” diyecem ama kim bilir belki bu video/yazım ona ulaşır ve bu soruları kendisine yöneltme fırsatımız olur.

1- Ümit hocamız Suriyelileri gönderecez diyordu, ve … “ evet gerekirse zorla” diyordu ya…  Zorla derken nasıl zorla, gitmek istemeyen Suriyelileri ne yapacak, silah zoruyla mı gönderecek, Esatlar anlaşarak seve seve mi gönderecek, bununla ilgili hazırlıklara başladı mı? 

2- AKP ve Erdoğan’ın bugün en büyük destekçisi ve iktidarda tutan can simidi MHP ve genel başkanı Devlet Bahçeli. Sn Bahçeli son Süleyman Soylu tartışmasında, (Ümit Özdağ’ın tabiriyle) kanatlarının altında tuttuğusarı civciv, Soylu’ya sahip çıkarak Ümit hocamızı çok sert şekilde eleştirmesine rağmen, ne yazık ki Bahçeli’yi eleştirmekten kaçındı. Neden, Sn Özdağ Bahçeli’ye karşı müsamahalı? Kılıçdaroğlu'nu bile ağır ve sert şekilde eleştirirken, ülkemizin bu durumda olmasında ve hatta Suriyeliler konusunda da payı olan Sn Bahçeli’ye neden toz kondurmuyor, eski genel başkanıyla hala görüşüyor mu, onun siyasi deneyiminden yararlanmak adına danıştığı oluyor mu? 

3- Suriyelileri zorla dahi gönderme projesini gerçekleştirebilmesi için Zafer Partisi’nin iktidar olması, hatta tek başına iktidara gelmesi gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda gerçekten tek başına iktidar olabilme şansını yüzde kaç görüyor ve buna gerçekten inanıyor mu Sn Özdağ? 

4- Halk TV’de iki yorum programında Murat Sabuncu da sormuştu. Devlet tarafından gizli bazı faaliyetler için görevlendirildi mi? (Fetö’cü gazeteci Cevheri Güven'in bu görüşmelerin PKK ile yapıldığını iddia ediyor)

Sn Özdağ Fetö’cü olduğu gerekçesiyle belki Cevheri Güven’i muhatap almak istemiyor olabilir ama Güven YouTube kanalında çok önemli ve ciddi konulara değiniyor, belli ki Cevheri’ye Türkiye’den hala bilgi akıyor. Nasıl ki Sedat Peker önemli konulara değinip çok ciddi bilgiler paylaşmış, iktidar kanadı bunları ciddiye almamıştı, Sn Özdağ da Cevheri Güven’i muhatap almayarak aynı duruma düşmüş olmuyor mu?

5-Yazar Ayşe Hür, twitter hesabından Sn Ümit Özdağ ile ilgili bazı bilgiler paylaştı. Özdağ’ın 1999 yılında kurduğu Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi ASAM'da olduğu gibi kurucularından biri olduğu Diyanet Araştırma Merkezi DİYAM'da ne tür faaliyetler yürüttü?

6-Bütün bu olanlara rağmen Erdoğan neden Özdağ ile ilgili bir şey söylemiyor da Sn Özdağ, eleştirmekten kaçındığı Bahçeli’nin kanatları altında olan İç İşleri Bakanı Soylu ile kapışıyor? Sn Erdoğan herkesi eleştirirken, özellikle hedefinde sürekli Kemal kılıçdaroğlu varken, Suriyeli konusunu gündemde sürekli sıcak tutan isim Özdağ olduğu halde ona değil de Kılıçdaroğlu’na saldırıyor, Sn Ümit Özdağ bu durum hakkında ne düşünüyor?

7-Suriye teskeresine evet diyenler arasında Sn Ümit Özdağ’da vardı, hatta Doğu sınırlarımızdaki mayınlar temizlenirken tepki verdi mi? O mayınların temizlenmesi nedeniyle ülkemiz için güvenlik sorunu yaratacağı hesaba katılmadı mı? O mayınlar temizlenmeseydi, bu Afganlar, Suriyelilere, Pakistanlılar ellerini kollarını sallayarak sınırdan bu kadar rahat geçebilir miydi?

Efe Aydal, yaptığı röportajda bu soruları soracak mıydı, soru listende vardı da süre mi yetmediği için mi soramadı, listesinde var iseydi, neden soruları öne öne almadı. Kim bilir belki de Sn Ümit Özdag hocamız “şu şu soruları sormanı istemiyorum” mu dedi?

Üstte de dedim ya, acaba Ümit Özdağ kararsızlığıma çare, umutsuzluğuma umut olabilir mi, söylemlerinde ne kadar samimi, ne kadar inandırıcı, açıkçası bu sorulardan bir çoğu havada kaldı.

O nedenle kendisi hakkında somut bir kanıya varabilmiş değilim.

Bakalım, politikasını sadece Suriyelileri göndermek üzerine kuran Ümit Özdağ’ın bu söylemini hayata geçirme noktasında oluşan gerçekçi soruları ilerleyen dönemde nasıl yanıtşar verecek ya da verebilecek mi?

Belki zaman içinde görürüz ya da göremeyiz, kim bilir!

@SuatOktySnck


YAZININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN:



Perşembe, Mayıs 12, 2022

Teşekkürler Frutti Extra Bursaspor, finalin tadı damağımızda kaldı!

Yıl 1997, tarih 3 Nisan, yer Bursa Atatürk Spor Salonu. Bursa basketbolunun lokomotifi TOFAŞ, deplasmanda 11 sayıyla yendiği Yunanistan’ın Aris takımını Koraç Kupası final rövanş maçında da yenerek şampiyon olmayı umuyordu.

Bir gün önce Atatürk Satdı’nda Futbol Milli Takımımız, Hollanda’yı 1-0 yenerek tarih yazmış, ulus olarak üst üste iki zafer kazanmayı umuyorduk. Muhtaşem bir atmosfer yaratmıştık Bursa’da, artık olmayan Atatürk Stadı ve hemen yanındaki Atatürk Spor Salonu tarihi günlerinden birini yaşıyor, ucundan yakaladığımız kupayı kucaklamyı umuyorduk ama olmadı.  Aris’e rövanşı da kupayı da kaybederek büyük bir şok yaşamıştık.

Bursaspor Frutti Extra 25 yıl sonra bu şehre basketbolda benzer heyecanı yaşattı hepimize.

Açıkçası ifade etmem gerekirse, benim gibi eski bir basketbolcu, uzun yıllar basketbol ağırlıklı gazeteci ve televizyoncu olarak çalışmış bir Bursalı olarak kendi adıma Bursaspor’un EuroCup final yolculuğunu geç keşfetmemin ayıbını yaşıyorum.

Çok geç uyandım…

Sadece Bursaspor’un değil, en son TOFAŞ’ın Fenerbahçe ile ligde oynadığı play-of final serisinden bu yana basketbol maçı izlememiştim.

Türkiye gündeminin kaotik ortamının hengâmesi içinde açıkçası ne basketbol, ne futbol ne de bir başka sportif faaliyeti izlemenin keyfi kalmamıştı.

İşte bu ortamda Yeşil beyazlılar az da olsa bize bu keyiflerin varlığını anımsattı.

Nereden bakarsanız bakın inanılmaz bir başarıya imza attı Dusan Alimpijevic’in ekibi, finale kadar çok önemli rakipleri, üstelik deplasmanlarda yenerek Virtus Bologna’nın karşısına çıktı.

Final maçını kısaca özetlemek gerekirse iki takım arasında kadro derinliği ve bireysel oyuncu kalitesi sonucu belirledi.

Final skorunun 80-67 olduğuna bakmayın. Maç içerisinde, özellikle son beş dakikayı biraz daha dikkatli oynayabilseydik, TOFAŞ’ın yarım bıraktığı zafere ulaşabilirdik ama olmadı.

Belki son bölümde choach Alimpijevic, Metin yerine şut özelliği olan kısa oyuncu tercih edebilir, belki o top daha skorer birinin eline gelebilirdi ama ne dersek diyelim, hiçbir şey Bursaspor’un başarılı olduğu gerçeğini değiştirmez.

Avrupa kupalarında final oynayan Türk takımı olarak adını basketbol tarihine yazdırdı. Kazansaydık daha iyi olurdu ama yetmedi. “Bu yolda galip sayılır mağlup”, diye bir söz vardır ya, Bursaspor Frutti Extra için gönül rahatlığı ile bunu söyleyebiliriz.

TOFAŞ’tan sonra Bursa basket boluna bu heyecanı yaşatanlara teşekkür etmek gerek. Başta bu takımın mimarları basketbol sevdalısı Levent Kızıl, kardeşi Ömer Kızıl, Frutti Extra başkanı Sezer Sezgin, Genel Menajer Nedim Yücel, coach Alimpijevic ve elbette takımın dinamikleri oyuncuları, yardımcı antrenörleri, masörü, malzemecisi ayakta alkışlamalı.

Sadece EuroCup’ta final oynadıkları için değil, bu kadar kısa bir sürede böylesine heyecan yaratan bir takım oluşturdukları için. Bu açıdan bakıldığında elde edilen başarı daha da anlamlı ve değerli oluyor.

Frutti Extra Bursaspor bize unuttuğumuz bir heyecanı yeniden anımsattı ya, o zaman hep birlikte son yılların meydanlarda sıklıkla haykırılan sloganını haykıralım.

“Buuuuu dahaaaa başlangıç, mücadeleyeeee devam, BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM!”

@SuatOktySnck

Çarşamba, Mayıs 11, 2022

Fenerbahçe Cumhuriyeti'ne karşı Trabzonspor Cumhuriyeti

Daha önce muhtemelen Fenerbahçe Cumhuriyeti’ni duymuştunuz ama…
Aması şu Trabzon ve Trabzonspor bu ülkenin şehri… Fenerbahçe ise İstanbul’un sadece bir semti,  bakın semt diyorum, Bursa bir şehir, Edirne, Hakkari, Artvin, İzmir, Hatay, Adana, Eskişehir, Çanakkale birer şehir. Fenerbahçe Spor Kulübünün her şehirde taraftarı olan çok etkili bir güruh!

Trabzonspor da öyle… Ne diyor Trabzonlular, “Bize her yer Trabzon!”

Bu ne demek, “Türkiye’nin her vilayetinde Trabzonlu yaşıyor, biz sadece Trabzon şehrinden ibaret değiliz” demektir…

Yani anlayacağınız, bir yanda Fenerbahçe Cumhuriyeti, diğer yanda Trabzonspor cumhuriyeti...

Bu arada anımsatmak isterim, Fenerbahçe cumhuriyeti benzetmesini, gazeteci Yalçın Doğan  yazdığı kitapla literatüre soktu. Ercan saatçi de Ertuğrul Özkök’ün eski damadı fanatik Fenerli müzisyen Ercan Saatçi de aynı adla bunun marşını yaptı.

Böyle bir kompleks olabilir mi, Türkiye Cumhriyeti içinde kendilerine “cumhuriyet” diyebilecek kadar ultra fanatik hastalıklı bir ruh hali değil mi bu? Çok kaliteli Fenerbahçeli dostlarım var, bildiğim dürüst gazeteci ve sanatçılar da var! Ama en azılı, kahvehanedeki dayılardan daha fanatik gazeteci ve sanatçılar da yok değil… Bunlardan biri de dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say! Say, o kadar aşırı fanatik bir Fenerbahçeli’dir ki bir Fenerbahçe maçını izlerken düştüğü durumu eleştiren bir video yapmış, bu konu nedeniyle eşi Ece Dağıstan beni instagramdan engellemişti!

Neyse konumuz Fenerbahçe cumhuriyeti ve kendilerini bu cumhuriyetin mensubu olarak görenlerin sosyal medyada, özellikle Ekrem İmamoğlu ile ilgili başlattıkları önce haklı sonra da linçe dönüşen eleştirileri. Öyle ki, İmamoğlu’na yapılan eleştiriler, İstanbul BŞ Belediyesi başkanının Trabzonlu ve Trabzonsporlu olması münasebetiyle nefrete dönüşmüş vaziyette.

Hele bir paylaşım var ki, resmen nefret suçu barındırıyordu. Bir twitter paylaşımında, Trabzonlu Temel Bulut,  Fenerbahçe kongre üyesi olduğu öğrenilen Coşkun Ercan’a “Trabzonluların arabalarına bomba koyup patlatın istersen, hem daha iyi hissedersiniz” şeklinde ironi yapıyor, Coşkun Ercan’ın verdiği cevap: Çok iyi fikir!

Aynı kişi “Koç Holding’de ne kadar Trabzonlu varsa tazminatsız çıkarılsın diye paylaşımlar yapıyor!

Şimdi diyeceksiniz ki, “bir kişinin paylaşımı, tüm camiaya mal edilemez!” evet doğru ama çoğunluğu bu düşüncede. Hiç unutmuyorum, 90’lı yıllarda, bir Galatasaray-Fenerbahçe maçı öncesi, bir TV kanalı, Fenerli taraftarlarının maç öncesi hazırlıklarını anlatan bir bölüm hazırlamıştı, TV’den izlemiştim, (yanılmıyorsam kanal D’deydi) O videoda Sarı lacivertli taraftarların, Galatasaraylı taraftarlara saldırma planı yapmalarını dehşetle izlemiştim. Elbette Galatasaray ya da Beşiktaş ve hatta Trabzon ve elbette Bursaspor taraftarları da farklı değil ama Fenerbahçelilerin ruh hali çok başka! Takımlarının kaybetmesine asla tahammülleri yok, onlar için başarı olsun da nasıl olursa olsun, şampiyonluk nasıl gelirse gelsin hiç önemli değil. Galatasaray’a kaybettikten sonra kendi statlarını yakmaya kalkmalarını kimse unutmadı!

Ekrem İmamoğlu konusunu da bu raddeye taşıdılar. Şampiyonluğu Trabzonspor’a kaybetmelerini hazmedemiyorlar.  Kendi hatalarıyla tökezleyen İmamoğlu’na da bu yüzden daha zalim ve düşmanca saldırmaya devam ettiler.

Hatta, ne kadar iyi bir Fenerbahçe taraftarı olduğu bilinen Uğur Dündar’a bile Ekrem İmamoğlu’na 61 numaralı Sarı Lacivertli forma hediye etti diye kıyameti kopardılar. Fenerbahçe başkanı Ali Koç’un İmamoğlu’nu eleştirmesi, İmamoğlu’nun ona verdiği gereksiz cevabı Fenerbahçelileri daha da kızdırıp konunun nefret söylemlerine kadar taşınmasına neden oldu…

Özellikle Başkan Ali Koç’un İmamoğlu’na yönelik sert eleştirileri de eleştiri konusu oldu! Çünkü aynı Koç’un iktidara yönelik, özellikle Erdoğan’ı eleştirmekten kaçındığı açık bir gerçek. Gazeteci Levent Gültekin, çok takdir ettiğini söylediği Ali Koç’un bu davranışını eleştirenlerin başında geldi.

Gültekin, HalkTV’de yayınlanan programda Fenerbahçelilere seslenerek, “Fenerbahçe sizin için Türkiye’den daha mı kıymetli?” diye sordu.

Aynı şey Trabzonlular için de geçerli. Trabzon mu daha kıymetli Türkiye Cumhuriyeti mi?  Şampiyonluklarının gasp edilip Fenerbahçe’nin şampiyon ilan edildiği yıl, Fenerbahçe’nin şike davası nedeniyle küme düşürülmesi söz konusuyken, Fenerbahçe’yi koruyan-Kollayanların başında dönemin başbakanı Erdoğan’dan başkası değildi. Erdoğan arkasında durmasaydı, belki Fenerbahçe ligden düşecek ve Trabzon şampiyon ilan edilecekti. Peki siz hiçbir Trabzonlu’dan duydunuz mu, “şampiyonluğumuzu Erdoğan gasp etti” diye tepki verdiğini? Aksine, daha da çok desteklediler Erdoğan’ı, öyle bir destek ki, Trabzon AKP’nin en önemli kalelerinden biri olmaya devam etti. Ülkemizin bu en kötü ekonomik döneminde bile Erdoğan’ı destekleyenlerin başını Trabzonlular çekiyor. Tıpkı Fenerliler gibi, sadece Fenerbahçe de değil, Bursaspor’un bu durumda olmasının en büyük sorumlularından biri AKP’li Bursa BŞ belediyesi olduğu halde Bursalılar yine AKP’den vazgeçmeyip BŞ belediye başkanlığını iktidar partisine verdi.

Bir Bursasporlu olarak sorarım: “Bursaspor mu önemli  Türkiye mi?”

Benim Bursaspor ve taraftarını eleştirdiğim gibi özellikle İmamoğlu konusunda işin dozunun kaçtığını düşünen Fenerbahçeliler de yok değil. Bunlardan biri de mizah yazarı, yönetmen Gani Müjde…

“Sağ siyasette özür dileyen siyasetçi yoktur. "Komplolar", "iç ve dış mihraklar", "Allah affetsin" ler vardır. Ben samimi bir özüre fit olanlardanım.  Solda biat kültürü yoktur, eleştiri kültürü vardır. Mutlaka bir açık bulunur, liderler yıpratılır ve hızlıca yok edilirler. Sağın otokratik liderleri ise eleştiriye imkan vermedikleri için yıpranmazlar.O yüzden bu ülkeyi 70 yıldır sağcılar yönetiyor. Eleştiri değil tespittir.” Diyor Gani Müjde…

Yani konu uzadı, konuyu köpürtüp gündemde tutmaya çalışanlar arasında elbette AKP’li troller de yok değil. Hele ki hem AKP’li hem de Fenerbahçe taraftarıysa bunları paylaşanlar, olayın üzerine tuz biber dökmelerini anlamak zor değil!

Şimdi gelelim, Trabzon cumhuriyeti cephesine. Bu arada eklemem gerek; Trabzon Cumhuriyeti benzetmesi yapmamın nedeni; eğer bir taraf, “biz Fenerbahçe Cumhuriyetiyiz” diyorsa karşı tarafa da “biz de Galatasaray ya da Beşiktaş ve elbet Trabzon cumhuriyetiyiz” demesi yadırganmamalı.

Trabzonspor Trabzonlular için çok büyük önem taşıyor. 38 yıl sonra gelen şampiyonluğun bence haklı gururunu yaşıyorlar. İstanbul takımları sezonu kötü geçirince Trabzonspor onların başarısızlığından da yararlanarak çok rahat mutlu sona ulaştı. Fenerbahçeliler ise kötü başladıkları sezonu, özellikle Galatasaray ve Beşiktaş’a rağmen çok iyi yerde bitirecek olmalarının keyfini çıkarmak varken, karakteristik özelliklerini yansıtmaktan geri kalmadılar. Rakiplerini tebrik etmek yerine 2011 yılındaki şaibeli şampiyonluk nedeniyle Trabzonla didişmeye devam ettiler.

Hangi cumhuriyet daha güçlü Fenerbahçe mi, Trabzon mu?

Aslına bakarsanız, iki kulüpten de daha fazla taraftarı olan kulüp Galatasaray. Ama onların şimdiye kadar esas biz cumhuriyetiz dedikleri duyulmadı. Zaten tarihlerinin en başarısız sezonunu geçirdikleri için başka şeyi düşünecek halde değiller…

Aslında coğrafik ve bağlılık anlamında “cumhuriyet içinde cumhuriyet” tanımlamasına Trabzonlular daha çok uyuyor. Yıllar önce Trabzon’a gazeteci olarak gitmiştim. Asker arkadaşımı da ziyaret edip, Trabzon hakkında bazı bilgiler edinmiştim. Mesela Trabzon’da (memuriyet ve istisnalar harici) Trabzonludan başka birinin barınması, yani yerleşip düzen kurması neredeyse imkânsız. Bir Kürt ya da bir Boşnak, Çerkes veya Trabzonlu olmayan bir başka TC vatandaşı uzun süre yaşayamaz. Barındırmazlar.

Ama Trabzonlular Türkiye’nin hemen her yerine yerleşebilir, iş kurabilir, kendi gettolarını kurabilirler!

Asker arkadaşım, Trabzon Avni Aker Stadı’nın tribünlerinde yaşanan bir olayı anlatmıştı bana, olaya müdahale etmeye kalkan bir polis memurunu taraftarlar tribünden aşağıya atmışlar.

Uzun lafın kısası, ister Fenerbahçe, İster Trabzonspor ya da Galatasaray veya Fenerbahçe veya Bursaspor olsun, unutmamamız gereken tek bir şey var. Hepimiz aynı gemideyiz, yani bayrağımız, vatanımız aynı. Ülkede ekonomi batarsa bundan Trabzonlusu da Beşiktaşlısı da Diyarbakırlısı da Çanakkaleli, İzmirli, Artvinli, Eskişehirli, Konyalı, Bursalı fark etmez, hepimiz etkileniyoruz.

Fenerbahçe cumhuriyeti ya da Trabzonspor veya AKP ya da CHP, MHP değil Türkiye Cumhuriyetidir esas olan… Bu birlikteliği sağlayamadıktan sonra, hangi takımın taraftarı, hangi partinin seçmeni olursan ol hepsi boş!

Söz konusu vatansa, geresi teferruat…

İyi de bu söylem neden hep sözde kalıyor. Özellikle de konu taraftarlık olunca, neden mantığımızı kaybediyoruz, neden?

YAZININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN: 



Çarşamba, Şubat 16, 2022

Bursaspor’un üzerindeki katlanan lanet(!)


  "Adı Aşk Bu Eziyetin / Camcı" filmimin senaryosunu hazırlarken, yıllarca başarılı olamamasının gerekçesini simgesel olarak betimlemek için “eşeğin ahı tuttu” diye bir replik yazmıştım.
Bursasporlular bilir; 80’li yıllarda 1-0’lık deplasman galibiyeti sonrası Denizli çıkışında köylülerin taşlı saldırısına, yakaladıkları masum eşeği keserek karşılık vermeleri anlatılır.

Efsane haline gelen o eşek kesme olayını bizzat görenlerle ve başkasından duyanlarla da konuşup yeniden kurgulamış o sahneyi filme eklemiştim.

Bursaspor’un ve Bursa’nın adını karalayıp kötülediğimi iddia eden Bursasporlu taraftardan hakaret işittiğimi de anımsatmak isterim. Marketleri talan eden, rakip deplasmandan dönüşte sağ sola saldırıp esnaf dükkânlarına zarar veren Bursaspor taraftarı kimliğine bürünmüş tribün eşkıyaları değil de Bursa’nın adını ben lekelemiştim onlara göre…

Neyse; ben o filmi çektiğim 2009-2010’da Bursaspor inanılmaz bir başarış göstermiş Süper Lig’de şampiyon olarak tarihe geçmiş ve böylece eşeğin ahı yani laneti de ortadan kalkmıştı.

Kalkmış mıydı gerçekten?

Çünkü ardından kulüp peyderpey siyasilerin egolarını tatmin ettiği bir çiftlik haline gelirken, şampiyonluğun pay sahiplerini de birer birer ya pişman ettiler ya da dışlayıp arkalarına teneke bağlayarak kovdular…

Bursaspor-Tuzlaspor maçını izlerken aklıma bunlar geldi ve dedim ki kendi kendime, "Meğer lanet kalkmamış, eşeğin ahına, haklarını yedikleri futbolcular, durduk yere kovdukları, tribünden ana avrat sövüp yuhaladıkları teknik adam, malzemeci ve personelin ve elbette Atatürk Stadı’nın da ahı eklenmiş!"

Daha önce "Alırsan Atatürk Stadı'nın ahını..." başlıklı yazımda o konuya değinmiştim.

Koskoca Bursa şehrinin futbol kulübü, Süper Lig şampiyonluğu yaşamış ama bir alt lige düşerek rezil olmuş Bursaspr’un mabedi Atatürk Stadı yıkılırken sesini çıkarmayan taraftarlar, filmime eşek kesme sahnesi koydum diye bana demediğini bırakmamıştı.

Geçen sezon gençlerle harikalar yaratan kadrosunu bozarak, teknik adamını daha ilk maçtan sonra kovan Emin Adanur’un Ali Ay’a rahmet okuttuğunu da bilmem anımsatmama gerek var mı?

Benim de ahım var mı bilemem ama lanetin devam ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Üzüldüğüm tek nokta; Tamer Tuna gibi genç ve istikbal vaat eden yetenekli bir teknik adamın kariyerinin en kötü deneyimini basiretsiz ve beceriksiz yöneticilerle yaşaması!

Emin Adanur, Mustafa Er’i kovarak gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklenmişti zaten. Tamer Tuna doğru bir isim olsa bile yanlış iliklenmiş bir gömlek üzerlerinde ne kadar düzgün duracaksa Tamer hoca da o kadar sakil duruma düşmüş vaziyette…

Kulübün borçları nedeniyle battığı ve bu nedenle hiç kimsenin yönetimi devralmak istemediği bilinen bir gerçek! 

Bursaspor FK öneresine ise taraftarların büyük bir kısmının abartılı tepki verdiğini, ama borçlardan başka nasıl kurtulacaklarına dair tek bir öneri getiremediklerini unutmamak gerek!

Ez cümle…

Bursaspor bağıra bağıra 1. Lige düşmüştü, şimdi de güle güle (!) 2. Lige düşüyor… 

Bu tablonun bir değil, binlerce suçlusu, yüzlerce sorumlusu var!

En başta da Bursaspor’un içine eden, Atatürk Stadı’nı yıkan AKP’li Recep Altepe ve sessiz kalarak buna ortak olan taraftarlardır...

Süper Lig şampiyonu olup da 1. lige düşerek adını tarihe kara bir leke olarak yazdıran takımın, 2. lige düşerek yeni bir kara lekeye imza atmasının önüne kim geçebilir? 

Taraftarıyla yönetici bozuntularıyla, medyasıyla, 2010'da bileğinin hakkıyla elde edilen tertemiz şampiyonluğun altında ezildiğini, medyasından, tribününden, yöneticisine kadar gerçek anlamda profesyonelleşmeden üst ligleri hak etmediğini anlamak istemeyenleri ben de anlayamıyorum! 

Bugün kulübün düştüğü bu durum tam da layık olduğu yerdir, bu zihniyet değişmediği sürece bulunduğu mevcut durum bile fazladır, lükstür, haramdır!

@SuatOktySnck

Pazar, Eylül 19, 2021

Tekke gitti kel göründü(!)


Yok yok Tekke değil de takkeydi o değil mi?

Neyse sonuçta uysa da yazdım uymasa da…

Hafta içi oynanan Samsunspor karşısında 10 kişi kalmasına rağmen Bursaspor rakibini, özellikle genç oyuncuların katkısıyla 4-1 yenerken “Bursaspor'dan 4-1'lik Samsun ziyafeti!” başlıklı yazımda aynen şöyle demiştim:

Bursaspor’da un var, yağ var, şeker, tuz, baharat, fırın, kepçe, tencere kazan, var oğlu var! Marifet bu malzemelerle güzel yemek yapabilmekte. Samsun karşısındaki 4-1’lik ziyafetin tadı damağımızda kaldı amma ve lakin aşçının yemeğine geçer not verebilmemiz için bundan sonraki ziyafetlerine bakacaz”

Tuzla karşısında baktık, aşçı(!) Fatih Tekke hakkında kesin hüküm vermemize fırsat kalmadan, kulübün yönetim lideri (ne demekse artık) Emin Adanur, tıpkı Mustafa Er’de olduğu gibi Tuzlaspor maçında alınan beraberlikten sonra Tekke’yi yollamış.

Teknik direktör harcamak bu kadar kolay mı, çabuk mu, aciliyeti mi vardı?

Eğer Bruno o penaltıyı gole çevirseydi, maç 1-0 kazanılsaydı belki şu an başka bir şey konuşacaktık ama evet, Tuzla karşısında bariz bir Teknik Direktör zafiyeti hissediliyordu. Yanlış kadro çıkarmaktan tutun da, oyuncu değişikliği zamanlamasından yanlış oyuncuları sahaya sürmesine kadar!

Peki bu kadroyu kim kurdu? Yabancı oyuncu transfer ediyorsan senin gençlerinden daha iyi daha yetenekli olmalı, öyle değil mi? İyi de Allah aşkına, Bursaspor'un yabancılarından hangisi altyapıdan yetişen, geçen sene bu takımı sırtlayan gençlerden daha iyi? E o zaman neden bu kadar gereksiz yabancı alınır, nasıl beceriksiz bir yöneticiliktir bu?

Evet evet, Mustafa Er’den sonra Fatih Tekke’nin de bileti kesiliyorsa sorun sadece teknik adamlarda değil, kulübü yönetenlerde, o nedenle Tekke gitti kel göründü, başlığını attım!

Fatih Tekke’nin gitmesi hiçbir şeyi düzeltmeyecek!

Çünkü sorun profesyonel olamamakta!

Teknik adama sağlıklı çalışma ortamı verilmemesinde…

Emin Adanur parasıyla Bursaspor Kulübü’nü satın aldığını zannediyor. Bu işler parayla pulla olsaydı, Cem Uzan’ın İstanbulspor başkanı olduğu yıllarda değil Türkiye, Avrupa Şampiyonu olması gerekirdi. Ama olmadı. Demek ki neymiş, parayla başarı gelmiyormuş!

İbrahim Yazıcı ve Ertuğrul Sağlam dönemini iyi incelemesini öneririm Emin Adanır kardeşime.

Böyle davranarak bundan sonra Bursaspor’u çalıştıracak çaycı bile bulamaz, değil ki tekin adam!

Çünkü kulübün itibarı da zedeleniyor, hangi teknik adam böyle bir yönetimin altında çalışmak ister!?

Ensesinde Demoklesin kılıcını hisseden profesyonel birinin başarılı olma şansı nedir ki?

Eğer böyle devam ederse aha buraya yazıyorum; Emin Adanur ve kukla yönetimi Ali Ay’ın yönetiminden beter olur, takım bir alt lige düşer bir daha da Bursa’da barınamaz!

Devraldığı işin ciddiyetini kavrasın ve patron gibi değil profesyonel bir spor yöneticisi gibi çalışsın!

Unutmasın ki hiçbir isim Bursa ve Bursaspor’dan büyük değildir!

Bu kulüpten kimler geldi kimler geçti, Emin Adanur kim ki?

@SuatOktySnck

Alinur Aktaş’ı Erdoğan’a kim şikayet etti?


Yalova Yolu (İstanbul Caddesi) istikametinden terminale uzanan ve yapımı yılan hikayesine dönen T2 tramvay inşaatının yanından geçtim geçen. Evimin yolu üzerinde olduğu için o ucube inşaatı her gün görüyorum. Ama bu sefer tamamlanan üst geçidin yanında bir çalışma yapıldığını fark ettim.

Bakın, “tamamlanan üst geçit” diyorum…

“Tamamlanmış bir işe neden müdahale edilebilir?” diye düşünüyordum ki, görevli gençlerden birine ne yapıldığını sordum.

Üst geçide yürüyen merdiven ekleneceklermiş.

Evet evet, yanlış okumadınız, yanında asansör bulunan üst geçide bir de yürüyen merdiven eklenecekmiş.

Üst geçidin bir ucunda normal merdiven, ortasında asansör  ve diğer ucuna da yürüyen merdiven!

Hizmete bakar mısınız, breh breh breh… Ne hizmet ama(!)

Ortada tramvay yok, ne zaman biteceği de hala muallak…

T2 raylı sistem önceki başkan Recep Altepe döneminde 2015 yılında 133 milyon liraya ihale edilmiş, projenin bitiş tarihi 25 Haziran 2018 olarak duyurulmuş, Hattın, İstanbul yolunu ikiye bölmesi ve T1 hattına ve metroya entegre edilmemesi tepkilere neden olmuştu.

İlginç olan, tramvay ortada olmasa da yürüyen merdivenli, asansörlü üst geçitleri var ve muhtemelen tramvay faaliyete geçmeden yürüyen merdivenler işleyecek, muhterem vatandaşlarımız pek bahtiyar olacaklar, değil mi?

Bi dakka bi dakka, e yani van minut(!)

Üst geçitlerin bulunduğu noktalardaki esnafların durumu ne olacak? O yürüyen merdivenler ve klasik basamaklı merdivenler onların dükkanlarının önünü kapatacak, esnaf mağdur olmayacak mı?

Neyse çalışmayla ilgili çektiğim fotoğrafları gazeteci arkadaşlarıma verdim, konuyla ilgili haberini internet sitelerinde yayınladılar. Ben de o haberleri sosyal medya hesabımdan paylaştım.

Birkaç gün sonra Facebook’tan mesaj kutuma bir arkadaşımın mesajı düştü.

Yayınlanan o haberden, yürüyen merdiveni ve üst geçidi yapan firmada çalışan bazı mühendisler, rahatsız olmuşlar ve haberde gerçek olmayan bilgiler yer aldığını söyleyip, arkadaşıma beni şikayet etmişler!

Arkadaşım, o haberi benim yazıp yazmadığımı sordu.

Ben de fotoğrafları çekip bilgileri aktardığımı söyledim.

Meğer üst geçit planladığında yürüyen merdiven de hesaba katılmış.

İyi de asansör varken yürüyen merdivene ne gerek var ve dükkânlarının önü kapanan esnaf ne olacak?

Bu sorulara yanıt verecek kimse yok ortada…

Ve daha da ilginç olan ise T2 Tramvay hattının inşaatı ile ilgili yaşanan arka plandaki olaylar!

Bursalılar iyi biliyor ki, Recep Altepe döneminin ucube çalışmaları oldu, Timsah Arena, Doğanbey TOKİ konutları ve son olarak T2 Tramvay hattı!

Altepe’den sonra Recep Tayyip Erdoğan tarafından İnegöl’den Bursa’ya tepeden atanan Alinur Aktaş önce TOKİ ucubelerini tıraşlayacağını açıklamış, sonra da yarım yamalak hizmete açılan Buraspor’un stadı Timsah Arena’nın kafasını tamamlayacağını duyurmuştu.

Ne TOKİ’ler tıraşlandı ne de Timsah’ın kafası tamamlanabildi…

Kamuoyuna pek yansımayan ve çok az kişinin bildiği Bursa BŞ Belediyesi’nin iliğini emen T2 tramvay hattının inşaatını tamamen durdurmak istediğini öğrendim. (En azından ben yeni öğrendim)

Türkiye’nin en borçlu Büyükşehir Belediyeleri sıralamasında ilk sırada olan Bursa’nın borcunu katmerleyen T2 Tramvay hattının akıbeti bundan sonra netlik kazanıyor.

İşin içerisindeki (yandaş) müteahhitler Alinur Aktaş’ın T2 inşaatını durdurup projeyi rafa kaldıracağını duyunca soluğu hemen Beştepe Külliyesi’nde alıyorlar ve Aktaş’ı Reis’e şikayet ediyorlar!

Aslında Alinur bey burada belediyenin giderlerini kısmayı amaçlıyor ama tasarruf yapmaya yanlış yerden başlıyor ve büyük biraderi, yani Sn Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu durumlardaki dahlini gözardı ediyor.

Siz deyin “kulağını çekti”, ben diyeyim “fırçaladı”, Ak Partililer de desin “kibarca uyardı”; her ne olduysa, göklerden gelen(!) bir emirle T2 Tramvay hattının yeni ihalesi 5 Ağustos 2020’de yinelendi ve çalışmalar kaldığı yerden başladı.

Peki çalışmalar başladı başlamasına da ne hızla ilerliyor?

Çok ağır, yavaş…

Ve Bursalılar, en azından Bursa’yı önemseyen vatandaşlar ve ben Bursa’ya atılan T2 Tramvay kazığının büyüklüğünü her gün gözlemliyoruz. Zaman zaman esnafla da konuşuyorum, hepsi T2 inşaatın bu halde olmasından hem Recep Altepe’yi, hem de son dönemlerde Alinur Aktaş’ı sorumlu tutuyor ama çok enteresandır, onları göreve getiren AKP Genel Başkanı’nı kimse suçlu görmüyor. Sanki Altepe de Aktaş da Bursa’ya gökten düştü, sanki Bursalıların önüne “Alın bunlar yetenekli çocuklardır, oy verin başkan seçin” diyen Erdoğan değilmiş gibi…

Ne demişti İstanbul için Sn Erdoğan, “İstanbul’a ihanet ettik!”

Peki Bursa’ya kim ihanet etti?

Koskoca Kültür Park’ın dibine avuç içi kadar göstermelik Millet Bahçesi’ne değil Bursa’nın gerçek hizmete ihtiyacı vardı…

Oysa Bursa’ya ihanet  devam ediyor, Yunuseli Havaalanı’nın Şehircilik Bakanlığı'na devredilmesi, Sıcaksu bölgesenin önce turizm bölgesi olacağı açıklanmasına rağmen daha sonra o proje rafa kaldırılıp de toplu konut alanına dönüştürülmeye çalışılması, AKP’nin ve dolayısıyla Erdoğan’ın, 20 yıldır büyük bir sadakatle kendisine oy veren Bursalılara kazık atmaya devam ettiğinin kanıtı değil de nedir?

@SuatOktySnck

Çarşamba, Eylül 15, 2021

Bursaspor'dan 4-1'lik Samsun ziyafeti!

11’e 11 2-1, 10’a 11 gençlerle 4-1…

Matematik işlemi ya da fizik denklemi falan değil, Bursaspor’un Samsunspor karşısında mücadele eden takımın oyun içerisinde aldığı skor durumu…

Dilimde tüy, kalemimde mürekkep, klavyenin tuşlarına basan parmaklarımda derman kalmadı!

Bursaspor’un madeni Vakıfköy ve gençler…

Üstelik bu gençler geçen sezon rüştünü de ispatlamış potansiyelini dünya aleme göstermişken, sezon öncesi Emin Adanur liderliğindeki yeni yönetim, taraftarın da gazına gelerek, gençlerin potansiyelini göz ardı edip yine gereksiz transferler yaptı ve ilk 4 maçta sadece tek puan toplayan kadroyu oluşturdu. Üstelik daha ilk maçta berabere kaldı diye takımın patronu, geçen sene gençlerle çoğu zaman uyumlu bir tablo sergileyen Teknik Direktör Mustafa Er’i kaçırıp, camianın umutlarına limon sıkılmışken…

Bu arada bir parantez açmak istiyorum: Son Bursaspor Kongresi’nde Emin Adanur’un yer aldığı listenin karşısındaki adayın listesinde yer alan kuzenim Şaban Serbest ile sezon öncesi karşılaştığımda “Adanur nasıl umut var mı?” diye sorduğumda “Abi taraftarın her istediğini yapıyor, taraftar seviyor” demişti bana!

Ben de “taraftarın her istediğini yapmak, dipsiz kuyuya inmekten farkı yok” diye iç geçirmiştim! 

Nitekim Samsun maçına gelene kadar ortaya çıkan  fotoğraf bu düşüncemi doğruluyordu.

Mustafa Er’in yerine gelen Fatih Tekke hakkında kesin kanıya varmak erken ama Bursaspor gibi bir camianın yükünü kaldırabilir mi, hala emin olmamakla birlikte, Samsun’a karşı, skor 2-1’ken ve takım 10 kişi kalmışken aynı anda 3 oyuncuyu sahaya sürmek biraz cesaret ister.

Ama bu 3 oyuncu, geçen senenin banko oynayan gençlerse, cesaretten çok kararlılık ve güven unsurunu devreye sokar!

Tekrar altını çiziyor ve büyük harflerle yazıyorum: BAŞKA YERLERDE MADEN, YABANCILARIN BKUNDA BONCUK ARAMAYA GEREK YOK. BURSASPOR’UN MADENİ VAKIFKÖY, ALTYAPI!

Geçen sezonki kadroya sadece 3 deneyimli isim eklemek yeterdi, birilerinin gazına gelerek değil, akıl ve mantıkla, profesyonelce hareket etmek gerek.

Twitter hesabımdan;

“1-0'dan 3-1'e getirmek, hele 10 kişi ile hele gençler oyuna girdikten sonra, gerçekten marifet. Takımı kutluyorum, 99 numara hariç, üç fastbreakin içine etti... Ne varsa gençlerde var, diyorum ve susuyorum”

Diye yazdım…

Bursaspor’da 99 numarayı tanımadığım ve ismini telaffuz edemediğim için o şekilde yazdım, sonra adını öğrendim ve hemen arkasından; 

“99 numara Acolatse çıktığına göre bir tane daha atabiliriz”

Ve hemen arkasından Acolatse çıkıp Tekke hoca gençleri sahaya sürünce de;

“Ulan içime doğmuş be Acolatse çıktı bi tane daha atarız, dedim 4-1 gençler, özellikle gençler alkışlanır, değil mi sn @eminadanurea1 #Bursaspor'un güveneceği gençleri var...” diye ekledim…

Ve hemen Bursaspor kulübünü ve Yönetim kurulu lideri Emin Adanur’u da etiketleyerek;

“Ne varsa gençlerde var diyor susuyorum, dedim ama gençler beni susturmadı, #Bursaspor'un umudu olduklarını, yine kanıtladılar, yabancıların bokunda boncuk arayacaklarına asıl madenin altyapıda olduğunu bakalım @BursasporSk'yı yönetenler ne zaman anlayacak? @eminadanurea1” diye twit dizinini tamamladım…

Evet; soru bu: Geçen sene pişen, olgunlaşan bu gençlerin potansiyelini anlamanız daha ne olmasını bekleyeceksiniz?

Fatih Tekke hoca Acolatse’ye nasıl tahammül etti anlamadım, hele gençleri gördükten sonra sıradaki maçta nasıl bir kadro çıkaracak merak etmekteyim.

Uzun zamandır Bursaspor hakkında bir şeyler yazmaya elim varmıyordu... Samsun maçında, özellikle gençlerin devreye girmesi körelen umutlarımı tekrar yeşertti.

Bursaspor’da un var, yağ var, şeker, tuz, baharat, fırın, kepçe, tencere kazan, var oğlu var!

Marifet bu malzemelerle güzel yemek yapabilmekte. 

Samsun karşısındaki 4-1’lik ziyafetin tadı damağımızda kaldı amma ve lakin aşçının yemeğine geçer not verebilmemiz için bundan sonraki ziyafetlerine bakacaz...

@SuatOktySnck